Çiğdem Toker

‘Başbakan’ın Sözü Demokrasiye İkinci Tekme’

13 Ocak 2014 Pazartesi

Yüce Meclis çatısı altında, kafasına tekme yiyip beş günlük iş göremez raporu alması yetmezmiş gibi, bir de Başbakan Erdoğan’dan “Sen kimsin ki, haddini bil!” diye tehdit alan Yargıçlar Sendikası Genel Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu aradığımda yoldaydı.
Meclis’e gidiyormuş.
Sağlık durumunun uzun konuşma yapmaya elvermediğini, ancak sırf mücadeleyi sürdürdüğünün altını çizmek adına, komisyonda kısa bir konuşma için söz isteyeceğini belirtti.
Sesi halsiz geliyordu. Şiddetli ağrıları olduğunu söyledi.
Tomografide kötü bir şey çıkmamış; ama raporda “Çene ve boyun bölgesinde ekimozlar (morluk)” yazıyormuş.
“Geçmiş olsun” dedim. Başbakan’ın “Sen kimsin, haddini bil” çıkışından henüz haberdar değildi.
O sıra telefon kesildi... Numarasını tekrar tuşlayıp aktardım, şu yanıtı verdi:
“Şiddet kullanan milletvekilini uyaracağı yerde sahip çıkması, demokrasiye ikinci bir tekme olmuştur” dedi.
Başbakan’ın, “Komisyon çalışmalarında herhangi bir yetkileri olmadığı halde dışardan gelenlerin konuşma yapacağım diye oraya girmesi ayrı bir yanlış. Senin bir defa orada konuşma yetkin yok” sözünü anımsatıp sordum: “Yetkiniz yok mu gerçekten?”
“Yasal düzenlemeye doğrudan taraf bir sivil toplum örgütü olarak haklarımızı nasıl kullanmamız gerektiğini biliyoruz” diye yanıt verdi.

***

Yaşananları hâlâ normal bulanlar için hafta sonu özeti:
Bir iktidar milletvekili, Meclis’te yasa görüşülürken bir yargıcı tekmeliyor. Yargıç iş göremez raporu alıyor. Başbakan -yanında, adli makamların ifadeye çağırdığı halde gitmeyen oğlu olduğu halde-, “Sen kimsin, haddini bil” diye sesleniyor.
Sonra şu oluyor:
İstanbul’dan verilen gözdağı, ışık hızıyla adresine ulaşıyor.
Başbakan’ın deyimiyle TBMM’deki “o samimi ortama”...
Bir önceki gün yediği tekmeyle beş günlük iş göremez raporu alan yargıç komisyonda görünür görünmez ortalık yine karışıyor
Komisyon başkanı, “söz hakkınız yok” diyor ve Eminağaoğlu’nu salondan çıkarıyor.

***

AKP Tokat Milletvekili Zeyid Aslan, internet ansiklopedisi Wikipedia’ya küfürleriyle “madde” olmuş bir milletvekili.
Kadın gazetecileri “sözle” taciz eden, sonra gayet rahat “Ben şaka yapmıştım, ciddiye mi almışlar” diyebilen, bir başka küfürlü vukuatının ardından “Yaptığım yanlıştı, artık bu konuyu kapatalım” deyip tekrar tekrar küfreden, Meclis Başkanı talimatıyla küfürleri tutanaklardan çıkarılıp şifrelenecek kadar “kurumsal” düzeyde utanma duygusu yaşatan bir hukukçu-siyasetçi...
Aslan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından da “Sinirli bir arkadaş, ama yaptıkları mazur görülemez” diye tanımlanmıştı. Ne var ki, bu “sinirli arkadaş” hep mazur görüldü. Partisi, sırf kamuoyu biraz yatışıp oyalansın diye kendisini “ihraç” istemiyle disipline sevk eder gibi yapıp korudu.
Sözlü şiddetini açık fiziksel şiddete dönüştürmesi Aslan için kelimenin tam anlamıyla bir ödül oldu.
Şüphesiz ki bu berbat siciline rağmen “sinirli arkadaş” tablonun asli aktörü değil.
Hükümetin telaşı çok büyük. Adalet Bakanı’nı HSYK’nin adı konulmamış “kral”ı haline getirecek olan düzenleme için zamanla yarışıyor.
Fakat öyle anlaşılıyor ki, hükümetin gerçek anlamda “kafa göz yara yara” ilerlediği bu yoldaki mayın sayısı, sanılandan çok fazla
Varlığı günlerdir konuşulan telefon tapelerinin, Bilal Erdoğan’ın haftalar sonra Başbakan’ın makam aracında göründüğü gün çıkması, bunun güçlü bir kanıtı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları