‘Türk Akımı’

03 Aralık 2014 Çarşamba

Uluslararası siyaset ve diplomaside ne zaman “win-win” (kazan-kazan) diye işit-sem, artık yaşımı başımı aldığımdan mıdır nedir, şöyle bir irkiliyorum. Hafızam yanıltmıyorsa Clinton döneminde Amerikalıların, sonra da AB adaylık sürecinde Avrupalıların bolca kullandığı bu mefhumun son yıllar-da “tapusu” malum Türkiye’nin. İlk bakışta “iyi niyetli” bu terminolojinin mealininse her-kes farkında: Kazanan/kazananlar varsa, bir de kaybeden/kaybedenler vardır. Belki de bu yüzden uluslararası ilişkilerin “sıfır top-lamlı bir oyun olmadığı” söylemimiz mevcut. Türkçe meali “ucunda ölüm yok, makul olanlara nasılsa bir pay düşer”. Maksat, biraz da işin aslı astarı kaşınmasın...

***

Türkiye’nin Rusya ile ilişkileri de işte bu hesap. İki ülkenin ticaret hacmi, sadece 7 milyar doları Türkiye lehine olmak üze-re 33 milyar dolar. Bir kısım Türk işadamının Rusya’da yatırım gayretleri de olmasa bir gazeteci dostumun ifadesiyle “Rusya’yla işimiz birkaç yıl önce bir kısmını kafamıza fırlat-tıkları domatesler dahil sebze-meyvelerden ibaret” olacak. Türkiye, Almanya’dan son-ra Rusya’nın ikinci en büyük doğalgaz alıcı-sı. “Rus doğalgazına bağımlılıktan kurtulma” ve “kaynakları çeşitlendirme” klişe söylemini sıkça işitsek de ilişkilerin denklemi belli.

***

Nitekim Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye ve Kırım yüzünden ‘zıt kut-bunda’ yer aldığı Ankara’ya ticari ilişkiler odaklı ziyareti de bu denklemi bir kez daha ortaya serdi. Putin, fiiliyatta rekabet kuralları, hakikatte Ukrayna krizi gerekçesiyle askı-ya alınan Güney Akım doğalgaz boru hattından “caydığını” duyurarak Avrupalılara restini çekti Ankara’dan. Gazprom’un CEO’su Aleksey Miller aracılığıyla da Türkiye’ye Güney Akım’ın yerini alacak hat önerisi duyuruldu. Türkiye’nin beklediği yüzde 15’in çok altında yüzde 6’lık bir doğalgaz indirimi eşliğinde… Kaşla göz arasında iki ülke ‘Karadeniz Akımı’ için memorandum imzalayıverdi. Gerçekleşip gerçekleşmemesi ayrı mevzu. Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın “Güney Akım’ın geldiği nokta Türkiye’nin müzakere ve öngörü başarısıdır” sözleriyle “devler tepişirken, arada biz ihya olacağız” diye sevinmeden önce manzarayı anlamakta fayda var.

***

Putin, enerji hatlarına dair “Büyük Oyun”da Transatlantik hattı karşısında hamlesini neocon Bush yönetimi döneminde Alman-ya ile yapmıştı. Ekilen tohumların meyvelerini 2011’de Kuzey Akım hattı ile aldı. Lakin bunun tamamlayıcısı Güney Akım olamadı, Ukrayna krizi geçit vermedi. Putin’in “Güney Akım’dan cayma” kararını kimileri ‘blöf’ saysa da, kanımca bu blöfün yanı sıra Çin’le 30 yıllık ve 400 milyar dolarlık “yüzyılın anlaşması”na imza koyduğundan kısmen rahat. Bu yüzden hazır Güney Akım için gereken 40 milyar doların 5 milyar doları harcanmışken, Karadeniz’in altından Türkiye-Yunanistan sınırına bağlayacağı “Karadeniz hat-tına” basılacak yıllık 63 milyar metreküp gazın Rusya için sakıncası yok. Ama jeostratejik ehemmiyeti de… Rus basınında dünün en manidar başlığının Kommersant’ın “Gereksiz Akım”ı olması boşuna değil.

***

Elbette işin diğer yüzünde de Avrupa Komisyonu enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye odaklanırken, Rus doğalgazına ihtiyacı olan Güney Avrupalıların kaynak arayışları var. Slovak gazından Balkanlar’a yeni hat, Hırvat adası Krk’in enerji merkezi yapılması, Katar, ABD ve Cezayir’den alınacak gazın Trans-Adriyatik’le taşınması gibi seçenekleri tartışıp duruyorlar. “Karadeniz hattı” gerçekleşse ve Türkiye’nin ihtiyacının (geçen yılki tüketimimiz 13.7 milyar metreküp) 3-4 katı gazla dolup taşsa alacaklar mı? AB üyesi Bulgaristan hattı gömmüşken, yine AB üyesi Yunanistan ne yapacak? Gazprom çevrelerinin Alman basınına “gazın Türkiye-Yunanistan sınırına geldikten sonra Avrupa’ya nasıl dağıtılacağı artık bizim sorunumuz değil” diye fısıl-daması hayra alamet değil.

***

Jeostratejik oyunun Transatlantik hattında ise ne derler, henüz bilmiyoruz. Bildiğimiz, ABD ve AB’nin de Türkiye’nin transit ülke olmasını istedikleri, lakin ‘yaşlı kıtanın’ Rus enerjisine bağımlılığını azaltacak şekilde… Bir de NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in Türkiye’yi Rusya’ya yaptırımlara katılmaya davet ettiği... Hal böyleyken dış politikamızın Kafkasya, Doğu Akdeniz, Balkanlar’a uzanan her cephe-de çöktüğü düşünülürse bırakın “Karadeniz Akımı”nı, Azeri gazını Avrupa’ya taşıyacak Trans Anadolu hattına dair umutları bile naif bulmak mümkün.
Zaten memleketi üreten, değer ve marka yaratan bir diyar kılma zihniyeti olmayanların ufku, ancak devlerin tepişmesinden medet uman tüccarlığa çalışır. Onu da geçtim de, bari Ukrayna’da bir oligark gider, bir diğeri gelir, Berlin Duvarı Kiev’den çekilirken, biz Soğuk Savaş’ın ortasında “sultanlığımız-la” sıkışıp kalmasak...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları