Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Obama’nın Stratejisi...
“Less extreme Syrian based insurgent groups bent on ousting Mr. Assad.. (Bay Esad’ı devirmeye azmeden daha az aşırılıkçı Suriye merkezli isyancı gruplar)”. Bu “çığır açıcı” ifade New York Times gazetesinin 8 Ekim 2014 tarihli nüshasında yayımlandı. Obama yönetiminin radikal cihatçı IŞİD’e yönelik Irak’ı öncelik kılan stratejisinin, Suriye’de yönetimin işine yaramasını eleştiren makalede kullanıldı.
Tanımla dalga geçmeyin, zira cidden yayılıyor. Geçen hafta Türkiye’yi ziyaret eden Afrin kantonu heyetinden birisine sahadaki durumu sorunca işittim. Malum Afrin’de IŞİD tehdidi yok, İslami Cephe ve Suriye’deki El Kaide kolu Nusra Cephesi var. Heyetteki isim “ılımlılar kim” diye sorunca önce klasik “Onlar da IŞİD’e karşı savaşıyorlar” yanıtını verdi. Ben de “Peki farkları ne” deyince, kastettiğimi anlamış olmalı ki, gülerek “Onlar daha az aşırılıkçı. Ama mesela sizi bu halinizle kabul etmezler” dedi. Haklı tabii, “insan hakları, hukukun üstünlüğü, sadece din değil vicdan hürriyeti, kadın hakları, azınlık hakları, yaşam biçimi dikte etmeme” gibi dertleri olmayanların da “özgürlük” dediği, “devrim yaptığı” bir çağdayız.
***
Bu soruyu gelişmelere göre bildiklerimizi teyit etme ihtiyacıyla sordum. Peki diğer bildiklerimiz neler? 2014 Ocak’ında IŞİD ve Nusra’ya karşı örgütlenen Suud destekli İslami Cephe öne çıkmış, ÖSO dağılmıştı. Askeri konsey yolsuzluk iddialarıyla bu yaz başında kendini feshetmişti. Şimdi IŞİD odaklı savaş ÖSO’yu ‘diriltiverdi’. Gerçi, son günlerde Suriye’den haber geçen Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, “ÖSO diye bir şey yok” diye tutturmuş lakin, Türk istihbaratının raporlarına bakmadığından olsa gerek! Yoksa “14 bin ÖSO militanının Türkiye’ye kaçtığını” görürdü. Fisk’in bildiği de zaten “Halep’in düşemeyeceği”… Zira Halep 3.5 yılda hiçbir zaman tümüyle ÖSO’nun eline düşmüş değil.
***
Suriye’de isyanı, malum 1980’lerdeki silahlı isyanı Hafız Esad tarafından kanla bastırılmış Müslüman Kardeşler (İhvan) çıkardı. Bu ülkeye dünya çapında silahlı cihatçıların doluşmasının baş müsebbibi de “cihada davet” fetvasıyla İhvan’ın “ruhani lideri” Yusuf Karadavi. Batılıların sandığının aksine seküler karakteri olmayan İhvan, başından beri Batı desteği olmadan Esad’ı deviremeyeceğini bildiğinden “ılımlılık” argümanını eksik etmedi. Sahada hükümleri yoktu. Zaten “tanımlamalarla” Suriye muhalefetinde Esad’ın “kâbusu” olabilecek bir seküler grup yaratmak da mümkün değildi.
***
Geçen aralıkta Hatay’da konuşup TV’de röportajını yayımladığım ÖSO’nun Türkmen üyesi, örneğin gönül rahatlığıyla “El Kaideciler kardeşimiz” dediğinde garipsememiştim. Huffington Post’ta taa Aralık 2012’de ÖSO’cuların Halep’in dış mahallelerinde Vahhabi’lerden apartma şeriat uyguladıklarını okumuştum. O gün bugündür Batı medyasına konuşan ÖSO komutanları El Kaide ile çalıştıklarını söyleyip durdular. ÖSO’lu Faruk Tugayı’nın namlı ismi Ebu Sakkar’ı, salt neocon John McCain ile çektirdiği fotoğraftan değil, öldürdüğü Suriye askerlerinin ciğerini ısırmasından da tanıyoruz.
***
Şimdilerde ise “daha az aşırılıkçı” tanımının adresi Suriye Devrimciler Cephesi ve lideri Cemal Maruf. 3-4 karısı, 13 çocuğu olan Maruf, geçen nisanda Antakya’daki evinde konuştuğu Independent muhabiri Isabel Hunter’a “Açıktır ki ben El Kaide ile savaşmıyorum. Bu bizim sorunumuz değil” demiş, Suudi asıllı yardımcısı Alaa el Şeyh de Nusra Cephesi’yle birlikte savaştıklarını aktarmakta beis görmemişti.
***
Bunları bir tek biz okumuyoruz, Obama da farkında olsa gerek ki bu yaz başında “Suriye’de ılımlı unsurlar yaratmanın fantezi olduğu” saptamasını yaptı. Elbette Amerikan Başkanı, New York Times gibi “Amerikan kamuoyunun hissiyatını yansıtanların” katkılarıyla bu “fanteziyi”, artık IŞİD olgusuna derman niyetine “eğit-donat” programına bir yılda 500 milyon dolar harcayarak gerçek kılmaya çalışacak. Eli mahkûm. Peki ya ötesi?
***
Obama şimdilik ‘ser verip sır vermiyor’. Avustralya’daki G20 zirvesi sonundaki basın toplantısında “Irak ve Suriye stratejisinin değişmediğini” söyledi. Amerikan AP ajansının yalancısıyım, Obama, “Esad’ı devirmek gibi bir derdi bulunmadığını” eklemiş. “Yalan” da söylüyor olabilir elbette. Naçizane kanaatim şimdiye kadar çok tutarlı durduğu. Yani Amerikan başkanının önceliği Ortadoğu’da yeni rejim değişiklikleri filan değil. Tersine ABD’yi bu diyarlarda yeni askeri maceralardan korumak. Irak ve IŞİD yüzünden ‘karaya asker konuşlandırmaya’ zorlayanı çok, lakin G20’de bu işi “koşula bağlaması”, bunu da “IŞİD’in nükleer silah sahibi olması” gibi örneklemesi, kalan iki senesinde tutarlılığını sürdüreceğine işaret. Bana kalırsa Obama, Amerika ve dünya tarihine tartışmaları dinmeyecek dahi olsa “İran’la nükleer anlaşmayı” kotaran lider olarak geçmeyi arzu ediyor.
Hal böyleyken G20 zirvesi sonrası kimi gazetelerde “ÖSO Türkiye ve ABD’nin yardımıyla IŞİD’i hem Suriye hem de Irak’tan temizleyecek hem de Esad rejimini devirecek” cümlelerini görünce sadece güldüm.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Mahruki yine yandı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- 2 kişiyi öldüren Servet Bozkurt yakalandı!