‘Küçük Amerika’

29 Eylül 2017 Cuma

Geçen yazıda kaldığımız yerden devam... Türkiye hakikaten dünya çapında ‘otoriterleşme’, ‘diktatörlük’, ‘İslamofaşizm’ gibi kavramlar eşliğinde trendleri belirlemekle kalmıyor; Almanya’daki seçimleri derinden etkilerken, bölgesindeki gelişmelere damgasını vuruyor. Ankara, bölgesindeki yeni ulus devlet inşası sürecinin de başrol oyuncusu. Özal’dan kalma tabirle adeta ‘küçük Amerika’. Irak’taki özerk Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) bağımsızlık referandumu bunun apaçık göstergesi.

Bağımsızlığın yolunu küresel emperyalist ABD açmış olsa bile ‘tesisatçısı AKP’. Yani bir ‘yanılmışlık’ yok. Mesud Barzani’nin IŞİD’in buldozer gibi geçtiği yerleri de ele geçirip tartışmalı bölgelerle birlikte IKBY topraklarını yüzde 40 oranında artırarak bu referandumu düzenlemesi, Türkiye’nin onayı olmadan mümkün olamazdı.

***

Referandum öncesi ve sonrasında Ankara’dan atılan adımlar ortada. Son ana bırakılan MGK’den çıkan ‘gayri meşru’ çıkışı, Irak ve Suriye’ye yönelik ‘ulusal güvenlik’ temalı tezkerenin sahada ABD ve Rusya varken, pratikteki karşılığı tartışmalı. Ankara’nın güvenlik sebebiyle seyahat uyarısı dışında Bağdat hava sahasını kapattığı için uçuşları gerçekleştirememenin ötesinde hiçbir adımı yok. Hepsi retorik.

IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani’nin ifadesiyle Türkiye ile 50 senelik stratejik petrol anlaşması var, Irak’ın davalık olmuş ‘kaçak’ diye nitelediği petrolün dünyaya pazarlandığı ülke. Irak’ta Suriye’de olduğundan daha fazla askeri varlık var. Peşmergeyi eğiten yine TSK.

Türkiye geçen sene Musul operasyonuna ağırlığını koymak istediğinde ‘Şiiliği’ vurgulanan Bağdat’la ilişkiler kopma noktasına gelmişti. Irak Başbakanı İbadi’ye “Sen bizim kıratımızda değilsin, kalitemizde değisin. Haddini bil” denilmişti. Başbakan Yıldırım açıkça ilişkilerin Bağdat yerine Erbil’le olacağını söylerken, malumu ilan ediyordu.

Ankara’da ‘yanılgılara’ yer yoktu. Şimdiki sert retoriğin asıl sebebi hikmeti de; İran’ı kolaçan etmek, Trump yönetiminin Tahran’a karşı tutumunu netleştirmesini beklemek ve olayın Suriye savaşındaki son durum netleşmeden önce sınırı aşmamasını sağlamaktan ibaret.

***

IKBY’nin bağımsızlık kararının uygulanması elbette sancılı olacak. Ama uluslararası kampanya başladı. Ana tema Irak’ın zaten birliğinin bulunmadığı ve İran/Şii etkisi.
Bu koşullarda Barzani, merkezi yönetimi zayıflatılmış ve Şii partiler arasında bölünmüşlüklerle gelecek yıl seçimlere gidecek olan İbadi’nin askeri hamle yapamayacak olmasına güveniyor. Kerkük gibi yerlerde huzursuzluğu belli ki göze almış.

İran, IŞİD’le savaşta Irak’taki etkinliğini artırsa bile ABD ile bilek güreşinin tezahürü olacak Irak seçiminden önce Kürtlere karşı daha temkinli duracaktır.

ABD için ise Suriye savaşında elinde ‘Kürt kartı’ dışında bir kart kalmamışken; komşuları dengelemek için IKBY’nin bağımsızlığına karşı durulsa bile, referandum Bağdat’taki politikalara müdahale için yeni fırsat oldu. Kısa vadede Washington Bağdat-Erbil arasında sınır çizmeye çalışacaktır.

***

IKBY’nin Türkiye ve İran’la iş bağlantıları yıllık 10 milyar doları aşıyor. Tarım ihtiyacının yüzde 95’i Türkiye ve İran’dan. Petrolün vanası Türkiye’ye. Bu koşullarda abluka sadece uluslararası toplumda Kürtlerine sempati ve bağımsızlığın tanınması baskılarını artırmaya yarar.

IKBY referandumunun sonucu uygulanırsa haritanın yeniden çizilmesine önayak olacağı aşikâr. Fakat unutmamalı ki, IKBY’nin Suriye parçası olmadan jeostratejik manası yok. Ortadoğu’nun haritasını değiştirmek imkânsız olmayabilir. Ama bunu sürdürebilir kılmak başka mesele. Asıl engel de Suriye ve Rusya.

***

Kanımca bütün olgular Ankara’nın Bağdat-Şam-Tahran hattına yüzünü dönmesi beklentilerinin altının boş olduğuna işaret. Ankara’daki stratejik akıl kuvvetle muhtemel ki, ‘ulus inşasıysa onu da biz yaparız’ diye işleyecek. O ‘ulusun’ ‘ümmet’ üzerinden düşünüldüğü muhakkak. Tabii neye niyet neye kısmet olacağını göreceğiz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları