‘Fantazi dünyam’

17 Ekim 2016 Pazartesi

Bazen kendi ‘fantazi dünyamızda’ yaşarız da dünyadan haberimiz olmaz. İnsanlık hali... Cumartesi günü uzun süredir Dışişleri Müsteşarlığı’nı yürütmüş, 7 Haziran sürecinde ‘emaneten’ bakanlık da yapmış olan Feridun Sinirlioğlu’nun Türkiye’nin yeni BM Daimi Temsilcisi olarak görevine başlamadan önce verdiği söyleşiyi (http://www.haberturk.com/htdokun/ana-gazete/haber/1310325-kubra-par-rop#) okuyunca, idrak ettim. Son beş yılı kendi ‘fantazi dünyamda’ geçirmişim.

Yeni Zelanda’da filan yaşıyor olsak kolaydı. Ortadoğu’ya kapı komşusuyken öyle mi? Dolayısıyla dış politikamızın direksiyonunda oturup da viteslerini geçirmiş şahsiyetlerin mesajları mühim. ‘Fantazilerimize’ güvenecek değiliz.

                                                                     ***

Diyor ki Sinirlioğlu, Türkiye üretim merkezi haline geldikten sonra etrafındaki komşu coğrafyanın istikrarı konusunda daha büyük pay sahibi oldu. Dolayısıyla kendi refahı için, kendi güvenlik ve istikrarı için bu bölgenin refahı, güvenliği ve istikrarı ile daha fazla ilgilenmeye başlamıştır. Ya ilgilenmeseydik neler olurdu?

Sonuçlar ortada... Büyük/küçük kentlerimizde bombaların patlaması, sınır illerimizin tepesinde roketlerin uçuşması normal. İşadamlarımızın pazarlara erişiminin kesilmesi, Hatay’daki TIR parklarının dolması, doların 3,100’ü aşması da... İstanbul’un göbeğinde eğleşen Araplar dışında turist kalmaması da, Batılı elçiliklerin ‘tehdit alarmları’ da... Ve elbette tartışmalı bir darbe girişimi atlatmış olabiliriz. Neticede ‘düzenlenen’ değil ‘düzenleyici’ ülkeyiz. Öyle demişti, Sinirlioğlu’nun söyleşisinden hala yürürlükte olduğunu anladığımız dış politikamızın mimarı.

                                                                     ***

Bunların 13 yıldır ülkeyi yöneten iktidar partisinin ideolojisiyle ne ‘alakası var’? “Seküler bir anayasal demokrasi olarak mezhepçiliğin en büyük tehdit olduğunu komşularına en iyi Türkiye anlatır”. Zaten bunu en iyi ‘bizim Sünni vatandaşımız’ bilir.

* Mısır’la kriz yaşıyoruz ama “Bizim açımızdan şu parti, bu parti değildir”. Hem ‘İhvan ne, Mursi kim, Rabia kim’? 

* Suriye’de Türkiye’nin işgal Irak’ından kopya ‘Dostlar Grubu’ dostluğunu gösterdi. İhvan’dan en radikaline İslamcı gruplar rejimi devirecek toplumsal desteğe hiç sahip olamadı, silahla da ülke enkaza döndü. Bunlar hep ‘demokrasi arzusundan’. Batılılar ‘cihatçı otobanı’ diye tutturdu ama “Sınırımız uzun, istikrarsızlık normal sayılmalı”. 90 senedir var ya, değişecekse biz değiştiririz.

* Suriye’de ‘haşa, radikal İslam asla tutmaz’ tabii ki. IŞİD ‘öfkeli çocuklar’ olmuş, Mısır başkonsolosluğumuza dalmış. El Kaideci El Nusra isim değiştirmiş, IŞİD’a karşı savaşan, Batı’nın müttefiki olması icab eden güç oluvermiş. Sonra Dışişleri Bakanı “Terörist el Nusra derhal Halep’ten çıksın” da diyebilir. Olur, olur..

* 2014’te IŞİD saldırınca Musul’daki elçilikler kapatılır ama ‘bölgeyi köy köy, kasaba kasaba bilen’ Türkiye kapatmaz. “Tabii Irak ordusunun 70 bin askerinin kaçacağını kim tahmin edebilirdi” 2003’te ‘çil yavrusu gibi dağıldıklarına’ bakıp öngörüde bulunacak değiliz.

* 2014’te IŞİD saldırdığında Musul’daki tüm elçilikler kapatılır ama ‘bölgeyi köy köy kasaba kasaba bilen Türkiye kapatmaz’. “Tabii Irak ordusunun 70 bin askerinin kaçacağını kim tahmin etmiş olabilir”. 2003’te ‘çil yavrusu gibi dağııldıklarına bakıp öngörüde bulunacak değiliz ya.

* Avrupa’ya sıçrayan sığınmacı krizi ‘fırsatımız’ olmuş. Sınırı ‘çift yönlü’ açık tuttuk, dileyen girdi çıktı. “Türkiye ‘insani olanı yaptı.” Zaten Avrupalılar artık ‘avucumuzda’.

* Milyonlarca Kürt vatandaşımızın sınırın ötesindeki akrabaları İhvan şemsiyesine girseler güneyde ‘mesele kalmaz’. TSK da başka bir ülkeden ‘dilenen özrün’ icazetiyle güvenliğimizi tesis için komşu ülkeye ‘girmiş’ olabilir. Egemenlik hakkı dediğin böyle korunur.

* Irak yönetimi yıllardır oradaki askerimizi zorla çıkartmak ister. ‘Irak diye bir ülke kalmamasına’ rağmen Türkiye’nin ‘egemenlik hakları ve toprak bütünlüğünün garantörü’ olmasına şükretsinler.

* Gülen hareketi ABD’de üslenmiş olabilir, dışişleri sözcülerinin günlük brifingleri Türkiye’yi yalanlamakla geçebilir. ABD taktik olarak PKK-YPG ile işbirliği de yapabilir ama “bu ilişkilerin krize girdiğini göstermez”. Clinton başa geçsin ‘işler açılır’.

* ABD’yle aşık atan Rusya’nın uçağını NATO tarihinde 66 yıl sonra düşüren ülke olduk. Gerçi ‘FETÖ’nün işiymiş’, Suriye sahası ‘özre kadar’ kapandı. Yolumuza bakarız. Daha bunun Mınbiç’i, el Bab’ı var.

* Artık “connected yaşayan gençler” her şeyi görüyorlar. “Sovyetler dağıldıktan sonra Doğu Avrupa’nın ‘demokratikleşmesi’ 10 yılı aşkın zaman aldı”. Bakın Ukrayna’da, Polonya’da, Macaristan’da aşırı sağcılar şahane demokrasiler tesis etti. Araplar da ‘baharlayıp çiçek açacaklar’.

* Türk Hariciye geleneğinden gelen Sinirlioğlu müsteşarlık görevine,  “Artık haddimizi bilmeyeceğiz, herkesle eşit düzeyde göz hizasında konuşacağız” diyerek başlamış. Türkiye için artık “Nereden çıktı bu Türkler?” deniliyor. ‘Alçak koltuk’ krizi karamboldü. Cumhuriyet’in değerli diplomatları yıllarca ‘gözleri aşağıda mı konuştuklarına’ kendileri açıklık getirirler.

                                                                       ***

Devlet sisteminin asla basit bir bürokratı olmamış Sayın Sinirlioğlu’na BM’de başarılar dileyip yazıyı ‘dış politika gurusu’ anayasa profesörümüz Burhan Kuzu’nun ilgili tweet’iyle bitirelim: “Bölgede Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunan tek ülke Türkiye.Ama bölgede istenmeyen tek ülke de yine Türkiye.E..Deveye diken....” (imla hataları benim değil.)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları