Davutoğlu’nun ‘dirayetliler rejimi’

09 Mayıs 2016 Pazartesi

Başbakan Ahmet Davutoğlu’na “Pelikan darbesiyle” yol verilmesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan “sürekli darbe” halinin sadece son tezahürü. Davutoğlu; ünlü kitabı “Stratejik Derinlik”te etraflıca izah etmişti. Cumhuriyet yönetimi ve devrimleriyle yaklaşık yüzyıllık “yabancılaşma halinin” ardından, günümüzü “şanlı” geçmişle birleştirecek restorasyonla “dirayetliler rejiminin” tesisini hedeflemiş, kendisine de öncü rol biçmişti. O rejimin tesisi yolunda en tepedeki ilk “kurban” oldu.

***

Davutoğlu, “refiklere veryansın ederek” kenara çekilip “davaya” biatla kendine yer bulabilir elbette, “ekibinin” işi daha zor. Bedavadan kuruldukları köşeleri ve televizyon ekranlarında, “asayiş berkemalmiş” gibi yapan “vasatlar güruhunun” ağlamaya başlamasına şaşırmamalı.
Şimdilik Davutoğlu’nun altı ay önce tekrar seçim sayesinde elde edebildiği yüzde 49.5’luk zaferine atıflar yaparak “Nasıl ve niye görevden alındığını taban anlayamıyor” buyuruyorlar. Bazı “genç siviller rahatsız”. Memleketin başını bin bir belaya sokmuş dış politikanın tüm yükünün Davutoğlu’na atılmasına isyan ediyorlar. “Bu işte bir terslik var” diye dil döküyorlar. Kimileri “milli iradeye” atıflarla bezedikleri yazılarını “hocalarının halkın oyuyla gitmediğini” belirterek pekiştiriyor. Hatta bilimsel takılıp “gürül gürül akan nehirlere” atıfla “akıntıya karşı kürek çekilmez” vecizelerine başvuranları çıkıyor.
Memleket ahalisinin algısını belirleme savaşı veren zevat “pür komedi” olup çıktı. Onlara “Reis”in “Başkanlık sistemi bizim için yeni değil, gelenekseldir” ilanından hareketle “Sultanlıkta sadrazam kurban vermenin de gelenekselliğe” girdiğini anımsatmakla yetinelim.

***

Efendim Davutoğlu, “gazeteci ve akademisyenlere muameleden rahatsızmış”. “Düşünce suçundan” tutuksuz yargılanmaya hiç itirazı olmadığını gördük! Sonra sanırsınız AB ile Türkiye’yi “tampon bölge” kılan anlaşma pek matah. Başkanlık sistemini de canı gönülden desteklememiş.
Geçiniz... Davutoğlu, iki yıla yakındır başbakanlığıyla bu “dirayetliler rejiminin” başmimarıdır: Yarıdan fazlasını AKP’nin değiştirdiği anayasa çoktan hükümsüz. Muhalefeti de tanzim etmeye soyunan şahsiyetin tarafsızlığı çoktan baki kalan kubbede hoş bir seda. Komşu ülkede cihatçı unsurları destekleyerek bitmesine izin vermediğimiz savaş toprağımıza sıçradı. 2.7 milyon sığınmacıyla baş başayız. Sınır illerimizin tepesinde roketler uçuşuyor. Güneydoğu illerimiz enkaza dönüyor. Büyük küçük kentlerimizde bombalardan korkmadan yürünemez olundu. Düşünce, ifade ve basın özgürlüğünü kullanmanın bedeli hapse düşmek. Hak, hukuk, her türlü hesap verilebilirlik ve şeffaflık rafta. Şimdiden parlamentoda itilip kakılan vekillerimizin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla bir mucize vuku bulmazsa eğer hedef “sultanın meclisini” oluşturmak.

***

Batılıların Davutoğlu’na atfettiği “ılımlılık” saptamalarından anlaşılan ise kiminle cascavlak yüz yüze kalacak olmalarının tedirginliği... Mesele şu ki, bu konuda deneyimsiz değiller.
2013 Ağustosu’nda Bağdat’ı ziyaretimizde Dicle kıyısında bir grup meslektaşla hasbıhal ederken, Saddam Hüseyin’in ilk yılları aklımıza düşmüştü. Saddam’ın Batı ile iyi ilişkiler sürdürürken, 70’li yılların petrol zenginliğiyle bu kadim kenti köprüler, otoyollarla nasıl modernleştirdiği... İçimizden birinin özetle şu ikazını hiç unutmam:
Batı’nın teşvikiyle İran’la tutuşulan kanlı savaşın yarattığı enkazı, bunu telafi etmek için toprağında hak iddia edilerek girişilen Kuveyt macerasını unutmayalım. Dünyadan tecrit oldu, kendisiyle birlikte halkını da felakete sürükledi. Bizim de başımıza aynısı gelirse ne yaparız, onu düşünmekte haddinden fazla fayda var.”
Kıssadan hisse.. Hiç kusura bakmasınlar. Davutoğlu’nun gidişiyle üzülemeyeceğiz. Zira taşlarını döşediği “dirayetliler rejimiyle” baş başayız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları