Bedri Baykam
Bedri Baykam bedri.baykam@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Nankörler var, ama Fransız bir Kemalist kardeşimiz de var!

14 Kasım 2019 Perşembe

Hani bizim ülkemizde, yıllardır “siyasiler” ince, küçük, ortanca veya abartılı bindirmelerle her sıkıştıklarında Atatürkümüze saldırıyorlar ya? Hani bazı sözde Diyanet başkanları ve görevlileri, ama özde nankör, saygısız, nifak tohumcu, Cumhuriyet düşmanı zavallılar, milleti birbirine düşürmek istercesine, hutbelerinde, bu yılki 10 Kasım öncesindeki cuma günü de dahil olmak üzere, Atatürk’ü provokasyon dozunu artırarak alçakça yok sayıyorlar ya? Hani bu göz göre göre gelen durumu, bazı sözde devlet adamları sessizlik içinde seyrediyorlar ve bu yapılan kabul edilemez ihanete seyirci kalıyorlar ya? Hani utanmaz arlanmaz bazı medya kuklaları, her fırsatta tarihi biçim bozmaya uğratarak, yalan söyleyerek, her fırsatta büyük önderimize dil uzatma hastalığından vazgeçemiyorlar ya? Hani Atatürk’ü yalnız bayram seyran tören günlerinde hatırlayan devlet zevatı var ya?

İşte onların hepsine bir okkalı yanıt geldi bir Avrupalıdan...

Loulou Dedola’yı keşfetme keyfini yaşayın!

Fransız beyefendinin adı Loulou Dedola. Son günlerde, tüm sosyal medyada her yerde onun röportajını izliyoruz. Tane tane Atatürk hakkında konuşuyor. Kameranın gözünün içine baka baka “Ben bir Kemalistim” diyor! Size söylediklerini aktaracağım; ama lütfen önce izin verin şunu belirteyim: Ne kadar farkındasınız bilmiyorum ama yıllardır bu ülkede Kemalist olmak insanların gözünde bir suç olarak gösterilmeye çalışıldı. Hani nasıl 70’li yıllarda biri hakkında “o bir komünist” diye arkadan suçlama yapılıyorduysa, nasıl Cumhuriyet okuyanların hanesine “suç” yazılıyor idiyse, aynı şekilde biz Kemalistler, bunu övüne övüne topluma duyuranlar, en az 20 yıldır merkez medyada veya sözde liberal özde kabız çevrelerde küçümsendik, hor görüldük, dışlandık, sansüre uğradık. Tabii ki bunlara pabuç bırakmadık, tabii ki rotamızı değiştirmedik ama yaşanan buydu...

Şimdi izninizle Fransız dostumuza dönelim: İşte o yürekli adam, yukarıda saydığım ve saydırdığım tüm kesimlere, onların bile anlayabileceği bir sadelikle bir ders veriyor. Şimdi kendisi bir yazar, resimli roman senaristi, rock şarkıcısı olan bu kompleksiz ve mantıklı Fransızı dinleyelim:

Ben bir Kemalist olmakla gurur duyuyorum. Ben bir hikâye ve şarkı yazarıyım. Mustafa Kemal’in hayranıyım ve ben her zaman bir Kemalist oldum. Yaşam felsefemi hep Kemalizmi canlandırmak, onun kavramlarını yaşatmak üzere kurdum. Hatta daha ötesi, bunu bilmiyorken bile! Gerçekten Kemalizm senin içinde uyanan ve büyüyen bir ışık. Fransızlar Mustafa Kemal’i yeterince tanımıyorlar. Kemalizmin temellerini anladıktan sonra bilinçli bir insanın ona saldırması, ona karşı tavır alması mümkün değil. Onun hakkında olsa olsa saçmalıklar söylenebilir orta yere, o da cehaletten! Kemalizm evrensel bir değerdir. Kemal, Jean Jaures gibi barışçı, Jean Moulin gibi direnişçi, Nelson Mandela gibi hümanistti. Tarihte onun bir dengi yok! Bütün bu saydıklarım, onu bir Tanrı, ya da hepimizin üstünde bir varlık haline getirmiyor! Ama onun çizdiği yol gerçekten inanılmaz ve hepimize bir esin kaynağı oluşturmalı. 21. yüzyıl bakış açımız ondan esinlenmeli! Bana sorarsanız 21. yüzyıl sorunlarına yanıt Kemalizmdir. Laikliği bünyesinde taşıması, nepotizm veya kimseye karşı yeminli düşmanlık taşımaması, barışçılık, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” (Loulou burayı Türkçe söylüyor) bunların her biri çözümün parçasıdır. Ben Kemalizmi tekrar gündemin problematiklerinin merkezine çekmek istedim.”

Bu son derece candan ve sempatik insan, sahnede rock müzik söylüyor, hem de Atatürk hakkında eşzamanlı olarak fotoğraf ve videolar göstererek! Hayranlarıyla fotoğraf çektiriyor hem de Atatürk flamasının önünde…

Türk Baba” başlıklı bir resimli roman var elimde. Senaryosunu yani hikâyesi ve metnini yazan Dedola, çizen Lelia Bonaccorso. Fenerbahçe televizyonunda 15 yıldır beraber program yaptığım sevgili Ferruh Tanay, bana bir yıl kadar önce Paris’ten hediye getirmişti. Çok zarif bir hareketti. İnsanlar böyle bir kitaba rastlayıp “Şu arkadaşımın ilgisini çekebilir” diye düşünür ama onu ender olarak satın alarak o yakınına hediye olarak götürür. Size bu çok ilgi çekici isimli romanın nasıl bugünü ve geçmişi harmanladığını anlatmayayım. İnanın çok güzel bir kurgu... Okumanızı isterim.

Sizin için bu satırları kaleme aldıktan sonra, uğraşarak sosyal medyadan Fransız yazar arkadaşımızı buldum. Ve hemen bir telefon randevusunda buluştuk. Aynen seyredenlerin videoda gördükleri gibi rahat samimi kompleksiz ne dediğini bilen bir insan! Kemalizmi keşfetmesi, neredeyse çocukluğunda, ergenlik çağında gerçekleşmiş. Atatürk devrimlerinin getirdiği her şeye bilinçli bir hayran. Mustafa Kemal’i “aşılamaz bir ufuk” olarak tanımlıyor. Loulou ile telefonda konuşurken ilk defa bir yabancıyla “Kemalist kardeşimle konuşuyor gibi” hissettim! Çok ilginç ve daha önce hiç tanımadığım bir duyguydu. Kemalizmin evrensel yansımalarını ilerleyen süreçte daha çok hissedeceğiz. Dedola’yı ikimize müsait olan yakın süreçte ülkemize konferansa davet ettim. Piramid Sanat’ta ilginç bir akşamüstü yaşanacağına şimdiden eminim.

Mümtaz Soysal: Unutulmaz değerimizin kaybı

Loulou, Kemalizmi Avrupa’da keşfetmeyi başaran bir aydınsa, hocaların hocası, anayasa profesörü Mümtaz Soysal da Mustafa Kemal’in ve Cumhuriyetin bize kattığı değerleri sol çizgiye en yakın kalarak bu ülkede en mükemmel şekilde taşıyan unutulmaz bir isimdi. Dün kendisini maalesef Zincirlikuyu’dan sonsuzluğa uğurladık. Cenaze yine Kemalist, sosyal demokrat ve sosyalist tüm isimlerin buluşma noktasıydı. Herkesin hemfikir olduğu nokta Mümtaz Hoca’nın ödünsüz saygın kimliği, ömür boyu işçi ve emek dostu ve savunucusu kalmış olması, rotasında hiçbir kırılmaya izin vermemesi, ciddiyeti, güvenilirliği, iyi insanlığı ve gülümsemesiydi. Mümtaz Hoca, ömrü boyunca sömürü düzeniyle, hukuk suiistimalleriyle, faşizmle, tehdit ve baskılarla, ezcümle bozuk düzenle savaşmış bir büyük değerdi. Siyasetin kirinden pasından yorulup kendi partisini de kurdu. Ancak dünya, onun hayal ettiği kadar saf ve iyi niyetlilere, temiz insanlara kucak açan bir yer olmaktan uzaktı. Şundan eminim: Bu sözler lafta kalmayacak ve sevgili Mümtaz Hoca kuşaklar boyu unutulmayacak... Emekçiler ve aydınlanmacılar onu hep yüceltecekler!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları