Barış Terkoğlu

OYAK’ta neler oluyor!

20 Haziran 2024 Perşembe

Paranın kanunları, insanın kanunlarından hep önce geliyor.

OYAK, 3 Ocak 1961 tarihinde kuruldu. TSK’de görevli bütün personel zorunlu olarak kurumun üyesi. Üye sayısı 475 bin civarında. 97 bini emekli. Ailelerini de kattığınızda 2 milyon kişiyi ilgilendiriyor. Peki OYAK nasıl büyüdü?

TSK personelinin emekliliğe kadar, maaşlarının yüzde 10’u OYAK üye aidatı olarak kesiliyor. Bu sermaye ile yatırım yapılıyor. OYAK; demir çelik, çimento, otomobil, gübre fabrikaları, gıda, turizm, finans vb. alanlara girerek 63 yılda bir dev oldu. Bugünün Türkiye’sinde siyasi tartışmaların dışında kalması imkânsızdı. Kimi zaman zor duruma düşmüş yandaş şirketleri satın almasıyla kimi zaman yönetim kurulunda yaşanan gerilimlerle gündeme geldi. Son olarak...

25 Mayıs’ta 64. OYAK Genel Kurulu toplandı. Üyelerine topladığı sermayeden yüzde 77.1 oranında nema vermeye karar verdi. Bu karar binlerce OYAK üyesinin tepkisini çekti. Sosyal medyada başlayan tepkiler mahkemeye taşındı.

OYAK HEPSİNDEN DÜŞÜK

“OYAK’ta neler oluyor”un yanıtı için emekli askeri hâkim Ahmet Zeki Üçok’u aradım. Üçok, hem 32 yıl 7 ay maaşının yüzde 10’unu OYAK’a vermiş bir asker hem açıklanan karara itiraz için OYAK’a dava açan bir davacı hem de OYAK mensuplarının açacağı davaları gönüllü takip edecek bir avukat. Haliyle sorunun yanıtını iyi biliyor.

2023 yılında TÜİK’in yüzde 64.77, ENAG’ın 127.21 enflasyon açıkladığı koşullarda OYAK’ın yüzde 77.1 nema kararını nasıl değerlendirdiğini sordum:

“OYAK; bugün Koç, Sabancı, Eczacıbaşı, Anadolu Holding gibi Türkiye’nin en büyük holdingleriyle kıyaslanabilecek bir organizasyon. 2023 yılı KAP’a bildirilen kâr payı dağıtım oranları Koç Holding yüzde 720, Eczacıbaşı Holding 486, Anadolu Holding 287, Sabancı Holding 265. Benim 1 milyon TL rezervim Koç Holding’de olsaydı 7 milyon 200 bin TL, Eczacıbaşı Holding’de olsaydı 4 milyon 860 bin TL olacaktı. Bizler OYAK üyeleri olarak otuz yıllık emeğimizin böylesine hunharca ziyan edilmesine çok üzüldük.”

Üçok’a OYAK’ın faaliyet gösterdiği otomotiv, demir çelik, çimento, gübre sektörlerdeki ürünlerin bir yılda yüzde 100’ün üzerinde artış gösterdiğini hatırlattım, cevap verdi:

“OYAK yönetimi, bizim 30 yıl uğraşıp biriktirdiğimiz rezervlerimizi bankaların fonlarına yatırsaydı bize verdiği nemanın dört beş katı gelir elde edecektik. Örneğin Tacirler Değişken Fonu’nun son beş yıllık getirisi yüzde 3436, İş Bankası’nın Bist Fonu yüzde 2272 getirdi. Daha ilgincini söyleyeyim. OYAK’ın kendi portföyü olan birinci hisse senedi fonunun son beş yıllık getirisi yüzde 1697. OYAK’ın bize son beş yılda verdiği nema yüzde 946. OYAK Yöneticileri kendi fonlarında bizim birikimlerimizi değerlendirselerdi yaklaşık iki katı fazla gelirimiz olacaktı.”

MESELE SİYASİ

“OYAK’taki kaybın sebebi ne” diye sordum:

“OYAK, kanununda yazdığı gibi özerk bir kuruluştu. Genel kuruldan müdürlere kadar biz askerler belirlerdik. İlk olarak 2016 yılında hükümetin tavsiyesi ile genel müdür belirlendi. OYAK’ın son 20 yılını incelediğimizde de 2016 yılından itibaren verilen nemanın, enflasyonu karşılama oranının düşmeye başladığını görüyoruz. Özellikle son beş yılda OYAK Yönetimi en kötü performansı göstermiştir. 2023 yılında nemanın enflasyonu karşılama oranı 1.19 iken Koç Holding’in 11.1, Sabancı Holding’in 3.5.”

Üçok’a göre olay yönetim değil siyaset sorunu: “Sadece yöneticilerin kötülüğü ya da yetersizliği ile açıklanamaz bir durum söz konusu. Siyasetin OYAK’a müdahale etmesiyle başlayıp devamında yönlendirmeleriyle yapılan yatırım ve satın almalar (Total, Sağra satın almaları), OYAK’ın genel kurulu başta olmak üzere yönetim, denetim ve temsilciler kurulunda OYAK üyelerinin dörtte birini temsil eden emeklilerin hiç temsil edilmemesi oy hakkının olmaması, şeffaflığın olmaması, genel müdürün sadece iki imza ile birlikte çok büyük harcamalara yetkili olması ve benzeri...”

OYAK’TAN ELİNİZİ ÇEKİN

Üçok’un verdiği bilgiye göre OYAK üyelerini ev sahibi yapmak için kurulmuş bulunan ve isteğe bağlı olarak ilaveten maaşlarının yüzde 10’unu verdikleri KÖBF (Konut Ön Biriktirme Fonu) bu yıl TÜİK enflasyonunun altında kalarak yüzde 61 getiri sağlamış. Üçok, siyasetin elini OYAK’tan çekmesini istiyor: “Siyaset, alın terimizle kazandığımız paralarla kurulmuş OYAK’tan elini çekmeli. OYAK’ı siyasi amaçları için kullanmaktan vazgeçmeli. Aksi takdirde OYAK biter ve en büyük zararı memleketimiz görür.”

Tüketilecek başka bir şey kalmayınca; eller, nöbetle, silahla, terle birikene uzandı. İnsanın iradesinin paranın kanunlarını yendiği gün birikmişin de tükenmişin de tartışması bitecek.

AMERİKA’DAN ALDIĞIM SBK TELEFONU 

Dün akşam Halk TV’de yayınına hazırlanıyordum. 18.56’da telefonum çaldı. Arayan +1 ile başlayan bir numaraydı. Yani ABD’den arıyordu. Açtım. Telefonun ucundaki ses "ben Sezgin Baran Korkmaz" dedi.

Pazartesi bu köşede okuduğunuz yazıya itiraz ettiğini tahmin etmek güç değildi. Şunu yazmıştım:

"Bundan 5-6 ay önce, İstanbul Emniyeti Mali Şube Müdürlüğü’nün telefonu çaldı. Açan polis küçük dilini yutacaktı. Zira telefonun ucundaki isim, ‘merhaba ben Sezgin Baran Korkmaz(SBK)’ diye söze başladı. Telefondaki Korkmaz, hararetli bir şekilde konuşmaya devam etti. Sebebi ise halen Türkiye’de faaliyette olan ama kendisinin başında olamadığı şirketleriydi. "Şirketlerimi yönetenler mallarımı yağmalıyorlar, çalıyorlar" diye polise telefonla ihbarda bulundu. Suçladığı isim ise para ilişkisi olduğu iddia edilen ve daha önce suç örgütü kurduğu iddiasıyla tutuklanan Yakup Süt ve ona yakın isimlerdi. SBK polisten yardım istiyordu."

SBK, doğrudan söze girdi. Hayır, şikayetçi olduğuna itiraz etmiyordu. Şikayet ettiği ismin doğru yazılmadığını söylüyordu:

"Yakup Süt ile ilgili herhangi bir şikayetim yok. Yakup Süt, sadece hemşerim ve aile dostum. Yakup Bey, karakteri gereği, kimsenin ne malına çökecek biri ne de hayata böyle bakan biri."

Kendisi aleyhinde operasyon yapıldığını iddia eden SBK, devam etti:

"Kendi şirketimin yöneticisinden şikayetçi oldum. Otomotiv şirketimin tasfiye edilerek ABD’ye borcumun ödenmesi gerekiyordu. Ancak şirketi yöneten atılan maillere rağmen gereğini yapmıyordu. Bunun üzerine şikayetçi oldum."

SBK, sonrasında durumun düzeldiğini, yöneticilerin gerekeni yaptığını söyledi.

Kısacası SBK, "şikayet ettim ama Yakup Süt’ü değil şirketimin yöneticisini" dedi. Yanıt hakkı gereği yayınlayacağımı söyledim.

Sonrasında…

Haber kaynaklarımı arayarak polisin olayla ilgili tutanağının detaylarına ulaşmaya çalıştım. Bir kaynak aracılığıyla ulaştım da. Tutanakta, "Amerika’dan aradığını, İstanbul ilinde bulunan 1.Mega Varlık Yönetim kurulu 2.Autoland Anonim Şirketi 3.Biopharma İlaç Anonim Şirketlerine kim olduğunu bilmediğim eski bir bakanın adamları olduğunu düşündüğümüz çetevari bir grup mafya olarak tabir edilen şahıslardan…" diyerek SBK’nın sözleri aktarılıyordu. Bir dizi isim sıralandıktan sonra, "29.09.2023 günü Autoland Anaonim Şirketi’ne giderek" diye sürüyor, "tehdit ettikleri şirketi devretmelerini ve kendilerine yüklü miktarda haraç ödemelerini istediklerini…" diye ilerliyordu. Sıraladığı isimler arasında Süt soyadlı başka biri de vardı. Tutanağa göre, SBK, 280 milyon ve 25 aracına el konmaya çalışıldığını söylemişti. 3 Ekim 2023’te de Mega Varlık’ın CEO’sunun da aynı grup tarafından ölümle tehdit edildiğini iddia etmişti. SBK, Bir şirket yöneticisinin de bu mafya grubuyla irtibatlı olduğunu söylemişti. Tutanağın tarihi de kaynakların aktardığına göre 4 Ekim 2023’tü.

Kısacası…

Pazartesi günkü yazımın, "SBK’dan polise telefon" başlıklı kısmı, çift taraflı teyid edildi. SBK gerçekten şikayetçi olmuştu. Gelgelelim kimi hedef aldığı ve bunu neden yaptığı hala belirsizdi. Dün söylediğine göre, ABD’ye borcunu ödemeye çalışırken işini yapmayan yöneticiyi şikayet etmişti. Ancak polise göre, mallarına el koymaya çalışan bir mafya grubunu. İki tarafı da aktardım. Hangisi doğru, SBK yeni bir oyun mu kuruyor, yoksa ABD yargısından kurtulmaya çalışırken bütün tuşlara mı basıyor, bunu bilmiyorum.

Bildiğim, SBK meselesi daha çok su kaldırır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

OYAK’ta neler oluyor! 20 Haziran 2024

Günün Köşe Yazıları