Barış Doster

Türkiye – Suudi Arabistan ilişkileri ve Ortadoğu

22 Haziran 2022 Çarşamba

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, bugün Türkiye’ye geliyor. Bu ziyaret, iki ülke ilişkileri açısından önemli olduğu kadar, bölge açısından da önemli. İsrail ve İran başta olmak üzere, bölge ülkeleri de yakından izliyorlar bu geziyi. Çünkü hem Suudi Arabistan’ın öncülük ettiği Arap ülkeleriyle İsrail’in ilişkilerinin gelişmesi hem Türkiye’nin İsrail’le, Mısır’la, Birleşik Arap Emirlikleri’yle ilişkilerini normalleştirmeye çalışması hem de son dönemde İran ve İsrail arasında yeniden tırmanan gerilim, Ortadoğu’da ve dünyada yakından izleniyor. Bu gelişmeler, Irak ve Suriye’yi de yakından ilgilendiriyor elbette.  

 Son haftalarda medyaya da yansıdığı üzere İsrail; Türkiye’de bulunan yurttaşlarını, İran konusunda uyarıyor. Türkiye’den bir an önce ayrılmalarını istiyor. İran ise İsrail’in bu açıklamalarını reddediyor, İsrail’in gerilim yaratmak istediğini söylüyor. İki ülke arasında uzlaşılması olanaksız bir karşıtlık olduğundan, iki ülkenin istihbarat birimleri de dünyanın çok farklı bölgelerinde operasyon yapabildiğinden, Türkiye de bu gerginliği yakından takip ediyor.   

 Malum, ABD’nin Irak’ı işgal etmesi ve Suriye’ye çullanması, Ortadoğu’daki gerilimi, istikrarsızlığı daha çok artırdı. Fakat aynı zamanda, ABD’nin hiç istemediği, hiç öngöremediği birtakım sonuçlar da doğurdu. Örneğin, İran’ın, Bağdat ve Şam üzerinde zaten yüksek olan nüfuzunu daha da artırdı. Örneğin, Rusya ve Çin’in, bu iki başkent özelinde ve İsrail dahil Ortadoğu genelinde etkileri daha da pekişti. Örneğin, ABD’nin, Suriye’de ve Irak’ta PKK ve türevi terör örgütlerini, Irak’ın kuzeyinde bölgesel Kürt yönetimini kullanarak, kukla bir Kürt devleti, garnizon devlet kurma siyasetine karşı, bölge ülkelerinde birlik eğilimleri de güçlendi.  

İRAN – SUUDİ ARABİSTAN GERİLİMİ  

İran’ın Suudi Arabistan’la yaşadığı büyük gerilim ve Türkiye’yle yaşadığı dengeli rekabet, biliniyor. Bu gerilim ve rekabet unsurları sadece ekonomik, jeopolitik, stratejik boyutta değiller üstelik. Tarihsel boyutu da var, mezhepsel boyutu da. Ayrıca Arap – Fars, Türk – Fars rekabeti de söz konusu. O nedenle İran; Ermenistan – Azerbaycan geriliminde de Erivan’a yakın duruyor. Azerbaycan’ın İsrail’le gelişen ilişkilerinden endişe ediyor. Türkiye’nin, Azerbaycan başta olmak üzere Türk cumhuriyetleriyle ilişkilerinin gelişmesinden, Kafkasya’da, Orta Asya’da etkisini artırma çabalarından kaygılanıyor.   

 Her ne kadar İran ve İsrail; birbirlerini varoluşsal tehdit olarak görseler, birbirlerini haritadan silmekle tehdit etseler de ikisi de ABD’nin küresel ölçekte de Ortadoğu’da da güç kaybettiğini, hegemonyasının aşındığını biliyorlar. İsrail; ABD’yi İran’a karşı yumuşak tavır almakla, sert tepki vermemekle suçlarken İran da İsrail’in izlediği Siyonist politikaların arkasında ABD’nin olduğunu belirtiyor. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri; İran’a karşı İsrail’i tutuyorlar. Tek başlarına, İran karşısında fazla etkili olamayacaklarını biliyorlar. İran’la vekâlet savaşları yürütüyorlar, hem de pek çok ülkede.   

 Kısacası Ortadoğu’da dengeler hızla değişiyor ve ittifaklar güncelleniyor. Fakat bölgenin yoksul halklarının, mazlum milletlerinin kaderi hiç değişmiyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları