Barış Doster

Emperyalizme bağımlılığın boyutları

25 Ağustos 2021 Çarşamba

Dış politikada yerli yersiz “dost ülke”, “stratejik ortak”, “kardeş ülke”, “stratejik müttefik” gibi sözler edilmez. Bu kavramları kullanırken dikkatli ve özenli olmak, önünü arkasını ölçmek, biçmek, tartmak gerekir. Çünkü bu ifadelerin kullanıldığı ülkelerle çok geniş ölçekte, pek çok temel konuda görüş birliğine sahip olmak, önceliklerde, hedeflerde, çıkarlarda, tehdit tanımlarında buluşmak zorunludur. Aksi halde hem kavramların içi boşalır hem de bu kavramları sık kullanan devletlerin ağırlığı azalır. 

Son günlerde Afganistan’da yaşananlar ve Türkiye’ye gelen Afgan sığınmacılar konusunda Batılı siyasetçilerin, Alman, Avusturyalı, İngiliz ve ABD’li politikacıların ettikleri sözler, yazdıkları yazılar, gazetelere verdikleri demeçler, Türkiye’ye ilişkin hangi hesapları yaptıklarını bir kez daha ortaya koydu. Bizim siyasetçilerimizin önemli bölümü, halen ısrarla ABD için “stratejik müttefik” deseler ve NATO üyeliğinin altını çizseler de ABD’nin Türkiye için hiç iyi şeyler düşünmediğini, düşmanca politikalar izlediğini görmek için uzman olmaya gerek yok. ABD’nin bölgemizde hangi dolapları çevirdiğini, kimi kime kırdırtmak istediğini biliyoruz.  

ABD’DEN ROL İSTEYEN SİYASETÇİLER 

ABD’nin Afganistan’daki yenilgisine rağmen, Rusya, Çin, Suriye, İran, Kuzey Kore, Küba, Venezüella karşısında umduğunu bulamamasına, geri adım atmasına karşın halen ABD’den medet umanlar var. ABD’nin yenilmediğini, istediğini aldığını, Rusya ve Çin’i Afganistan’a çekip, orada başarısız olmalarını sağlamak için, geçici olarak Afganistan’dan çekildiğini öne sürüyorlar. Hatta bunu ABD’nin “büyük stratejisi” olarak görüyorlar. Taliban’la bu amaçla görüştüğünü ve uzlaştığını, ABD ve Taliban arasında danışıklı dövüş olduğunu öne sürüyorlar.  

ABD’nin Taliban’la görüştüğü sır değil. Rusya ve Çin’i zayıflatmak, yormak, yıpratmak için elinden geleni yaptığı da biliniyor. Fakat durum buyken ABD’nin Afganistan’da yenilmediğini öne sürmek, gerçeklerle örtüşmüyor. 

Sıklıkla vurguladığımız üzere, ABD karşıtlığının Taliban savunusuna dönüşmesi ve Taliban karşıtlığının ABD yandaşlığını beslemesi ne kadar yanlışsa, her durumda ABD’nin kazandığını düşünmek, ABD’yi yıkılmaz, yanılmaz, yenilmez bir güç olarak görmek de o kadar yanlış. 

Bu bakış açısının temelinde, emperyalizme bağımlılık ilişkisi var. Bu bakış açısı Türk siyasetinde güçlü. İktidar ve muhalefette etkili. Etnikçi ve mezhepçi siyaset güdenlerde baskın. Siyasi parti kurma hazırlığında olanların, önce ABD’de görücüye çıkmaları; siyasi partilerin ABD’de temsilcilik açıp, ABD’deki siyasetçileri etkilemek için lobi şirketleriyle anlaşmaları tesadüf değil.  

Şu gerçeği görmek şart: ABD savunusunda ısrar edenlerle, dünyanın gidişatı aynı yönde değil. ABD zayıflıyor. Atlantik ittifakı irtifa kaybediyor. Avrasya ise güçleniyor. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları