Barış Doster

Atatürk’e kimler karşıdır?

16 Eylül 2020 Çarşamba

Ana muhalefet partisinin İstanbul İl Başkanı’nın bir toplantıdaki konuşmasında, Atatürk demekten kaçınması üzerine başlayan tartışma sürüyor. Konu bu yönüyle güncel. CHP’deki ayrışmanın ne düzeyde ve boyutta olduğunu gösteriyor. Bu tartışmanın CHP’ye ne kattığı, ne kadar zarar verdiği bir yana, kimi yöneticilerindeki ideolojik tutarsızlığı, politik bilinç eksikliğini göstermesi açısından da dikkat çekiyor.  

Tartışma, ideolojik ve siyasal boyutuyla ise tarihsel. Milli Mücadele’de başlayan, izleyen süreçte keskinleşen saflaşmayı içeriyor. Türk Devrimi’nin İttihat Terakki içindeki, 1908 Jön Türk Devrimi’ndeki köklerini dikkate alırsak, Atatürk’le hayata geçen, simgelenen, özdeşleşen ilkelere, değerlere, kavramlara, düşüncelere, uygulamalara, atılımlara ilişkin karşıtlık, çok daha eski. Konuyu açmakta yarar var…   

Malum, Türkiye’de Atatürk düşmanlığı, temelde üç koldan yürür.   

İlki, en eskisi, en güçlüsü, siyasal İslamdır. Tarihsel, siyasal, ideolojik açıdan, “Kurtuluş Savaşı’nın başkomutanı Gazi Mustafa Kemal’e evet, Cumhuriyeti kuran, devrimci Atatürk’e hayır” şeklinde özetlenebilecek bir çizgiye sahiptir. Tarihsel süreçte, 100 yıl önce İngiliz ve Alman emperyalizminin, 2. Dünya Savaşı sonrasında ise ABD emperyalizminin, siyasal İslamcı kadrolarla ilişkisi bilinir. Bu ilişki, sadece ülkemizdeki değil, Ortadoğu’daki İslamcı hareketlerin tamamına yakınında görülür. Laiklik, aydınlanma, ulus devlet ve sol karşıtlığı, piyasa ekonomisine sadakat, bu kadrolarla emperyalistleri buluşturan önemli konu başlıklarıdır. 12 Mart’a, 12 Eylül’e ve FETÖ’ye verilen dış destek, belleklerdedir. Mevcut iktidar ve öncesindeki sağ hareketlerin, hatta bazı sosyal demokrat arayışların, ABD ve Almanya’dan aldıkları destek, arşivlerdedir.  

CHP’de Atatürk ismini tartışmaya açmak…   

Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığının ikinci adresi, etnik ayrılıkçılardır. Emperyalizm destekli PKK terör örgütünün, bu örgütün Irak, Suriye, İran’daki uzantılarının, Türkiye karşıtlığı bilinir. Hedefleri, Türkiye dahil dört bölge ülkesini bölerek, ABD ve İsrail’in desteğiyle bağımsız bir Kürt devleti kurmak olduğundan, ulus devlet kuran, mazlum milletlere örnek olan bir lidere düşmanlıkları, yapısaldır.  

Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığında üçüncü adres, en yeni, toplumsal tabanı en zayıf, fakat medyada, akademide, entelektüel çevrelerde hayli güçlü olanı, ikinci cumhuriyetçiliktir. Batıcı, sivil toplumcu, süper liberalliktir. ABD ve Avrupa Birliği’nden büyük destek alırlar. “Yetmez ama evet”, “özürdiliyoruz.com” vb. kampanyalar, ağırlıklı olarak bunların ürünüdür. AKP, CHP ve HDP’nin yanında, solda geçinen ve soldan geçinen çevrelerde, sendikalarda, meslek odalarında örgütlüdürler. Bu çevrelerin etkili dergisi Birikim’in işlediği konulara ve yazar kadrosuna bakılırsa, kaç partiye mebus, kaç gazeteye köşe yazarı verdiği görülür. FETÖ’nün Abant toplantılarının müdavimidirler. 

İkinci cumhuriyetçileri siyasal, entelektüel anlamda besleyen kadrolara, yurtdışında da çok rastlanır. Bunlar gibi düşünen Türk öğrencilerin, dışarıda daha kolay burs bulup kadro aldıkları sık gözlenen bir durumdur. Dillerinden insan hakları, sivil toplum, özgürlük, demokrasi, hukuk devleti gibi kavramlar eksik olmaz. Ama eşitlik, emek, sınıf, sömürü, bağımsızlık, antiemperyalizm, halkçılık, kamuculuk, toplumculuk, devletçilik gibi kavramlarla araları hoş değildir.  

Yukarıda anılan üç grup, hep temas halindedir. Dönemsel olarak yakınlaşma artar, azalır. Belli konulardaki ittifakları süreklidir. Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığı, açılım süreci, emperyalizm yandaşlığı gibi…  

 Ülkemizde Atatürk demeden daha demokrat ve sosyalist olduğunu sananların, Atatürk’e söverek daha Müslüman olduğuna inananların, Atatürk’ü sevmeden daha milliyetçi olduğunu düşünenlerin, emperyalizmin en sadık işbirlikçileri, en kullanışlı oyuncakları olduğu da tarihsel bir gerçektir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları