Ayşegül Yüksel

Sevdayla dokunmuş bir performans metni

20 Ekim 2015 Salı

Ankara Devlet Tiyatrosu’nun sunduğu ‘Neşe’Dert’Aşk’, halk müziği ustası Neşet Ertaş’ın duyarlığından süzülen sözler ve ezgilerle kucaklıyor seyirciyi. Oyun sezon boyunca izlenebilir.

Ankara Devlet Tiyatrosu’nun dönem başında sunduğu oyunlardan biri Şirin Akdemir Toprak’ın yazdığı, Umut Toprak’ın yönettiği, dekor-giysi tasarımını Ali Cem Köroğlu’nun yaptığı ‘Neşe’Dert’Aşk’ başlıklı müzikli gösteri.
Yazar Şirin Akdemir Toprak, 1912 yılında yitirdiğimiz halk müziği ustası Neşet Ertaş’ı sahneye getirirken, sanatçının yaşamını ve yapıtlarının içerdiği ‘dünyaya bakışı’ tüm boyutlarıyla değerlendirme savıyla yola çıkmamış. “Usta’nın ardından içimi dökmek” diye açıklıyor niyetini; “onun türküleriyle büyüyen, onunla aynı bozkıra bakmış bir insan olarak…”
Sonuç olarak Ertaş’ın, çoğunun sözünü ve müziğini de yazdığı türküleriyle bezenmiş bir yalnızlık, dert, aşk ve ayrılık öyküsü çıkmış ortaya. Annesini dört yaşındayken yitiren ozanın, zorunlu yolculuklarla çizilmiş bir yaşam serüveni boyunca, kavuşamadığı sevdalara olan özlemi dile getirdiği, ama neşesini ve umudunu yitirmediği, alabildiğine yalın bir anlatı biçiminde somutlaşmış. Dahası, sanatçının ‘havalandırdığı’ yüzlerce türküden onlarcasıyla beslenen bir sahne performansı niteliği kazanmış.

Anlatı ve türkü iç içe
Sahnedeki olay üç anlatım biriminden oluşuyor. Neşet Ertaş’ı oynayan Alpay Ulusoy hem öyküyü dillendiriyor, hem de türkü söylüyor. Sinem Şahin, Ertaş’ın kavuşamadığı/ uzlaşamadığı kadınları oynarken, birkaç da türkü seslendiriyor. (Kadın kişiler yeri geldikçe Ertaş karakteriyle buluşsa da genelde uzaktadır). Oyunda saz ve türkünün efendisi ise Mert Kılıç’tır. Oyunun her aşamasında yer alır ve sahneyi ışığa ve sese boğar. Her üç sanatçı da gösteriyi parlatma yolundaki katkılarıyla önem kazanmaktadır.
Oyunun doğal akışı, Ali Cem Köroğlu’nun, sahneyi zaman ve mekân bağlamındaki değişime göre parçalayıp bütünleyen dekor tasarımı, Namık Gürsoy’un aynı amaca yönelik ışık tasarımı ve oyun boyunca süren video-art kullanımının buluşmasıyla sağlanmış. Yönetmen Umut Toprak, gösteriyi ve yapımı bütünleyen görsel-işitsel öğeleri seyircinin algısını kolaylaştıran bir akışa yerleştirmekte başarılı olmuş. Ne ki zaman zaman, kendisinin de – bir çeşit ‘sahne asistanı’ olarakoyunda yer alması, hem metnin yapısını bozuyor, hem de sahnelemede son anda ortaya çıkan birtakım sorunların giderilmesi için‘kolaya gidildiği’ izlenimini veriyor.

Seyirci katılıyor
Günlük giysiler içinde sunulan gösteride -yazarın da amaçladığı gibi- başrol türkülerindir. Yönetmen Toprak’ın düzenlediği ‘performans metni’ni oluşturan dekor-giysi-ışık-koreografi- oyunculuk öğelerindeki yalınlık, sahnedeki müzik olgusunu öne çıkartıyor. Seyircinin de sahneyle bütünleşmesini sağlıyor. Seyirci yer yer coşarak türküleri sanatçılarla birlikte söylüyor. Tiyatroda hoş bir müzik şöleni gerçekleşiyor.
Neşet Ertaş’ın türkülerine sahne büyüsü katan bir çalışma var karşımızda.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Öteki’nin dramı 22 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları