Aydın Engin

Ümmetçilik atından inip…

10 Ağustos 2016 Çarşamba

Başlıktaki yarım cümle günlerdir yaza yaza bitiremediğimiz “Yenikapı Mitingi”nde görsel medya için kurulan iskelenin altında, yani özellikle yazılı medya tayfasının kızgın güneşten kaçıp soluklandığı, o gün takılan adıyla “iskele altı”nda söylendi. “İslamcı medya” diyebileceğimiz gazetelerden birinin, birkaç TV tartışma programında bir araya geldiğimiz, en azından selamlaşacak kadar tanıştığımız ağır topu ile kaynattığımız sohbette geçti.
Yarım cümlenin devamı bir gazeteci için gözlerini dört, kulaklarını beş açacağı kadar önemliydi, ilginçti:
-Tayyip Bey ümmetçilik atından inip milliyetçilik atına binmiş gibi. Atı da ha bire kırbaçlıyor, dörtnala kaldırıyor…
Mitingi kapı yoldaşım Tayfun Atay ile izliyoruz. Konu benim cahil, onun uzman olduğu bir alan. Ne çare ki o izlenimler derlemek üzere miting kalabalığının içine dalmış, kaybolmuş gibi. Zorunlu olarak sohbeti ben yürüttüm. Sordum:
-Bu bir eleştiri mi?
-Hayır bir tenkit değil bir tespit.
-Biraz açsanız…
-Olur. Ama sizin tabirinizle off the record…
-Elbette…Buyrun “off the record”a…

***

-Bakın Engin Bey biraderim… Bu, bizim camiada eski bir münakaşa mevzuudur ve henüz noktası konmamıştır. Ümmetçilik, hani siz Marksistlerin enternasyonalizmi var ya, onun adeta muadili (=eşdeğeri) gibidir. Aslolan Müslüman olmaktır. Derisinin rengi, milleti, milliyeti, ırkı, hatta cinsiyeti mühim değildir. Arap mı, Türk mü, Kürt mü, Habeşi mi fark etmez. İslam ümmetidir aslolan.
-Ama Erbakan Hoca zamanında gazetenin adı Milli Gazete, ideolojinin adı “milli görüş” idi…
-Dedim a, henüz noktası konmamış, konamamış bir münakaşa mevzuu bu. Ancak şu miting meydanında ağır basan ne?
-Milliyetçilik…
-Gördünüz mü? Buna işaret etmek istemiştim…
-Bu sizin mahallede bir “olumsuzluk” olarak mı değerlendirilir?
-Olumsuzluk hayır, ama bir eksiklik denebilir. Ancak bu benim fikrim. Mahalle adına konuşmak benim haddim değil… Ben sadece Tayyip Bey’in bilhassa darbe girişimi sonrasında milliyetçiliğe aşırı ağırlık tanıyıp İslami vurguyu, yani ümmet fikriyatını gölgede bıraktığı kanaatimi ifade ettim…
İskele altında bile kulaklarımızın zarını zorlayan mitingde sıra lider konuşmalarına gelmişti. Sohbet mecburen bitti. Yeniden kızgın ağustos güneşi altına çıktık…

***

Evet, güneş altına çıktık ama önemini kavrayamadığım, ancak önemli olduğunu sezdiğim ve bizim mahallenin gündeminde hemen hiç yer almamış o tartışma konusu aklımdan çıkmadı.
1960’ların sonundan 1970’lerin başına kadar Türkiye solunun o bitip tükenmez tartışmasını hatırladım. Hani sosyalist ideoloji ile milliyetçi ideolojiyi buluşturmaya çalışan Mihri Belli’nin Fransız sosyalisti Jean Jaueres’ten aktardığı o cümleyi:
“Milliyetçiliğin azı seni enternasyonalizmden uzaklaştırır, milliyetçiliğin derini seni enternasyonalizme götürür. Enternasyonalizmin azı, seni milliyetçilikten uzaklaştırır, enternasyonalizmin derini seni milliyetçiliğe götürür.”
Acaba Türk milliyetçiliği atına binip doludizgin süren Tayyip Erdoğan İslami mahallede yeni ve derin bir tartışmaya mı yol açacak, yoksa benim “off the record”çu tanıdık abarttı mı?
Bilmiyorum. Ama sizlerle paylaşmaktan da kendimi alamadım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları