Aydın Engin

Beyni tezekten bir zihniyet ve Leyla Zana

01 Şubat 2016 Pazartesi

İktidarlar değişiyor ama devlet değişmiyor. Devletler başta hangi temeller üzerine kurulduysa öyle sürüyor. O yüzden Rojava’da, Irak’ta daha kuruluşta demokratik, çokkültürlü, bütün etnik kimliklerin eşit haklara sahip olacağı bir temel
de kurun devletlerinizi…
“Demokratik bir devlet istiyorsanız Türk ya da Arap ya da Kürt milliyetçiliğinin her türünden uzak durun” anlamına gelen bu öğüt kime veriliyor?
Besbelli ki, Türk devletinin bugün içine yuvarlandığı savaş ve şiddet sarmalından hareketle, öncelikle Suriye ve Irak’taki bazı bölgelerde bağımsız ya da federe Kürt devletleri/oluşumları kurmak üzere yola çıkanlara…
Değerli bir öğüt müdür bu?
Hem de nasıl… Altın değerindedir…
Bu sözler geçen hafta Brüksel’de Avrupa Parlamentosu’nda toplanan Kürt Konferansı’nda söylendi. Salonda Avrupalı siyasetçiler, fikir insanları, barış aktivistleri, gazeteciler, Türkiye’den, Suriye’den, Irak’tan gelmiş Kürt siyasetçiler vardı...
Bu sözler onların gözlerinin içine bakılarak söylendi.
Bu yıl 12.’si toplanan konferansın ana konusu Ortadoğu’da “Eski krizler  Yeni çözümler”di.
Böylesi uluslararası konferanslarda âdet olduğu üzere bu konferansın da bir hamiler (patrons) kurulu var. Altı kişilik bir kurul:
Nobel barış ödüllü rahip Desmond Tutu, Nobel barış ödüllü İranlı kadın aktivist Şirin Ebadi, Avrupa Konseyi özel yetkili temsilcisi Bianca Jagger, Profesör Noam Chomsky, yazar Vedat Türkali ve Sakharov ödüllü Leyla Zana.

*** 

Peki, D. Mehmet Doğan adlı bir yazar duymuşluğunuz var mı?
Hayır mı?
Çok ayıp (Ben de duymamıştım, demek bana da çok ayıp).
Adamın yaşamöyküsü neredeyse sırf yazarlığı üstüne kurulu. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yazarlık dersi bile vermiş. RTÜK üyesi yapılacak kadar değer verilmiş. İslami medya diyebileceğimiz kesimdeki bütün dergi ve gazetelerde boy göstermiş. Ayrıca kendisi yazar olduğundan Türkiye Yazarlar Birliği’nin kuruluşunda görev almış. Bir süre genel başkanlığını yürütmüş. Şimdi de Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı başkanı.
Yani bu kadar “yazar” bir zat bu D. Mehmet Doğan ve son olarak Vahdet nam gazetede Leyla Zana üstüne bir yazı döktürdü. Kısa bir seçkiye buyrun:
“…hatunun soyadı da Farsça Dânâ (bilgili), eğer alfabemizi değiştirmese idik, aynen böyle yazılacaktı. Latin alfabesinin zoruyla ona Zana deniyor!
Çocuk yaşta evlendirilmiş. Kocasının hatırına dışarıdan ilkokul, ortaokul ve lise diploması temin edilmiş. Ne okula gidecek ve ne de okuyacak hali var. Şimdi ona bilgelik isnad ediliyor……. bu tezeğinde boncuk bulunmak istenen hatun ……. Leyla garip ve zır câhil bir hatundur, bir projedir. Erkeklere söyletilemeyen ona söyletiliyor. Onun kendi fikri sanılan şeyler aslında bir yerlerden üflenmiştir…”
Mideniz kaldırırsa Vahdet gazetesinden yazının tümünü okuyun. Ama bu alıntılar bence yeter.
Söz konusu sadece bu D. Mehmet Doğan nam zat olsaydı “Mehmet Doğan adında biri, tatara titiri” der geçerdim.
Ama bu bir zihniyet.
Sahiplerinin kafalarının içi tıklım tıklım tezek dolu bir zihniyet… Desmond Tutu ile, Şirin Ebadi ile, Noam Chomsky ile, Vedat Türkali ağabeyim ile aynı kurulda yer verilecek kadar saygın ve değerli bulunan Leyla Zana’yı böyle görüp tanımlayan bir zihniyet…
Ve bu zihniyet iktidarda olmanın gücüyle kendileri gibileri çoğaltmak için dörtnala kalktı. Duyduğunuz kişnemeler onlara ait…
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları