Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yüz yaşında olmak
Fazıl Hüsnü Dağlarca 26 Ağustos 1924’te doğduğuna göre yaşıyor olsa şu günlerde yüzüncü yaşını kutluyor olacaktık.
Onu 15 Ekim 2008’de uğurladığımızda 84 yaşındaymış. Yanlışlık yaptığımı düşünerek bir daha hesapladım, başka sitelere de baktım, evet 84.
Belki de son yıllarda hastalıklarla boğuşmaktan epeyce yorgun düştüğü için ben öldüğünde daha ileri yaşta olduğunu düşünmüştüm.
Bir insan, hele bir şair için “öldüğünde” sözünü kullanmak ne kadar acıtıcı.
Şimdi Cahit Sıtkı’nın dizesini anımsadım: “Öldüm diyemeyeceğim, öldü diyecekler.”
Cahit Sıtkı öldüğünde 46 yaşındaymış.
20. yüzyılın büyük Türk şairleri içinde yaşamdan en erken ayrılan sanırım Orhan Veli’dir. Onun ölüm yaşını ezbere biliyorum: 36.
84, 46, 36 vb... Bu rakamlar neyi anlatıyor? 20’li yaşlarımdayken 80. yaşımı geride bırakacağım aklımın ucundan geçmezdi. O yıllarda bir şairin uzun yaşamaması gerektiğini düşünürdüm. Bugün de düşüncem öyledir. Tersine örnekler olsa da şairler en önemli yapıtlarını genellikle yirmili otuzlu yaşlarında veriyorlar. Bu korkarım ki benim için de böyle.
***
Dağlarca kuşkusuz büyük bir şair. Yaratıcılığı çok sayıda ve farklı aşamalardan geçti. Hep yeni bir şeyi aradı. Dilin gittikçe daha derinlerine inmek istedi. Bunu yapmayı başardı da. Fakat benim için yine de öncelikle “Çocuk ve Allah”ın ve özellikle de o kitaptaki “Ağır Hasta”nın şairidir: “Fakat değnekten atım nerde/ Kardeşim su versin ona, susamış...” Hasta çocuğun başucundaki annesinden isteği, ateşler içinde sayıklaması, şair kaç yaşında olursa olsun, kaç yaşında ölürse ölsün, şiir var oldukça yaşamayı sürdürecektir. Tıpkı şairin kendisi gibi.
***
Birçok kez yazdım. Ayrıntıları, anıları tekrarlamaya gerek yok. Dağlarca, bizden iki kuşak öncenin şairleri içinde en yakın olduğum, en sık görüştüğüm şairdi. (Yanı sıra A. Kadir’i, Ahmed Arif’i öncelikle sayabilirim.)
Dağlarca’ya ilişkin, çoğu güncelerimdeki anılarım ise küçük bir kitap oylumundadır. Şair olarak da kişi olarak da en büyük özelliği vatanseverliğiydi. “Çocuk ve Allah” dedim ama “Toprak Ana” da bir şairin yurduna ve halkına bağlılığının ölümsüz ürünüdür: “Kardaş senin dediklerin yok/ Halay çekilen toprak bu toprak değil/ Çık hele Anadolu’ya/ Kamyonlarla gel, kağnılarla gel gayrı/ O kadar uzak değil”...
***
Yirminci yüzyıl Türk edebiyatı özellikle ve öncelikle çok büyük şairler yarattı. Fakat bugün bir sokak röportajında, özellikle de gençlere, bu şairlerin adlarını söyleyerek kim olduklarını sorsanız on kişi içinde bilen bir ya da iki kişi çıkar mı bilemem. Eğitimi günümüzdeki yobazların elinden kurtarmak, çocuklarımıza dilini bilmediği duaları ezberletmek yerine onları dilimizin büyük şairleriyle tanıştırmak en büyük vatanseverliktir.
Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın yüzüncü yaşı kutlu olsun!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kalben ödül gecesine 'erkek' olarak katıldı
- İstanbul'un suç haritası belli oldu
- Önce kağıdı yırttı, sonra valizi çıkardı!
- Tapuda yeni dönem başlıyor!
- Parlamento sıkı yönetim kararını geçersiz saydı!
- Devlet Bahçeli vekaletini akrabasına verdi
- Suriye'de 'karşı saldırı' öncesi hareketlilik
- Antalya'daki sır ölüm dünya basınında!
- AYM o maddeyi iptal etti, tazminat yolu doğdu
- Gaga Bulut'tan skandal pedofili yayını!