Topluca alçalma

18 Eylül 2024 Çarşamba

Topluca ve toplumca alçalıyoruz. Yurttaşı olduğumuz, uğruna canımızı feda etmeye hazır olduğumuz Türkiye toplumu, toplumca ve topluca alçalıyor. Bu gözle görülürcesine alçalmadan acı duyanların, buna karşı koymaya çalışanların çabaları, güçleri alçalmayı durdurmaya yetmiyor. 

Karamsar bir başlangıç, öyle değil mi! Gerçekten öyle. Çünkü durmaksızın birbirini izleyen kötülükler, dayanma gücümüzü artık aşıyor. İnsanlığımızdan, insan olmaktan utanıyoruz. Bu kötülük salgını kendi payıma beni, insanın değerliliğini öngören görüşler ve kuramlar konusunda bütünüyle kuşkuya düşürüyor. Yoksa bu zavallı gezegende bir rastlantıyla ortaya çıkıp bugünlere gelen bu tür, bütün canlılar içinde tek lanetlisi, lanetlenmeye müstahak olanı mıdır? Bilmiyorum. Buna ilişkin ciddi kuşkularım var. Seçkin insanların, büyük öncülerin, bilim insanlarının, sanatçıların buluşları, çabaları, iyi niyetleri kötülüğün kökünü kurutmaya yetmediği gibi çoğu kez kötülüğün salgın bir hastalık gibi yayılmasına engel olunamıyor.

***

İlber Ortaylı’nın toplumda kötülüğün zaten var olduğunu, bu siyasal iktidar döneminde ortaya çıkmak cesaretini bulduğunu söylemesi, kuşkusuz doğru bir saptamaydı. Ama ben burada durmayarak şöyle devam edeceğim: Sadece ortaya çıkmak cesaretini göstermekle kalmadı. Çoğaldı ve yaygınlaştı. Böylece de bütün bir toplum, topluca alçalmaya doğru yol almaya başladı.

***

Bugünkü siyasal iktidar öncesinde Türkiye siyasetinde küfür yoktu. Çocukluk yılları İnönü, ilk gençlik yılları İnönü-Menderes dönemine rastlamış, sonrasında da bütün siyasal süreçleri çoğu kez içinde (bazen hapishanede ya da sürgünde) yaşamış biri olarak siyaset ortamında küfre, sokak ağzı sövgü ve hakarete tanık olmadım. Karşıt görüşlerin birbirlerini ağır ifadelerle suçlamaları oluyordu kuşkusuz ve bu doğaldır. Fakat sövgü, küfür yoktu. Bugünkü siyasal iktidar siyasete düşük sokak ağzını, sövgüyü getirdi. Ve bu üslup misliyle sokağa döndü. Baş sorumlunun kim ya da kimler olduğu bellidir.

***

İnternete, Twitter’a bakmayanlar şanslıdır. Oraya girdiğinizde siz de kirlenmeden çıkamazsınız. Ortaçağ Hıristiyanlığındaki cennet anahtarı satıcılarının İslam kisvesine bürünmüş, sakallı, sarıklı, cüppeli taklitçileriyle uygar görünümlü benzerlerinin din, Tanrı, peygamber vb. adına söyledikleri, usanç ve tiksinti vericidir. Daha kötüsü bu uygarlık düşmanı kişilerin ve çevrelerin günümüzdeki siyasal erkin öncülüğünde gitgide pervasızlaşmaları, taraftar kazanmaları, çağdaş bir Cumhuriyet yaratmış, 1960’ları yaşamış Türkiye toplumunun giderek bir cemaatler topluluğuna dönüşmekte olmasıdır. Çağdaş dünyadan koparak topluca, toplumca alçalmadır bu.

***

Ülkemizde kayıp çocuk sayısı on binlerle ifade ediliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bu rakamları açıklamaktan artık vazgeçmiş. Kötülüğü gizlemekle ondan kurtulmuş mu olacağız?

Ülkemizde çocuklara yönelik cinayetler ve tecavüzler kuşkum yok ki dünyadaki en geri ülkelerdekinin düzeyinde, belki üstündedir.

Narin olayında bile isteye yaratılan karmaşa sürmekteyken iki yaşında bebeğe yönelik biri yetişkin, öteki ikisi ergen üç aşağılığın canavarlığıyla sarsıldık.

Bunlar görünenler, bilinenlerdir. Çürümekte, topluca alçalmakta olan toplumumuzda bu türden canavarlıkların, görünmeksizin, bilinmeksizin kalan sayısız benzeri olduğundan ne yazık ki kuşku duyamıyorum.

Çocuklara, bebeklere yönelik caniliklere, kadınlara ve şimdilerde sokaklardaki masum, sahipsiz canlılara karşı işlenen cürümleri eklemeliyiz.

***

Topluca ve toplumca gitgide alçalmadayız.

Nereye kadar?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Topluca alçalma 18 Eylül 2024
Narin’i öldürmek 11 Eylül 2024
Yüz yaşında olmak 4 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları