Ve beklenen gün geldi çattı. Galatasaray ile Fenerbahçe, bir asırlık rekabetin 386. çentiğini atacaklar futbol çınarına. Herkes bu 90 dakika adına bir şeyler söylüyor; normaldir de, nasıl bundan 70 küsür yıl önce Nâzım Hikmet’le Kemal Tahir Bursa Cezaevi’nin soğuk avlusunda ezeli rekabet üzerine kelam ettiyse şimdilerde de dili dönen herkes kendine göre bir şeyler üretiyor Galatasaray-Fenerbahçe kapışması üzerine...
Ne var ki, derbi dışında bir başka gündemi daha var 2017 Türkiyesi’nin futbol mecrasında. Son 3 gündür, sosyal medyada derbi muhabbetinin bile önüne geçen bu gündem, sınırsız yabancı meselesi.
Doğaldır da, geçen ay Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yapmıştı yerli- yabancı maçının başlama vuruşunu. Erdoğan’a, -daha doğrusu danışmanlarının verdiği bilgiye- göre, Milli Takım’daki düşüşün nedeni sınırsız yabancıymış. Hemen ardından Başbakan Binali Yıldırım girdi topa; futbola ilgisi alakası olmadığı halde, “Televizyonda maç başladığında isimleri duyunca hanımla kanalı değiştiriyoruz” dedi mealen. Yani Türkçe isim çalınmayınca kulağına ilgisi dağılıyormuş Sayın Başbakan’ın.
Ardından Saray’ın futbol elçisi Rıdvan Dilmen’in ‘İstiklal marşı okuyamayan futbolcular’ göndermesi vardı. Derken geçen hafta MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli oyuna katıldı yedek kulübesinden. Hedefinde de ligde sahaya 11 yabancı ile çıkan G.Saray vardı; “Madem sahada Türk oyuncu yok, Galatasaray da adını değiştirsin” çamını devirdi.
Oysa, ‘Milliyetçi’ partinin başkanı, Galatasaray’ın kurucusu Ali Sami Yen’in babası Şemseddin Sami’nin, edebi ve siyasi kimliğinden biraz haberi olsa, bu lafı hiç etmezdi. Ve son olarak da Spor Bakanı Osman Aşkın Bak devredeydi. Onun da içi acımıştı, Türk futbolunda Galatasaray tabanlı esen yabancı rüzgârından. Allahtan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hiç değinmedi bu meseleye; ‘futbolu futboldan, sporu spordan gelenler idare etsin’ diye düşünmüş olmalı.
Görüldüğü üzere, üzere siyaset dünyasının iktidar tarafı, yabancı sınırlamasını değiştirmesi için TFF’ye ayarı vermiş durumda. Federasyon da gereğini yapacaktır merak etmeyin. Baksanıza yabancılara müthiş yatırım yapan Galatasaray Kulübü’nün ‘Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı’ kartvizitli patronu Dursun Özbek bile savunamıyor, mevcut sistemi.
Oysa, futboldan birazcık haberdar olan kesim bile bilir, ülke futbolunun bir numaralı sorununun yabancı değil, kuruyan altyapılar olduğunu... Ama işimize gelmiyor.
Aslında sadece Türk futbolunun da 1 numaralı sorunu değil işlemeyen altyapılar. 60 küsür branşta aynı sıkıntıyı yaşıyoruz. Atletizminden masa tenisine, yüzmesinden güreşine kadar federasyonlar ne yazık ki çareyi ithal millilerde bulmuş! Hal böyleyken Suriyeliye, Iraklıya çalışma izni veren, samanı Sofya’dan, işlenmiş eti Bükreş’ten ithal eden iktidarın yegâne sorunu futboldaki yabancı sayısı ve ‘ithal ağırlıklı’ 11’i ile ligde alıp başını giden Galatasaray. İşin asıl traji-komik olan tarafı, Galatasaray üzerinden yabancı merakını eleştiren iktidar ve paydaşları, bundan sadece 2 ay önce Avrupa Şampiyonu olan Atletizm Kros Milli Takımı’nı yere göğe sığdıramamışlar, “İşte Türk’ün gücü” diye günlerce övgü düzmüşlerdi... Oysa, o kros milli takımında bir tane Türkiye kökenli isim yoktu. Hepsi Etiyopyalıydı, hepsi de ithaldi.
Demek ki, politikanın kelime kökeni doğrultusunda hareket ediyordu iktidar!
Yoksa atletizmde yabancı sporcuyu alkışlayıp, futbolda ithal isimleri protesto etmenin başka açıklaması olamaz.

Basketbolun yükselişi!
Madem spor siyaset üzerine birkaç kelam ettik; basketbola da değinmeden geçmeyelim. Gerçi bu duyumların altyapısı yok. Ancak basketbol topunun parkeyle temasının olduğu her yerde konuşuluyor. Rivayete göre TBF’nin ‘Saray’ destekli başkanı Hidayet Türkoğlu, koltuğundan şikâyetçiymiş. ABD’de yaşamak istiyormuş ailesiyle. Ve gözü de bir tür ‘Büyükelçilik’ koltuğundaymış. Hatta bu yolda üniversite eğitimini de halletmiş, ola ki yarın öbürgün bir ‘Büyükelçilik’ görevi verilirse diye. Basketbol Türkiye’de gerçekten ‘yükseliş’ için doğru adres olmalı ki Hidayet Başkan’ın 1 numaralı yardımcısı Ömer Onan’a da Mersin Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı önerisi gitmiş AKP’den.
Bu duyumlar ‘geçmiş zamanın rivayeti’ kapsamında şimdilik, ama yarın öbür gün ne olur bilemeyiz..
İyi pazarlar.