Aslında 15 Temmuz sonrası yaşadığımız, hayatımızın 1 numaralı gündem maddesi, her akşam ‘evyah yine mi?’ diye evhamlandığımız darbe girişiminin yarattığı psikozdan sıyrılmanın en iyi yolu bir şeylerle meşgul olmak... Öyle diyor uzmanlar.
İşte size meşguliyetin kralı; Fener maçı... Bırakın F.Bahçelileri, İstanbul’da oturup o saatte işi gücü olmayan Beşiktaşlı, Galatasaraylı ve Trabzonlular için bile iyi bir etkinlikti F.Bahçe - Monaco buluşması.
Ne var ki gelmedi kimse. 7-8 bin, bilemediniz 10 bin seyirci...
Yazık oldu. Üstelik keyifli de maçtı.
Pereria’nın 3-5-2 ısrarı, yeni savunma hattı, Emenike’yle Salih’in ne yapıp yapamayacağı kaçırılmaması gereken futbol enstantaneleriydi. Portekizli hocanın Kjaer, Skrtel ve Neustadter hattı ilk 35 dakika hata yapmadı, ilk hataları gol oldu. Gerçi yenen golde Ozan’la Josef’in ağır kalışının etkisiyle 3. kaleci Ertuğrul’un acemiliği vardı. Bu sistemde devam ederlerse ligin yine en az gol yiyen takımlarından olurlar. Çünkü bakmayın 3’lü savunma dendiğine, rakip ataktayken ‘yeni Gökhan’ van der Wiel ile Hasan Ali de içeri gömülüyor. Henüz toplu hücuma kalkma girişimleri yok.

Salih ve Emenike
Ozan’ın yanına Mehmet Topal dönünce o da olur. Bu bölgenin en etkili ismi, İtalya’daki yüksek lisansını tamamlayıp ülkeye dönen Salih’ti. Diri kaldığı sürece uçurdu takımını. 40 metre pas atıyor, kafasına eserse girip şut deniyor. Zamana ihtiyacı var.
Salih gibi yurtdışı görevini tamamlayan Emenike de son günlerin moda ifadesiyle ‘diri’ döndü. Yine gol noktalarında saç baş yoldurtacak ama çok güçlü, önünde buldu mu topu rakibi yıkıyor, golü atıyor (Bkz. ilk gol). Son vuruşları da isabetli (Bkz. 2. gol). Eğer Emenike’nin yanında Fernandao değli de van Persie olsaydı, rövanş Cote d’azur seyahatine dönerdi. Sonuçta Fenerbahçe Türkiye Cumhuriyeti’nin takımı. AS Monaco ise ismi üstünde Monaco Prensliği’nin temsilcisi. Ve dün bir kez daha gördük ki Cumhuriyet aslında her şeyin sırrı...