Arif Kızılyalın

Kıyak millilik, FETÖ ve Nutuk

16 Eylül 2017 Cumartesi

‘Millilik’, milli olma durumudur, sıfat grubundan bir sözcüktür. Bilinen anlamı, sporcunun ilgili branşta ülkesini temsil etmesidir. Spora adım atan her bireyin düşüdür. Ayrıcalıklı bir durumdur da...
Örneğin BESYO’lara sınavsız girersiniz, üniversitelerden burs alırsınız, iş yaşantısında önceliğiniz olur.
Millilik meselesi insan hayatında bu kadar önem taşıyınca, ne yazık ki deformasyondan da kurtulamadı son yıllarda.
Eskiden federasyonlardaki hatırlı abiler, biraz yeteneği olan isimleri ucundan kuyruğundan milli yapardı, kimse de ses çıkarmazdı. Çünkü toplasanız, çarpsanız, ihlal sayısı 3-4’ü geçmezdi; gel gelelim, 2002 sonrası bu millilik meselesi alıp başını gitmiş. Geçenlerde Ankaralı tenis antrenörü Alperen G’nin, tenisçi lisansı olmadan milli takıma yükseldiği ortaya çıktı. İddiaya göre Garanti KOZA Arena’daki Koza WOS Cup’ta maça çıkıp ilk turda elenmiş, ancak bu statüsü ile aynı yılın sonunda BESYO’ya kaydını yaptırmış sınavsız olarak. Konuya henüz bir yalanlama gelmedi. Millilik belgesinin altında imzası olan TTF Başkanı Cengiz Durmuş da sessiz. Ama benden söylemesi yeni Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’ın bu durumdan haberi olursa, ortalık birbirine girer. Elbette tenisteki bu kıyak, buzdağının görünen yüzü. Devlet kademesindeki bir dostum, “Arif Bey, eskrimde durum daha da feci, sayı yüzlerle ifade ediliyor” dedi. Bu iddiaları SGM ve Bakanlık ister araştırır, ister kulağının üstüne yatar, onların tercihi!

***

Geçenlerde bir spor paydaşıyla Silivri Cezaevi Mahkeme Salonu’nda laflıyorduk. Konu, sporla ilintili olup adı FETÖ iddianemesinde geçen isimlere geldi. Başladı anlatmaya: Futbol dünyasının ünlü bir isminin ifadesini okumuş. Futbolcu aynen şu cümleleri kullanmış: “Küçük yaşta futbol imamı olacaktım, .. .. Hocam kızdı, kendimi tamamen futbola verdim..”
Bu futbolcunun adı şimdilik bende saklı, teknik direktörün de adını vermeyeceğim. Ama şunu ifade edeyim ki söz konusu futbolcunun cemaat ile ilişkisini sonlandırmasına vesile olan teknik direktörün kim olduğu, ifadeler mahkemede okunduğunda ortaya çıkacak ve ülkenin bir bölümü utançtan yerin dibine girecek!

***

Ve spor dışı bir konu. Geçenlerde geniş katılımlı bir organizasyondaydım. Bir belediye başkanı, bastırttığı NUTUK’ları yurttaşlara imzalayıp dağıtıyordu. Öncelikle şunu belirtelim ki, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının okuması gereken bir vasiyetnamedir Nutuk. Ulu Önder Atatürk Osmanlıca kaleme almış, ardından Latince harflerle basılmıştır. Tıpkı Kutadgu Bilig, ya da Divanü Lügati’t-Türk gibi toplumumuza malolmuş bir şaheserdir.
Gel gelelim, belediye başkanı dostumuzun imzaladığı Nutuk ben diyeyim 80, siz diyin 100 sayfa civarıydı. Beynimden vurulmuşa döndüm. Oysa benim yıllarca önce ufacık bir çocukken gözatıp, Osmanlıca öğrendikten sonra tamamını iki alfabe eşliğinde okuduğum eser bin sayfaya yakındı. Yani, belediye başkanı, bir ‘aklı erken’in sözüne uyup, ‘Nutuk’çuk bastırmıştı.
Öncelikle şunu belirtelim ki, Divanü Lügati’t-Türk ile Kutadgu Bilig’i kısaltmaya nasıl yeltenemezseniz, Nutuk’un da özetini çıkaramazsanız, yayımlayamazsınız!
Eğer bir hizmet yapmak istiyorsanız Nutuk’u, Atatürk’ün ilk yazdığı hali -1930 Türkçesi- ve günümüz Türkçesi ile yayımlayın, hiç olmazsa görevi bıraktığınızda edebiyatçılar sizi sevgi ile ansın, hazırlattığınız eser yıllar sonra edebiyat fakültelerinde ders materyali olarak okutulsun!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump, TFF, UEFA 22 Kasım 2024
Sorunları Atatürk’le! 20 Kasım 2024
Forvet yok gol yok 17 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları