Seversiniz, sevmezsiniz Rıdvan Dilmen bu ülkenin önemli bir futbol figürüdür. 1980’li yılların yıldızıydı, sakatlık sendromu nedeniyle erken diyebileceğimiz yaşta yeşil sahalara veda etti. Kısa bir süre menajerlik ve teknik adamlığı denedi; baktı yaşam tarzına uymuyor o disiplin; en iyi bildiği işi yorumculuk kimliğiyle icra etmeye başladı.
İyi de yorumcudur, bu özelliğinin yanı sıra soyunma odalarında, kapalı kapılar arkasında yapılan dedikoduları da bilir..
Her ne kadar, referandum sürecinde taraf olması ve İzmir Marşı tartışmasındaki üzen yorumu çok sevildiği Fenerbahçe camiasında bile ‘yüzde ellilik’ itibar kaybına neden olduysa da ‘yalan’ söylemediğine herkes şahadet eder..
Ve o Rıdvan Dilmen geçen akşam NTV’de bir suçlamada bulundu, hedefi TFF’ydi. Hakem hatalarından ziyade ‘kasıt’lı uygulamalara getirdi lafı.
Ne demişti Dilmen?
“Federasyon olarak istediğine görüntüden ceza veriyorsun, istediğine vermiyorsun. Yayıncı kuruluştan rica ediyorsun görüntü çıkarttırıyorsun. Bu ciddi itham. Yayıncı kuruluştan görüntü çıkartıyorsun! Demirören önemli bir aile ama artık meşruluğunu kaybetmiştir.” Ayrıca Rize-Başakşehir maçı sonrası futbolculardan dayak yiyen muhabirin İstanbul’a gelip ifade değiştirmek zorunda bırakıldığını ve Başakşehirlilerin bu değişen rapor sonrası cezadan kurtulduğunu ima etti.
Aradan 72 saat geçti, Yıldırım Demirören başkanlığındaki TFF’den ses çıkmadı. Oysa, o TFF’nin bir hukuk kurulu var, bir yönetim kurulu var, olmadı, denetleme kurulu var. Bir kişi de “Şu Rıdvan Hoca ne diyor” demedi. Yalanlamadılar da. Görünen o ki birileri kulağının üzerine yattı, 3 maymunu oynuyor. Kimse kusura bakmasın bu iş Avrupa’da yaşansa, o ülkenin Federasyon Başkanı, kusuru olan kişiyi çoktan istifaya çağırmıştı, ya da kendisi ceketini alıp gitmişti. Ama dedik ya burası Türkiye. Sonuçta, “Danıştay işine baksın” diyen bakanların, başbakanların olduğu coğrafyada Sayın Demirören sessiz kalabilir! Kısa bir hatırlatma ile konuyu kapatıyorum; ülke genelinde sağır sultanın duyduğu bu iddiayı emin olun Saray da işitmiştir!

CHP Spor Kurulu
Geçen hafta Ana Muhalefet Partisi CHP’nin Spor Kurulu Danışma Toplantısı yapıldı Ankara’da. Spor CHP için yeni bir olgu. 1990’lı yılların sonunda Erman Kunter, Fikret Ünlü, Mehmet Sevigen, Bihlun Tamaylıgil’den oluşan heyet, o günlerin şartları doğrultusunda bir çalışma yapmış ama rafta kalmış.
Yıllar sonra CHP’nin İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat sporu hatırladı, 39 ilçede 400 kişilik bir komisyon kurdu. Ve ardından parti yönetimi Canpolat’ın bu çalışmasını Türkiye’ye yaymak için, bir üst kurul oluşturdu; başına da Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Cankurtaran Öney’i getirdi. Öney kısa süre içinde 81 ilde ve 11 bölgede komisyonlar oluşmasını sağladı. Aralarında Çankaya İlçe Başkanı eski hakem Selçuk Dereli, Mehmet Yurdadön, Cihat Levent, Semra Aksu, Gazi Aşıkoğlu, Cemal Kaman, Ayberk Yağız, Abdullah Kaya, Hamdiye Şen, Hüsniye Erdoğan, Gaye Günal, Mert Yaşar, İbrahim Tokmak, İhsan Doğan, Halil Oral, Barış Doğan, Samiye Genç, Zeynur Pehlivan’ın bulunuduğu isimler CHP’nin spor politikasının oluşması adına karşılıksız hizmet veriyor.
Geçen hafta yapılan ve 5 saat süren toplantı sonrası, Türk sporu adına müthiş fikirler oluştu. Örneğin, çöken altyapılar, işlemez hale gelen SGM yönetimi ve çözüm önerileri masaya yattı. En önemli sonuç, Milli Eğitim ile Spor bakanlıkları arasında koordinasyonun sağlanması, yerel yönetimlerle, merkezi yönetimler arasında köprü oluşturulup hem yarışmacı sporcular yetiştirmek, hem de spor kültürünün ülke genelinde kabul görmesini sağlamaktı.
Ve toplantı bitiminde Öney’in önünde bir dosya oluştu. İsimler, projeler, hedefler, çözüm yöntemleri... 60 küsur branşın hepsine hâkim bir grup. Ondan önemlisi CHP eğer 2019 seçimlerinden ‘iktidar partisi’ olarak çıkarsa Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘sporu nasıl yöneteceğiz’ diye bir sıkıntısı olmayacak. Çünkü Öney’in odasındaki mavi kaplı dosyada spor adına geçmişten geleceğe her şey yazılı..