Arif Kızılyalın

Dikkat! Müfettiş Clouseau peşinizde

12 Haziran 2016 Pazar

Fransız film endüstrisinin unutulmazıdır Pembe Panter. Polis müfettişi Jacques Clouseau ile başmüfettiş Charles Dreyfus’un etrafında yaşananlar tam 11 filmlik bir seri ile sinema tarihine girmiştir... Senaryo gereği, devirmedikleri çam, kırmadıkları cam kalmaz iki sakar polisin; güya kimliklerini saklarlar ama herkes onları bilir.
İşte şimdilerde tam 97 bin Dreyfus ve Clouseau dolaşıyor Fransa sokaklarında. Rakam abartı değil, eksiği var, fazlası yok!
Eğer yolunuz şu sıralar 10 finalist kentten birine düşerse, “ilk kez böyle bir şey görüyorum” demekten kendinizi alamazsınız.
Gerçi Gezi parkı eylemlerinde, 1 Mayıs’larda binlerce polise alışkın bizler için çok abartı değil bu görüntüler ama öteki 23 finalist ülke için söz konusu önlem silsilesi bir “ilk.
Eh, haksız da değil Fransızlar bu güvenlik telaşında. Daha geçen Kasım ayında Bataclan Konser Salonu, Stade De France gibi merkezlere eşzamanlı saldırılar düzenlenmişken; yetmezmiş gibi ABD ve İngiltere saat başı, terör saldırısı uyarısında bulunurken, “bu işin fıtratında var” diyecek halleri yoktu. Ve işlerinde de son derece ciddiler. Adım başı durduruyorlar sizi. Elinizdeki su şişesine kadar büyük bir şüphecilikle gözden geçiriliyorsunuz. Kimliğini kamufle etmiş terörist ya da potansiyel kurbansınız müfettiş Clouseaular’ın nazarında! Hele, saldırı listesindeki 5 maçtan birinin biletli izleyicisiyseniz vay halinize! Hem sizi kesiyorlar, hem etrafta dolaşanları. Silahlısı, ağır silahlısı, resmisi, sivili, keskin nişancısı, hatta magnet satıcısı bile tıpkı Pembe Panter serisindeki karşınıza polis kimliği ile çıkabiliyor. Ama işlerini nazikçe yapıyorlar, “S‘il vous plait”siz (Lütfen), cümle duyamıyorsunuz... Bu güvenlik telaşı, sadece maç odaklı da değil işin kötüsü. Kafe, restoran, bar, tur otobüsü, eğer grev hattında değilseniz tren, metro, her yerde olası terör saldırısı telaşı var.
Elbette, 24 finalistin takım otobüsleri için ayrı bir ihtimam sergiliyor Fransız yetkililer. Çünkü onlar bu turnuvanın en seçkin konukları...
(A) Milli takımdaki idari kadrodan bir dostla laflıyorduk, “Otelden idmana giderken, kendimizi Amerikan başkanı sanıyoruz” dedi yarı gülerek.

En zor maç!
Söz milli takımdan açılmışken, bugün Hırvatistan’la karşılaşıyoruz Paris’in ‘Prensler Parkı’nda! Rakip için söylenecek çok şey var. Özetlersek; orta alanları Real Madrid-Barcelona karması, İtalya ve Almanya ligleriyle de 11’lerini tamamlıyorlar. Hatta şöyle özetlenebilir, grubun tartışmasız favorisi İspanya’dan daha sert bir rakip. Gerçi, Ay-Yıldızlı takımın, iyi takıma karşı iyi, kötü takıma karşı kötü oynama huyu, bu maç için Fransa’da onlarla aynı havayı soluyan bizleri biraz olsun umutlandırıyor ama, “umutlanılacak maç”, bu maç değil. Hatta şöyle bir hesap yapıyordu federasyondan birileri kulak misafiri oldum: “İspanya’dan al 1 puanı, yen Çekleri, çık bir tur yukarı...
Olur mu, olur! * PARİS  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump, TFF, UEFA 22 Kasım 2024
Sorunları Atatürk’le! 20 Kasım 2024
Forvet yok gol yok 17 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları