Arif Kızılyalın

Atatürk’ün Tarif Ettiği Sporcu

23 Şubat 2014 Pazar

Yıllarca önce ‘BAĞZILARI’nın Cumhuriyet devrimlerine ve kazanımlarını yok etmeye çalışmadığı günlerde yolum eski Ali Sami Yen, eski İnönü ve eski Fenerbahçe statlarına düştüğünde kocaman bir tabela takılırdı gözüme: “Ben Sporcunun Zeki, Çevik, Aynı Zamanda Ahlaklısını Severim...
Altında da altın yaldızlı harflerle Mustafa Kemal Atatürk yazardı...
Seneler geçti aradan, statlar yıkıldı, yenileri yapıldı, kimsenin aklına ulu önderin bu ‘Atasözü’nü spor sahalarının en görünen yerine yeniden asmak gelmedi.
Haklıydılar da. Ne gereği vardı ki; futbol artık endüstriyeldi, Makyevelistti, efendilik, centilmenlik, para etmiyordu...
Ama İzmirli bir genç çıktı, bu Atasözünü adeta gözümüze soktu.
Aferin be Semih; soyadınla müsemma, ‘Kaya’ gibi bir adamsın.
Derbinin önüne geçtin, kendini uyduruktan yere atan, maç sonunda ‘edepsizce’ sevinen arkadaşlarının hatta rakip kalecinin gözüne ışık tutan taraftarın ayıplarını örttün.
Artık sen Galatasaray’ın ‘unutulmaz’ısın...
Hem de
bu genç yaşında.
Ne mi yaptı Semih?
1-0 önde gittikleri ve atak üstüne atak yedikleri Beşiktaş derbisinin 54. dakikasında kornere çıkan ancak sahadaki 6 hakemin gözünden kaçıp ‘aut’ kararı verilen pozisyona itiraz etti, Galatasaray’ın gol yeme ihtimalini düşünmeden topun rakibe verilmesini sağladı. Çünkü Olcay’dan önce o dokunmuştu topa ve verilmesi gereken karar aut değil kornerdi...
Üstelik bu kritik pozisyonda top Beşiktaş golü olarak Galatasaray ağlarına da gidebilirdi ama zerre düşünmeden rakibin hakkının rakibe’ verilmesi için hakemi uyardı.
O anda da tüm statla beraber hakem Cüneyt Çakır’ın, belki de tüm Türkiye’nin alkışını aldı.
Bilmem, TMOK veya IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) Semih’e fair - play verir mi ama o gönüllerin efendisidir, Atatürk’ün tarif ettiği gerçek Türk sporcusudur...
Maça gelince; Galatasaray favoriydi, kazandı. Gerçi sergilenen futbola bakılırsa Beşiktaş yenilgiyi hak etmedi ama Sarı - Kırmızılılar kendi sahalarındaki maçları öyle ya da böyle kazanmasını biliyor. Beşiktaş’ı da bu havayla yendiler. Yoksa ortaya konan futbol 1 puan bile getirmez normal zamanlarda. Düşünün Drogba sol çizgiye saklanmış, Sneijder sadece ölü toplarda ortaya çıkıyor; biraz Melo biraz Veysel, kopuk kopuk Telles ve kaleci Muslera... Bu 4 adam geriye kalan 7 kişinin boşluğunu doldurdu. Penaltı ise aradıkları ilaçtı. Dany’nin kenar bindirme yapan Veysel’i acemice düşürüşü ve Selçuk’un usta vuruşu galibiyeti getirmeye yetti. Bu pozisyonun dışında da Burak, Telles ve Drogba ağları sarsabilirdi ama ne yalan söyleyeyim Beşiktaş adına Almeida’nın biri ilkyarı 2.’si ikinci bölüm yakaladığı fırsatlar çok daha net’ti. Gelgelelim Beşiktaş bu tip maçlarda çerçeveyi bulamıyor. Şanssızlıklar da yakalarını bırakmıyor. Bir maçta 2 kaleci birden sakatlanır mı? Sakatlandı dün. Önce Tolga tribüne çıktı, ardından Cenk beyin sarsıntısı geçirdiği halde kapalı gözle maçı bitirdi...
Sonuçta Galatasaray dün hem yılın ilk derbisini kazandı hem yeniden şampiyonluk şansını tazeledi hem de Chelsea sınavı öncesi moral depoladı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce milli! 3 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları