Her ölüm erkendir, hele tanıdığınız biriyse göçüp giden içiniz acır.
Dün sabah saatlerinde içim acıdı.
Ajanslar, “Ali Çoban ölüme yenik düştü” haberini geçtiğinde çocukluk, gençlik yıllarımdan bir yaprak düştü toprağa.
Kimdi Ali Çoban? Aslına bakarsanız emekli bir futbolcu. Ama sıradan bir futbolcu değildi o.. 14 yıl şampiyon olamadığı halde milyonları peşinden koşturan Eser’li, Fettah’lı, Fatih’li, Sefer’li, Mustafa’lı, Öner’li, Seydiç’li, Sinan’lı, Hosiç’li takımın Ali Çoban’ıydı. Stoper oynardı, Fatih Hoca ile yan yana forma giyerdi. Sırt numarası 4’tü. Beşiktaş’tan gelmişti ama hiçbir Beşiktaş maçında “küfür” yemezdi...
Sertti, kazanmak için kafasını tekmeye uzatırdı, sakatlık nedir bilmez, şiş dizle, kopmaya yüz tutmuş adeleyle sahaya çıkardı... 30’lu yaşlarında ulusal takıma çağrıldığında ondan mutlusu yoktu dünyada. 0-0’lık İngiltere maçında da geçit vermemişti kibirli İngilizlere....
Ama ne yalan söyleyeyim, şanssızdı.
Maddi açıdan takım arkadaşları kadar yaver gitmeyecekti şansı. İlerleyen yıllarda da antrenörlük mesleğinde yakalayamadı havasını ve amansız hastalığa boyu eğdi, eski takım arkadaşı Ayhan Akbin’in kollarında... Artık sadece anılarda var Ali Çoban...