Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Verona’da kebap yasağı

06 Mart 2016 Pazar

Sevgili,
Paris’te, St. Germaine Meydanı’nı, Montparnasse’a bağlayan Rue de Rennes üzerindeki Türk dönercinin tabelasına “McDöner” yazdığında, mazlum döner, emperyalist hamburgere karşı Almanya meydan muharebesinde çoktan zafer kazanmıştı bile.
Evet, artık başta Almanya olmak üzere kimi Avrupa ülkelerinde döner için işlenen et miktarı, hamburger için işlenen et miktarını aşmış durumdadır.
Hamburger deyip geçme! Her ne kadar adı ve ilk meşhur edenin kökeni Alman olsa da, hamburger Coca Cola ile birlikte Amerikan hegemonyasının (sen dilersen “emperyalizmi” diye de okuyabilirsin) simgesi haline gelmiştir.
1991 yılında, büyük değişimin eşiğindeki Sovyetler Birliği’ni ziyaretim sırasında McDonald’s’ın Moskova’da açtığı yeni mağazasının önünde uzayan kuyrukları hayretle izlemiştim.
Hamburger ve onunla özdeşleşmiş olan McDonald’s yalnız bir köfte dükkânı değil, bir yaşam tarzının da simgesi olmuştu ve sadece Moskova’yı değil, Paris dahil olmak üzere, bütün metropolleri fethetmişti.
Bütün bunların içinde, en şaşırdığım da canım Adana kebaplarının kentinde McDonalds’ın gördüğü itibar olmuştu.
Evet, Amerikan yaşam biçiminin simgesi hamburgere hiçbir şey karşı koyamıyordu.

***

Hamburger aynı zamanda fast food denilen (acele tıkınma diye de çevirebilirsin) her türlü lezzetten yoksun, damağın inceliğine olduğu kadar, sağlığa da aykırı furyanın da önde gelen simgesidir.
O yaşam türüne karşı olan ve aralarında geçenlerde ölen Umberto Eco gibi önemli düşünür ve sanatçıların da bulunduğu kişiler örgütlendiler, sindire sindire yeme ve yaşama akımını oluşturarak yaşam keyfini ve zevkini savundular.
Ama gel gör ki, hamburgerin simgesi olduğu akımın yaygınlığını dizginleyemediler.
Kapitalist emperyalizm her şeyimiz gibi yaşam zevkimizi de tutsak etmişti.
Üstelik, başta hamburger olmak üzere sanayi ürünü tıkınma ile obezite arasında doğrudan bağlantı olduğu ve “fast food”un sağlıksızlığı da kanıtlanmıştı. Ama bunlar da, hamburgerin itibarını sarsmadı.
İşte, tahtı muhkem görünen emperyalist hamburgerin karşısına tam bu sırada mazlum döner dikilerek, saltanatını tehdit etmeye başladı.
Artık Batı başkentlerinde de, Anadolu ve Mezopotamya kökenli döner, Hamburg kökenli köfteyi sallıyordu.
Ama döner, fast food’dan şikâyetçi olmayanları bile tedirgin etmeye başlamıştı. Eee, ne de olsa kebabın menşei ve çağrıştırdıkları, Amerikan pazarlamasının hünerleriyle allanıp pullanmış hamburgerin çağrıştırdıklarından daha değişikti.

***

Önceki hafta İtalya’nın Verona kentinin Belediye Başkanı Flavio Tosi’nin girişimiyle belediye meclisi tarafından alınan karar, bu kentte döner ve bilumum kebap satışlarına yasak getirdi.
Doğrusu, bu karar fena halde ırkçılık kokuyor. Nitekim Belediye Meclis Üyesi Elise Palaglia’da, “Bunun meclisin şu ana kadar aldığı en ırkçı karar” olduğunu söylemiştir.
Palaglia haklı, Verona Belediye Başkanı Tosi’nin, bundan böyle kent merkezinde etnik gıda hazırlayıp satan işletmelerin açılmasını yasaklayan kararı etnik ayrımcılığın en çarpıcı örneklerinden biri.
Bir kere “etnik gıda” ne demek? Bütün yemekler etnik kökenlidir.
Bu gerçek neden acaba, hiçbir zaman düşünülmüyor da iş kebaba gelince hatırlanıyor?
Nitekim İtalyan basını haberi “kebap yasağı” diye verip doğru değerlendirmştir.
Başkan Tosi kararın, bölgenin kültürel geleneklerini korumak için alındığını söylüyor. İnandırıcı olabilmesi için “etnik yiyecek kebap”ın yanı sıra, her türlü fast food’un da yasaklanması gerekmekteydi.
Eğer mesele İtalyan kültürüyse onu yalnızca mazlum kebaba değil, ama aynı zamanda emperyalist hamburgere karşı da da savunmak gerekirdi.

—————
Türkiye Gençlik Birliği Cumhuriyet Kadınları Derneği, eşitlik, adalet ve yaşam hakkı için bugün 14’te Kadıköy Moda İlköğretim Okulu önünden başlayarak, yürüyor. Haydi Sevgili, kadınlar yürüyüşüne!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları