Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tutuksuzluk hukuksuzluk

04 Aralık 2015 Cuma

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Can Dündar ile Erdem Gül’ün yargılanmalarına destek veriyor, ama tutuksuz yargılanmanın esas olduğunu vurguluyor.
Bakın Başbakan ne diyor:
- Devletin stratejik çıkarlarını zedeleyenlere dönük hukuki tedbirler dünyanın her yerinde vardır. Bu yargılanmanın tutuksuz olması esastır.
Başbakan’ın daha sonra yandaşlar tarafından da benimsenen görüşünün özeti şu:
- Yargılanma doğrudur, tutuklanma yanlış.
Bu görüşe göre, eğer tutuklanma olmamış olsaydı, her şey güllük gülistanlıktı.
Bu yanlış görüşe katılmak mümkün değil.
Tutuklu yargılanmasalardı bile Can Dündar ile Erdem Gül’ün yargılanmalarına karşıdır bütün hukuktan yana olanlar.
Başka bir deyişle, karşı olduğumuz salt tutukluluk değil, tümden hukuksuzluktur.
Tabii ki, kaçmaları, delilleri karartmaları, kuşkusu olmadığına göre, arkadaşlarımızın tutuklanmaları başlı başına bir hukuksuzluk oluşturmaktadır.
Bin kere söyledik:
- Keyfi uygulamalarla, bir tedbir olan tutuklama kurumu yargı eliyle fiili, yargısız infaza dönüştürülüyor.
Bu açıdan bu tutukluluğa, hukuktan, basın özgürlüğünden yana herkes gibi karşıyız.

***

Ancak karşıtlığımız salt tutukluluk değil, ama tümüyle hukuksuzluk.
Tutukluk olmasaydı da olay hukuksuzdu; tutuksuzluk hukuksuzluğu gidermiyordu.
Her şeyden önce, demokrasilerde gazeteciler haber yaptıkları, yani mesleklerinin gereğini yerine getirdikleri için yargılanamazlar. Ama burası Türkiye, doktorlar da aynı zamanda bir insanlık görevi olan mesleklerini yerine getirdikleri için yargılandılar.
Gazetecinin gazeteciliğinin, doktorun doktorluğunun gereğini yerine getirdiği için yargılanması hukuksuzluktur.
Dava konusu haberin dayanağı olan olay, daha önce Aydınlık gazetesi tarafından yayımlanmıştı. Daha önce yayımlanmış bir haberin yayımlanması hangi mantığa vurursanız vurun, casuslukla bağdaştırılamaz. Bunun aksinin ileri sürülmesi de hukukla bağdaşmaz.
Ayrıca bu davanın açılması süre açısından da mümkün değildi. Çünkü süreli yayınlarda dava açma süresi 4 aydır. Olayımızda bu süre de aşılmış bulunmaktadır.
Tabii bütün bunların yargı önünde dile getirilebileceği ve gerçeğin orada, nasıl olsa ortaya çıkacağı söylenebilir.
Bu doğrudur ama hangi yargı önünde?
El cevap: Bağımsız yargı önünde.

***

Sorunun bam teli buradadır. Eğer ortada bağımsız yargı yoksa, hukuk da yoktur.
Eğer gazeteciler bağımsız yargı önünde yargılanmıyorlarsa, yargılama tutuklu da olsa hukuksuzdur, tutuksuz da olsa hukuksuz.
Hukuksuzluğun egemen olduğu bir durumda, salt tutukluluğa itiraz etmek anlamsızdır.
Ülkenin tek egemeninin hesabını soracağını ve pahalıya ödeteceğini söylediği doğru bir haberden dolayı gazeteciler, onun denetimindeki bir yargıda yargılanıyorlarsa, orada hukuksuzluk vardır ve tutuksuzluk artık ikinci planda kalmaktadır.
Yargının tarafsız ve adil olup olmadığının ölçütü, her bir yargıcın teker teker vicdanı ve tarafsızlığında değil, o ülkede yargı bağımsızlığının olup olmadığında düğümlenir.
Başbakan, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuksuz yargılanmalarını istiyor.
Biz de diyoruz ki:
- Ortada tutuksuzluk konusunu da aşan bir hukuksuzluk var. Onun tümüne karşı olmadan tutuksuzluk talebinin hiçbir anlamı yoktur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları