Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Suriye'ye Kapı Açmak

09 Şubat 2012 Perşembe
\n

Avrupanın büyük güçlerini bütün 19. yüzyıl boyunca meşgul eden sorunlardan biri de Şark Meselesidir (Question dOrient).

\n

Nedir Şark meselesi?

\n

Kısacası, desteksiz kendi bile ayakta duramayan Osmanlının hukuki egemenliğinde olan Doğu Akdeniz ve Balkan ülkelerinin akıbetlerinin ve imparatorluk ile birlikte egemenliği altındaki ülkelerin denetimi sorunudur.

\n

İngilterenin önderliğindeki İtilaf Devletleri sorunun 1920 Sevr Anlaşması ile çözüldüğünü sanmışlardı.

\n

Öyle olmadığının anlaşılması için çok vakit geçmesi gerekmedi.

\n

Türkiyenin direnişi, Sevrin Şark meselesini bitirme imkânını ortadan kaldırdı.

\n

Zaten Şark meselesinin 19. yüzyılı taşarak, bütün 20. yüzyılı kapladığını hatta 21. yüzyıla kadar uzandığını da ileri sürenler var. Onlar bu görüşlerini, eski Osmanlı topraklarının hâlâ nihai bir statüye kavuşturulamamış olmasına bağlıyorlar.

\n

Konuya öyle de bakabilirsiniz.

\n

Tabii Osmanlı, sonra da Cumhuriyet, bu meselenin hep içinde olmuşlardır.

\n

***

\n

Burada, bir yanılgıya düşmemek gerek, sorunun içinde olmak, baş aktör olmak değil.

\n

Osmanlı hukuken bölgenin egemeni görüldüğü zamanda bile güdülen bir piyondan başka bir şey değildi.

\n

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında, Menderes Türkiyesi Bağdat Paktı, sonra CENTO ile Ortadoğuya müdahil olduğu zaman, burada kendi adına hareket etmiyor, İngilterenin daha sonra da ABDnin Truva Atırolünü üstleniyordu.

\n

Bugün durum nedir?

\n

21. yüzyıl ile birlikte Washington bölgeyi kendi vizyonuna göre yeniden dizayn etmeye karar verdiğini kimseden gizlemedi ve Irak savaşını başlattı.

\n

AKP Türkiyenin Irak savaşında üstleneceği rolün yerine getirilmesi için dizayn edilip, iktidara getirilmiş bir partiydi.

\n

Ne var ki, şu ya da bu nedenle iktidar misyonunu yeterince yerine getiremedi.

\n

Washington ise, bu yanlışın faturasını Tayyip Beye ve arkadaşlarına değil de, TSKye kesti. Çuval olayından Ergenekon ve Balyoz davasına kadar bütün gelişmeleri bu çerçeve içinde ele almak gerekir.

\n

***

\n

Şu anda ABDnin bölgedeki dikkati Suriye üzerine yoğunlaşmış bulunuyor. Esadın gidici olduğu kesin. Bu gidişin mekanizmasının, Güvenlik Konseyindeki Çin ve Sovyet vetosuyla bloke edilmiş olması, kendi başına da gitmeye hiç de razı gelmeyen Esadın başka çarelere başvurularak, gönderilmesini gündeme getiriyor.

\n

Esadı devirme operasyonunun demokrasi ve insan hakları adına yürütülmesi ve Arap devletlerinin de desteğini almış olmasıyla birlikte, bölgede, gittikçe artan ölçüde örnek model olarak gösterilmeye başlanan, Tayyip Erdoğan yönetiminin bu demokratik ve hayırhahgirişimde rol alma olasılığını arttırıyor.

\n

Bir zamanlar, düşlenmesi bile mümkün görülmeyen Türkiyenin Suriyeye sınırlı askeri müdahalesi, artık eskisi kadar olanak dışı değil.

\n

Bu arada Suriyedeki silahlı muhaliflerin Türkiyeden desteklendiği de ileri sürülüyor.

\n

Ama yine de Ankaranın silahlı müdahalesi çok kolay olmayan, belirli koşulların bir araya gelmesi halinde yaşama geçebilecek bir olasılık olarak duruyor.

\n

Bu olasılıkların başında, Esad baskısından kaçanların Suriyeden Türkiyeye masif bir göçe yönelerek, büyük baskı oluşturmaları geliyor.

\n

Olay tam bu noktada düğümlenmişken Dışişleri Bakanı Ahmet DavutoğlununTürkiyenin kapıları bütün Suriyelilere açıkyollu davetini acaba nasıl yorumlamak gerekir:

\n

Türkiye kapılarını Suriyeye açıyor diye mi;

\n

YoksaTürkiye Suriyeye kapı açıyordiye mi?

\n

Ne dersiniz?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları