Sorunun Özü Bağımsız Yargı

13 Aralık 2011 Salı
\n

\n

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, yine bu köşenin konuğu olacaktı. Ama maruz kaldığı saldırı dolayısıyla değil.

\n

Sayın Bakana uğradığı yumurtalı saldırı dolayısıyla geçmiş olsundiyor, protestonun bu türünü onaylamadığımızı bir kez daha belirtmek istiyorum.

\n

Burada yumurtalı saldırı demokratik hak mıdır, yumurta muhatabın yüzüne isabet ederse bu hakkın sınırı aşılmış olur mu konularına girecek değilim.

\n

Ama demokrasilerde, herkesin sınırlara saygılı olması gerektiğini belirtmek isterim.

\n

Buna sınırsız güç kullanma da, protestoda sınırı aşma da, açıklamada desteksiz atma da dahil.

\n

Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Mustafa Balbay, Nedim Şener, Ahmet Şık gibi gazeteciler içerideyken, hiçbir gazetecinin yazdığı veya söylediği şeyler nedeniyle içeride olmadığını söylerken, söylediklerini destekleme kuralına saygı göstermiş mi, yoksa desteksizlik sınırını aşmış mıdır sorusunun yanıtını siz okurlarımın takdirine bırakırım.

\n

Ama, Egemen Bağışın, Mustafa Balbay ile igili olarak söylediği ve Murat Yetkinin 8 Aralık 2011 tarihli Radikaldeki köşesinde yer alan sözleri beni uzun uzun düşündürdü ve çok ama çok derin kaygılara sevk etti.

\n

***

\n

Murat Yetkinin söz konusu yazısında belirttiğine göre, KCK davasında tutuklanan yayımcı Ragıp Zarakolu, Profesör Büşra Ersanlı’nın ya da hakkında hüküm verilmeden hapiste bin küsur günü geride bırakan Mustafa Balbayın durumunu sorduğunda, Bağışın yanıtı şu olmuş:

\n

- Mahkûm olmadan herkesin suçsuz olduğunu unutmamamız lazım.

\n

Bağış arkasından da, bu konudaki çözümü eklemiş:

\n

- Yargılama sürecini hızlandıracak bir reformun sorunların çoğunu ortadan kaldıracağına inanıyorum. Adalet Bakanlığımız bu konuda çalışıyor.

\n

Sayın Bakanın bu sözleri, son zamanlarda bir yönü üzerinde çok durulurken, öteki yanı ıskalanan bir konuda büyük yanılgılara yol açabilecek olması açısından önemli.

\n

Öyle ya! Tutukluluk sürelerinin uzamasından çokça yakınıldığı bir ortamda, yargı sürecinin hızlandırılması, acaba sorunun temelden çözülmesini sağlar mı?

\n

Bu soruyaevetde diyebilirsinizhayırda.

\n

Eğer davalar bağımsız yargı önünde görülüyorsa, sürecin hızlanması sorunu çözer.

\n

Ama yok, eğer davalar bağımsız yargı önünde görülmüyorsa sorun yine çözülmez.

\n

Çünkü bu kez, tutuklamadaki haksızlık karara da yansır ve adalet yine yerini bulmaz.

\n

***

\n

Evet bu nokta üzerinde dikkatle durmalıyız. Sorunun en görünen, şu aşamada vicdanları en fazla rahatsız eden yönü, tutukluluk sürelerinin uzatılarak, infaza dönüştürülmüş olmasıdır.

\n

Ama bağımsız yargı olmadan sürecin hızlandırılması da sorunu çözmeyecektir.

\n

Olsa olsa, tutuklulukla infazın yerini, militan yargı aracılığıyla cezalandırmak alacaktır.

\n

Eğer bu gerçeği görmez, yalnızca tutukluluğa saplanıp bağımsız yargıyı ıskalarsak, yanlış yapar, uzun atlarız.

\n

Yargı militan olursa, HSYK siyasal iktidarın güdümünde bulunursa, o zaman tutukluluk sürelerinin kısaltılması da bir şeyi değiştirmez.

\n

Olsa olsa, tutuklu Balbay, hükümlü Balbay olur. Ama adalet yine yerini bulmaz.

\n

Onun için derim ki, dikkatli olup sorunun özünün bağımsız yargı olduğunu unutmayalım ve Sayın Bağışa gerçeği yüksek sesle haykıralım:

\n

- Hayır Sayın Bağış, yargı bağımsızlaştırılmadan, yargı süresinin kısaltılması sorunu çözmeyecektir.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları