Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sansür Üzerine Gecikmiş Yazı

27 Temmuz 2013 Cumartesi

İnsanların dönüp dolaşıp hep aynı yere ve aynı güne döndükleri bir film vardı.
Sansürün kaldırılışının 105. yıldönümüyle ilgili açıklamalarda onu anımsadım.
Bir
“devletli” TV ekranlarından buyuruyordu:
- İçeride olanlar arasında gazetecilik faaliyetinden yatan kimse yoktur.
İşte tam bu noktada, film devreye giriyor, makara otuz yıl geriye sarıyor ve 12 Eylül dönemine dönüyoruz.
Askeri vesayetin devam ettiği dönemde, İstanbul Barosu ve Türk Tabipleri Birliği eski başkanları, bir emekli büyükelçi, bir dekan, beş milletvekili, profesörler, sanatçılar, gazeteciler toplu halde içeri atılmışlardı.
Kendilerine yöneltilen suçlamalar arasında, Türkiye’nin büyük müttefiki ABD ile ilişkilerini bozmaya teşebbüs de vardı.
Gelin görün ki, ABD’den 50 Kongre üyesi bu insanların içeri alınmasını eleştiren bir bildiri yayımlamışlardı.
Bildiriye devlet yanıt vermişti:
- O adamlar, aydın, profesör, sanatçı, Baro Başkanı, Tabipler Birliği Başkanı oldukları için değil, anarşist olduklarından içeri alınmışlardır.
Görüyorsunuz, ha devri
Kenan, ha devri Tayyip, yöntem hep aynı. İnsanları görüş açıkladıklarından dolayı alıyorlar içeri, sonra da açıklama yapıyorlar:
- Mesleki faaliyetlerinden dolayı alınmadılar.
Yersen!

\n

***

\n

Türkiye’de ileri demokrasi dolayısıyla özgür basın vardır.
Yersen!
Eğer içerideki gazetecileri, işlerinden edilmişleri, atılmışları görmezden gelirsen Türkiye’de özgür basın vardır. Ve eğer atılanları, tıkılanları soracak olursan yanıt hazırdır:
- Onlar gazetecilik faaliyeti dolayısıyla atılıp tıkılmadılar. Onlar terörist!
Şu anda, Türkiye’de gazeteciliğin durumu budur.
Ve inanın bana, şu andaki durum
Abdülhamit sansüründen daha beterdir.
Yine şu anda durum, gazetelerin kimi haberleri sansürlediği için bazı sütunlarının beyaz yayımlandığı Demokrat Parti’nin son döneminden veya kimi haberlerin yasaklandığı 12 Eylül cuntası zamanından da daha beterdir.
O zamanlar hiç değilse bazı konuların yasak olduğu bilinirdi ve o konuda herhangi bir haber yayımlanmazdı. Geçmişte hiç değilse beyaz sütunlara bakarak, bazı konuların yasaklandığı anlaşılabilirdi.
Geçmişin en koyu baskı dönemlerinde halk hiç değilse haber alma özgürlüğünün kısıtlandığını görebilir, öğrenebilirdi.
Geçmişte insanlar engellenirlerdi ama hiç değilse bunun farkına varırlardı.

\n

***

\n

Bugün içinde bulunulan durum askeri dikta dönemlerinden de Abdülhamit devrinden de daha fecidir.
O dönemlerde insanlar engelleniyorlardı, şimdiki dönemde
ise kandırılıyorlar.
İnsanlar haber aldıklarını, her şeyi bildiklerini, gördüklerini sanıyorlar, ama bal gibi kandırılıyorlar.
Bugün basın içinde çoğunluğu oluşturan yandaş medya kimi haberleri vermemekle kalsa iyi, kimilerini de değiştirerek, çarpıtarak, eğip büküp iktidarın istediği şekle sokarak veriyorlar.
Ustaca manevralarla toplum iyice bölünüp ayrıştırıldığı için, insanlar, belirli kanallara, belirli yayınlara bakmakta, diğerlerine asla göz atmamakta olduklarından, tek taraflı propaganda malzemesi gayet iyi çalışmaktadır.
Belirli gazeteleri okuyan, kanalları izleyip, yalnız onunla sınırlı kalan, başka kanallara zaping yaparak bir de onların neler dediğine bakmak zahmetine katlanmayan insanlar, yalnız olanları öğrenmemekle kalmıyor, ama aynı zamanda olmayanları da olmuş sanıyorlar.
Böylelikle kamuoyu, yalnızca haber alma hakkından mahrum bırakılmıyor, aynı zamanda bunun farkına varmaktan bile uzak kalıyor.
Yani basında sansürün egemen olduğu dönemden de, askeri vesayet devirlerindekinden de
daha beter durumdayız.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları