Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Provokasyon (11.10.2014)

11 Ekim 2014 Cumartesi

Sanırım, sahnede seyretmemiş olsak bile he-pimiz Shakespeare’in ünlü oyunu Othello’nun öyküsünü biliriz.
Genellikle insanlar siyah tenli Kıbrıs komutanı-nın, güzeller güzeli erdemli karısı Desdemona’yı öldürmesiyle sonuçlanan olayın ardındaki itici gücün, kin kadar sarışın, hilebaz, desiseci İagoolduğunu düşünür ve olanlardan onu sorumlu tutar.
Oysa o siyah tenli yiğit komutanın içindeki ger-ginlikler, aptal şüpheler, eksiklikler, kompleksler olmasa,odenlierdemliDesdemona’yaiffetsizlik ve ihanet yükletebilmek, desise kumkuması İago’nun bile haddi değildir. Shekaspeare’in kıskançlık olayını trajediye çeviren dehası, yal-nız İago’nun iblisliğinde değil, aynı zamanda yiğit ama saf komutanın komplekslerinde kişilik gerginliklerinde odaklanmıştır.
Büyük ustanın bu öyküsünden alınacak ders-lerden biri de provokasyonu yalnız yapana de-ğil, daha çok yiyene bakmak gerektiğidir diye düşünürüm hep.
Kobani’nin ateşinin Türkiye’ye sarması ve 30’un üzerinde yurttaşımızın öldüğü, iç savaşı çağrıştıran olaylara iktidar hemen teşhisi koydu:
-Provokasyon! Bu son toplumsal olaylarda provokasyon kokusunu almamak elde değil.
Bunları ortaya çıkarmak da devletin görevi, çıkarmalı da!
                                                                 ***
Provokasyon birçok toplumda, toplumsal olayda söz konusu olabilir.
Fitne insanlık kadar eskidir.
Ama bir fitneyle karşılaşıldığında, fitneyi kotarıp pişiren kadar, yiyeni de sorgulamak gerekir:
-Neden fitne bu kadar başarılı olabiliyor?
-Provokasyonun bu denli başarılı olmasından
sorumlular, salt provokatörler mi? Dilerseniz, soruyu başka şekilde soralım:
-Çoğu kişi her an bu tür olayların patlak vermesini beklemiyor muydu?
Bekliyordu.
Çünkü biliyor ve görüyorlardı ki, yıllar yılı, kendi oy istikrarını, karşısındakini ötekileştir-meye, karşısındakini düşman gibi göstermeye dayandırmış olanlar, başka bir deyişle istikrarı gerginlikte arayanlar, toplumu her an patlamaya hazır bir ortam içinde yaşatmaktaydılar.
Provokasyon bu kadar kolay başarı kazanıyor, ateş bu denli çabuk bacayı sarıyorsa, bunda provokasyonu hazırlayanlar kadar, hatta onlardan da çok, ortamı hazırlayanların sorumluluğu vardır.
Her yerde düşman arayan, her yerde ken-dine biat etmemiş olan herkesi düşman ilan edip nefretin hedefi haline getiren, nefret dilini anadiline dönüştüren davranışların egemen olduğu toplumlar provokasyona en açık yerler haline gelirler.
                                                                 *** 
Yıllardır, toplumu bir arada tutan değerlerin hepsi reddedilmekte, biat kültürü, zaten henüz tam yerleşmemiş olan uzlaşı kültürünün yerine ikame edilmeye çalışılmakta. Herkesin kendinden olmadığını varsaydığını düşman olarak görmeye başladığı, gerginlik dilinin siyasete egemen olduğu, muhalefetin, basının düşman olarak nitelendiği bir ortamda, toplumun inananlar -inanmayanlar gibi karnıyarık misali ortadan ikiye ayrıldığı, onunla da yetinilmeyip, Kürt - Türk diye bir daha ayrıldığı; AKP’li Türk’ün CHP’li Türk’ü, Hak-Parcı Kürt’ün HDP’li Kürt’ü düşman gördüğü, hani neredeyse katli vacip saydığı bir ortamda, Türk Türk’ün, Kürt Kürt’ün ve de hepsi birbirinin kurdu haline gelmeye başlayınca, bunların hepsini birbirine düşürmek, hepsini birbirine kırdırmak işten bile değil.
IŞİD’in hem Türkler, hem Kürtler ve şu anda hatta hem insanlık açısından en büyük tehdit olduğu konusunda, geniş tabanlı bir mutabakat var!
Ama bizim, helak olmak, batağa saplanmak, en ufak provokasyonda birbirimizi kırmamız için IŞİD’e gerek yok.
Toplumu her türlü düşmanlığa açık hale sokan iktidarımız ve egemeni yeter.
Son provokasyona bakınca gerçek sorum-luyu görmemek ve acı gerçeği itiraf etmemek mümkün mü:
-Ahmağı bol olan diyarın fitnesi hiçbir zaman eksik kalmaz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları