Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Olacağına varıyor

19 Ağustos 2022 Cuma

Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin Soçi’de, iki ülke arasındaki sorunları enine boyuna ele aldılar. Tayyip Bey’in yandaş medyaya yapılan geleneksel uçak açıklamasında da bu hususlar belirtilince dikkatler Suriye’ye yöneldi ve yeni gelişmeler beklenmeye başlandı.

Fazla beklemeye gerek kalmadı. Çarşamba gününden itibaren Özgür Suriye Ordusu adlı köktenci İslamcı örgütün Ankara’nın yeni politikası üzerine Türkiye karşıtı gösterileri başlattığı haberleri yayıldı.

Özgür Suriye Ordusu denen köktenci İslamcı kuruluşu Suriye’nin başına bela eden Türkiye’dir. O zamanlar AKP, köktenci İslamcıları silah, malzeme ve insan yardımıyla destekler, Türkiye-Suriye sınırını kevgire döndürürken Türkiye’yi de badireye sürüklediği konusunda çok uyarılmış ama bunların hiçbirine kulak asmamıştı.

Türkiye bu girişimi, Suriye olayından en fazla zarar gören ikinci ülke (kim bilir gelecek daha neler gösterir? Belki de bakarız ki, meğer en fazla zarar gören ülke bizmişiz) olarak kendi açısından çok pahalıya ödedi.

Türkiye’nin akıl almaz Suriye macerasından dolayı karşılaştığı faturalardan biri de Suriye’nin Türkiye’ye sınırdaş bölgesinde PKK’nin uzantısı PYD yönetiminde Suriye’nin toprak bütünlüğünü çiğneyen bir yeni oluşumu kabullenmesi isteğidir. Arkasında, bölgenin mevcut sınırlarını değiştirmeyi amaçlayan ABD ve NATO bulunan bu isteğin toprağa gömülmesinin en güvenli yolu, söz konusu bölgenin güvenliğinin Suriye’nin kendisi tarafından sağlanması ve bu konuda Ankara-Şam diyaloğunun bir an önce başlamasıydı.

***

Ankara’nın aklın yolunu tutup, Suriye lideri Esad ile anlaşması, hem Suriye’nin egemenlik ve toprak bütünlüğünü sağlarken, bölgeye yabancı güçlerin (ABD ve NATO) buradaki varlık nedenlerine son verip, PYD destekçilerinin ayaklarını keserek Türkiye’nin güvenliğini güvence altına alacak hem de sığınmacı sorununun çözümüne elverişli ortam için ilk adımın atılmasını sağlayacaktı.

Ama öyle olmadı. Ankara Şam ile görüşerek kendi çıkarına olan çözüme alan açmadı.

Bu durum da en çok bu sayede bölgedeki varlığını pekiştiren ABD ve onun desteğiyle güçlenen, gittikçe geri dönülmez bir olgu haline gelmeye başlayan PYD’nin işine geldi.

***

Ne var ki durumun Türkiye açısından bu şekilde devam etmesinin imkânsızlığı, işlerin eninde sonunda oluruna varması ve Ankara ile Şam arasında diyalog yolunun açılması kaçınılmazdı. Nitekim öyle de oldu. Türk Dışişleri’nin bu durumu hissettiren açıklamaları ise ironik bir şekilde Özgür Suriye Ordusu adı verilen kuruluşun tepkisine ve Türkiye karşıtı gösteriler yapmasına yol açtı. Selefi oluşumun bu gelişmeden hoşnut olmaması ve Türkiye’ye yönelik hamleler başlatması şaşırtıcı değildir. Çünkü Ankara’nın Şam ile görüşmesi bu selefi kuruluşların bölgedeki emellerini suya düşürecektir. Bölgedeki sınırları değiştirmeyi amaçlayan, ABD ve NATO da Türkiye’nin Suriye’de Esad ile görüşmesinden hoşnut kalmayacak. ÖSO’lu politikanın devam etmesi için Türkiye’yi zorlamaya çalışacaktır. 

Bu durumda, bir zamanlar ABD ve NATO’nun yeni Ortadoğu politikasının eşgüdümcüsü olduğunu ileri süren AKP, bu iki güce karşı koyabilecek midir?

Şimdilik durum bölgedeki gelişmelerin işlerin olacağına varmasının önüne geçilemediğini gösteriyor. Ama tam bu anda çok çarpıcı bir gelişmeye daha tanık oluyor ve Suriye sorununun çözümü için Şam-Ankara diyaloğunu öne çıkaran politikaya en büyük tepkinin AKP içinden geldiğini görüyoruz.

Hangi alana bakarsanız bakın, sorunların akla yatkın bir çözüme ulaştırılması için ilk yapılması gerekenin AKP’den kurtulmak olduğunu görüyorsunuz .

Bu defa da öyle oluyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları