Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Nükleer Soma

27 Mayıs 2014 Salı

Bir felaket daha geçti gitti. Cenazeler gömüldü; felaketin boyutlarıyla, nedenleriyle ilgili olarak yazıldı, çizildi; aslında kaza olmayıp katliam olan olayın bu yanını vurgulayanlara sövüldü; gösteri yapanlar, tepkilerini dile getirenler dövüldü; konu, daha önce Soma ile ilgili soru önergesini reddeden AKP’lilerin de kamuoyu baskısından korkarak olumlu oy vermeleriyle TBMM’ye de taşındı
Madende ölenlerle birlikte Soma faciası, nedenleri, sorumluları, suçluları ile birlikte tümüyle gömüldü. Geçti gitti, hiçbir şey kalmadı!
Yalnızca ölenler öldükleriyle kaldılar.
Göreceksiniz, aradan biraz daha geçsin soruşturmanın ne sonuç verdiğini de kimse sormayacak bile.
Nedeni de basit; Soma, bütün “Soma”lar gibi bu toplumun kaderiydi.
Kadere katlanılır, Soma’ya da katlanılacak, yeni daha yeni Somalar olacak, toplum ona da öncekiler gibi katlanacak.
Kaza kader değildir diye itiraz etmeyin!
Kaza kaderdir!
Evet, sebep-sonuç ilişkisini reddeden toplumlarda kaza kader olur.
Kazanın nedenlerini ortadan kaldırdığınız zaman kaza önlenir.
Kazanın nedenini
ortadan kaldırmak yerine ağlayıp “Gözün kör olsun yoksulluk!” diye sızlanıp dizini döven toplumlarda kaza kaderdir.
Kadere de katlanılır.

***

Kazayı kader görenler sorumluluğu Allah’a havale ederken tevekkülle söylenirler:
- Allah kerim!
Sebep-sonuç ilişkisini reddetmeyen toplumlarda da insanlar çoğunlukla Allah’ın büyüklüğüne inanmışlardır; ama büyüklüğün, sebep-sonuç ilişkisini de oluşturduğunu, onda tecelli ettiğini bilirler. Bir yandan Yaradan’a yarattıklarından dolayı şükrederken öte yandan da yaradılanın sırlarını öğrenmeye, sebep-sonuç ilişkisini kurmaya, istenmeyen sonuçların sebeplerini ortadan kaldırmaya çalışırlar.
Bunu yapmayıp “Allah kerim” diye kulağının üstüne yatmak, sebep-sonuç ilişkisini reddetmek, “bi şiiiy olmaz abiii” diye aldırmamaktır.
Az gelişmiş ülkeler “bişiiy olmaz abi” düsturuna inandıklarından onlarda kaza kaderdir.
Gelişmiş ülkelerde insanlar, istenmeyen sonuçların sebeplerini irdeleyip ortadan kaldırdıklarından orada kazalar kader değildir, daha az olur, katliama dönüşmezler.
Aksini iddia etmek, akılla çelişen bir tevekküle sığınıp, kendi üzerindeki sorumluluğu Yaradan’a yüklemeye kalkmak aptallık olur
Kaza kaderse eğer, neden gelişmiş Hıristiyan ülkelerde, Müslüman ülkelere oranla daha az kaza oluyor?
Yani şimdi buna bakarak “Kaza kaderdir, ne yapalım! Demek Allah onları bizden daha fazla sevip kolluyor” mu diyeceğiz?

***

Kaza kaderdir diyerek işin içinden sıyrılmak, sorumluluktan kaçmanın en kestirme yoludur.
İşin en ilginç yönü de, bu akıl almaz savın, bir kez toplumca benimsenince hemen geçerlilik kazanmasıdır.
Yani kazalar, kazanın kader olarak algılanmadığı toplumlarda kader değildir.
Ama kazanın kader olduğu toplumlarda kazalar kader olur.
Ve kazaları kader kılan olgu da, işte bu algıdır.
Allah kerimdir ama, “Allah kerimdir”e sığınarak kaza önlenmez.
Önlenebilseydi, Türkiye trafik ve maden kazalarında en önde olmaz, sonda yer alırdı. “Bi şiiy olmaz abi!” zihniyetiyle, Allah kerimdir güvencesiyle maden kazalarında dünya birinciliğine oynayan Türkiye aynı zihniyetle nükleer santral işletmeye niyetleniyor.
Bu zihniyetle nükleer santralın doğuracağı felaketi düşünebiliyor musunuz?
Bu sefer sonuca bütün toplum katlanacak, doğrusu müstahak da olacak. Bu durumda yapılacak bir tek, elimizi açıp yakarmak kalıyor:
- Allahım bize nükleer santraldan önce akıl ver de, kazaya karşı önlemi alabilelim!   



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları