Ne zamandır Binyamin Netanyahu’nun radikalci iktidarının istediği, daha doğrusu istemese de hedef aldığı oldu işte. Filistinlilere hayat hakkı tanımayan aşırı dinci güçlerin istedikleri politikayı yasalara rağmen egemen kılma isteği sonunda gerçekleşti; ama bunun doğal sonucundan da kaçınılamadı.

Yılbaşından beri İsrail küçük cüssesi için çok büyük sayılacak sokak mitingleriyle çalkalanmaktaydı. Bunun nedeni, Netanyahu’nun radikal sağcı güçlerinin desteğiyle ayakta duran iktidarı hoşnut kılmak isteği politikasıydı.

İsrail’in dört bir yanında yüz binlerce kişinin birbirini izleyen sokak mitingleri İsrail halkının çoğunluğunun desteklediği aşırı sağcı koalisyonun arkasında sahip olmadığı dayatmayla görüşünü egemen kılamayacağını, inadından vazgeçmediği takdirde başına iş geleceğini söylemekte ülkedeki bütün kesimlerin büyük bir hoşnutsuzluk içinde yüzdüğünü ortaya sermekteydi.

Netanyahu dinci kesime dayanarak İsrail’de sistemin bütün dayanaklarını rejimin bütün kurumlarına karşı tavır almakta, bunları etkisizleştirmeye çalışmakta, demokratik denge ve denetleme mekanizmalarını hiçe sayarak kendi lehine dengesizlikler yaratmaya çabalamaktaydı.

***

Neticede önceki gün Hamas’ın ani olarak başlattığı füze saldırısına, İsrail’in Gazze’ye topyekûn cevabıyla taraflar savaş haline girmişlerdir. Karşılıklı olarak verdikleri kayıplar şimdiye dek meydana gelmiş olanlarla kıyaslanınca çok büyük olmuştur.

Son çatışma, gözlemciler tarafından İsrail’in askeri üstünlüğünün tarihe karışması olarak yorumlanmakta, İsrail’in askeri güvenliğinin hatta varlığının tehdit altında olduğu ileri sürülmekte, ABD İsrail’e silah, askeri malzeme ve her türlü yardımı göndermeyi başlattığını bildirmektedir.

Son çatışmada İsrail ordusununun zaafının ve de istihbarat eksiklerinin etkisi olduğu söylenmektedir.

Netanyahu ülkede dengeleri aşırı sağ lehine değiştirmeyi istemekteydi. Sonunda değiştirmiş, ve orduyu da yargıyı da yenilgiye uğratmıştır. Ama bunun İsrail’e neye mal olduğu da görülmüştür.

Şimdi herkes derhal bir ateşkesin yapılmasını istemekle birlikte, kimse bunun nasıl sağlanabileceğini görememektedir.

İsrail savunma bakanının Hamas yönetimine karşı Gazze’ye yoğun sadırıda bulunarak ablukanın sertleştirileceğini, elektrik ve suyun kesilerek cevap verileceğini söylemesi Netanyahu yönetiminin ABD desteğinden yararlanarak sertlik politikasını sonuna dek sürdürmekte kararlı olduğunu gösteriyor.

Şimdilik İsrailli fanatiklerin nasıl yumuşatılacağı kestirilemiyor. Ankara’nın arabuluculuk teklifi İsrail tarafından şimdilik koşulları olmadığından geri çevrilmiş bulunmaktadır.

Netanyahu üzerindeki Washington baskısının ne kadar etkili olacağı ise kuşkuludur.

Son çatışmanın Hamas’ın durumunu son decede güçlendirdiği ise kuşku götürmez.

***

Ancak Hamas’ın sertlik politikasının Filistin halkı arasında itibar görmesine ABD’nin pek fazla söyleyecek bir sözü olmasa gerek. Unutulmamalı ki FKÖ’yü sürekli Hamas lehine köşeye sıkıştırıp Filistin halkının temsilcisi haline getiren de ABD politikaları olmuştur.

Filistinlilerin İsrail’in askeri üstünlüğü dönemi geride kalmıştır. Zulüm ne kadar artırılırsa artırılsın, Filistinlileri insanlık dışı koşullarda yaşatarak, onlara İsrail topraklarında hayat hakkı tanımayarak soruna çözüm bulmanın ise imkânı olmadığını, İsrail’in de Filistin’e yaşam hakkı tanımadan kendisi de yaşam hakkına sahip olamayacağını unutmamak gerek.

Herkes Filistin sorununda akılcı bir çözümün bulunmasının gerekli olduğunu anlıyor ama bunun nasıl olacağını göremiyor.