Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Mısır Çıkmazı

30 Temmuz 2013 Salı

Korkulan oldu. Mısır’da ordu Mursi destekçilerinin üstüne ateş açtı ve onlarca kişi öldü.
Olay beklenmeyen bir gelişme değildi.
Mursi yanlıları şiddet içermeyen direnişlerinden vazgeçmemekte kararlıydılar. Darbeyi yapan ordu yönetimi de direnişçileri dağıtmakta...
Olayların burada durmayacağından korkulur.
Darbenin üstünden çok az bir zaman geçtiği zaman görülmüştür ki darbe hiçbir şeyi çözmemiştir, çözemeyecektir.
Hemen belirtelim. Eğer bu darbede, bir İslamcı laik çekişmesi arayan varsa yanılır.
Geçici anayasaya, cuntanın iç destekçileri arasında bulunan Selefilere, dış destekçileri arasında bulunan Suudilere göz atınca bu gerçeği hemen görmek mümkündür.
Mısır’ın çıkmazını ya da dramını, Müslüman bir ülkede demokrasinin boy atmasının mümkün olmamasıyla açıklamaya kalkmak da aldatıcı olacaktır.
Bir toplum, hangi dinden olursa olsun, laikliği içine sindiriyorsa eğer, pek de âlâ demokrasi içinde yaşayabilir.
Laikliğin de tıpkı demokrasinin olduğu gibi güvencesinin askeri darbeler olmadığını bize, hem son Mısır örneği hem de bizzat kendi ülkemizin deneyimleri göstermiştir.

\n

***

\n

Dini siyasete alet eden sivillerle laik askerler ayrımının ne denli geçersiz olduğunu, Mısır tarihi kadar, bizim tarihimiz de gösteriyor.
Türkiye’de laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı olan bir partinin (saptama bana değil, Anayasaya Mahkemesi’ne ait) iktidara geliş sürecindeki 12 Eylül yönetiminin sorumluluk payını herkes biliyor.
Yine Mısır olayına bakarken bütün sorunun halkın oyunu alarak iktidara gelmiş olanların iktidarlarına tahammül edemeyenlerin darbeyle demokrasiye son vermeleri olduğunu söylemek de başka bir yanılgı olacaktır.
Ne Mursi’yi devirenlerin laiklik ve demokrasi gibi bir kaygıları vardır ne de Mursi’nin laikliğe ve demokrasiye, yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı gibi demokrasinin temel kurumlarına saygısı vardı.
Arap Baharı’nın 2013 yılında hüsranla sona erdiğini söylemek de yanlıştır.
2010 sonunda Arap dünyası, içinde demokrasi ve özgürlüğü de barındıran halk istemleriyle çalkalanmış olsa da bu ülkelerin sosyal yapıları ve demokratik birikimleri yeterli olmadığından aslında hiçbir zaman demokratik gelişmeler olmadı.
Bu tür toplumlarda diktaların nöbet değişimleri olur ki bunlar da aldatıcıdır.

\n

***

\n

Bu tür toplumlarda demokrasi isteyen güçler yok değil.
Vardır! 2010’da da vardı.
Ama ne yazık ki bunların sayıları ve güçleri yeterli değildi.
Ve sonunda, demokrasi azınlığın talebiyle harekete geçebilen bir düzen değil, mutlaka çoğunluk iradesi şart.
Burada, Arap dünyasının birinci çıkmazı ile karşılaşıyoruz.
Diktalara karşı olan çoğunluk iradesi, onu demokrasiye çevirecek yapıda olmadığından, diktaları yıkmaya yetse de demokrasiyi kurmaya yetmiyor.
Bu durumda Mısır’da dökülen kan ve uygulanan baskı ise hiçbir şeyi çözmeyecektir.
Müslüman Kardeşler’in pes etmesini beklemek hayalciliktir. Onlar 1928’den bu yana, nice badireleri atlatmış, nice baskı yöntemlerine direnmişlerdir.
Ayrıca, askeri yönetimin Mısır halkının esas şikâyet konusu olan ekonomik durumunu düzeltebilmesi de pek mümkün görünmüyor.
Bugünkü ekonomik durumda ne işsizliği, ne temel ihtiyaç maddelerinin kıtlığını gidermek mümkün görünmektedir.
Ülkenin içinde bulunduğu gergin durum ve çatışmalar, bir numaralı ekonomik gelir kapısı olan turizmi de kötü etkilemektedir ve önümüzdeki dönemin gizli direnişi sırasında da bu kötü etkiler sürecek görünmektedir.
Kısacası, Mısır’ın durumu güç.
Çözüm de ne Mursi’de ne de askeri yönetimde.
Bir üçüncü çözüm yolunu da şimdilik Mısır kendisi bulamıyor.
Mısır’ın çıkmazı sanıldığından daha da derin...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları