Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Milli Orduya Kumpası Kim Kurdu?

28 Aralık 2013 Cumartesi

Rezalet ayyuka çıktı ya. Şimdi bunu gölgelemek, kahraman pozuna bürünmek için ne mümkünse yapılıyor, düne kadar “tu kaka” edilen ulusalcılığa sahip çıkılıyor, Başbakan kendisini İstiklal Savaşı komutanı atıyor. Utanmasa “Gazi Paşa”lığını ilan edecek. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumlarının kuruluşlarının önündeki TC ibaresi silinirken her devletin olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin de bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün güvencesi olan TSK (Türk Silahlı Kuvvetleri) her tarafta her konuda sindirilirken şimdi, “milli ordu” hamiliğine soyunuluyor.
Bu cümleden olmak üzere, Başbakan’ın Siyasi Başdanışmanı Yasin Akdoğan rüşvet yolsuzluk skandalıyla ilgili olarak kaleme aldığı yazıda, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kumpas kurulduğunu ilan ediyor.
“Kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer eden sivil iktidarına kumpas kuranlar” tümcesini kullanan Yalçın Akdoğan, bütün amacı Halkbank ile kendi iktidarlarını ülkenin milli ordusu ile aynı kefeye koyarak itibar sahibi kılmaya çalışmaktır.

***

Evet milli ordumuza kumpas kurulmuştur.
Milli ordumuzun komutanları içeri tıkılmış, “hatta cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş”, oralarda güya belgeler aranıp bulunmuş, sahte CD’ler üzerinden çakma delillerle, ordumuzun komuta kademesi işlemez hale getirilmiştir.
Ortadoğu’da sınırların yeniden çizilmeye başladığı, ateşin bacayı sardığı, Türkiye’nin güneydoğusunda, T.C. ile PKK arasında egemenliğin fiilen el değiştirdiği sırada olmuştur bu işler.
Sabahattin Önkibar’ın, 14 Aralık 2013 tarihli Aydınlık’taki yazısında, Hakkâri’de bir subayın feryatlarını dile getiren mektubunun özeti yayınlanmıştı. Hakkâri’nin fiilen PKK’ye terk edildiğinin ifade edildiği bu mektubun sonunda, şunlar yazılmaktaydı:
“Bir başka hadise kahraman komutanlarımızın esir alınmasının TSK içinde yarattığı travmadır ki, pek çok subayımız emekliliğini düşünür durumdadır.”
TSK’nin içinde bulunduğu moral durumu tahmin etmek için bu satırları okumaya gerek bile olmadığı kanısındayım.
Ama şimdi söyleyin lütfen! Bu durumda, bu ordu, savaşabilir, sınırlarımızı, toprak bütünlüğümüzü koruyabilir mi?
Bugün Hakkâri’nin terk edilmesi istenirken çaresizliğini dile getirenler, yarın Gaziantep’in, Mersin’in terk edilmesinin istenmesi gibi taleple karşılaştıklarında ne durumda olacaklardır ki?

***

Türkiye’nin ulusal ordusu cepheden saldırıya uğramış, terör örgütü muamelesi görmüş, komutanları ve Genelkurmay Başkanı kurulan kumpas sonucunda hapse atılmışlardır.
Onlar şimdi, sınır boylarında sıra dağlar gibi dururcasına, hapishane koğuşlarında vatan nöbeti tutmaktadırlar.
Ama bu kadar saldırıya maruz kalmış, bu kadar darbe yemiş, bu kadar kumpasa kurban gitmiş olan bir ordunun bölgede sınırların değiştiği bir sırada kendisine düşen görevi eksiksiz yerine getiremeyeceği açıktır.
Peki milli orduya kumpası kim kurmuştur?
Devlet içinde, yargının göbeğindeki örgütlenmeye göz yuman, bu örgütlenmeyi kullanarak, “askeri vesayeti tasfiye ediyoruz” diye hukuk skandallarının olmasını izlemekle yetinen, 12 Eylül 2010 referandumunda, yargıdaki vesayeti yeni HSYK oluşumuna yol açarak kurumsallaştıranlar kimlerdi?
Yasama ve yürütmeye egemen oldukları ve özel yetkili mahkemelerin varlığına son verebilecekken bunlara seyirci kalanlar, sonra da özel yetkili mahkemeleri kaldırırken Balyoz ve Ergenekon davalarıyla milli ordunun subaylarını yine de onların eline rehin bırakanlar kimlerdi?
Milli orduya bir kumpas kurulduğu yadsınamaz gerçektir.
Ama bunu kimin yaptığını merak ediyorsa Yasin Akdoğan kendi çevresine bakmalıdır, milli orduyu savaşamaz hale getiren bu kumpasın faillerini orada görecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları