Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Milletten Gizlenen Milli İrade

13 Şubat 2014 Perşembe

Başbakan’ın danışmanı, şu Yalçın Akdoğan çok önemli bir adam.
Bilmiyorum Başbakan kendisine ne kadar kulak asıyor.
Ama biz özgürlükten, demokrasiden yana olanlar, hep bir kulağımız onda yaşamalıyız; öylesine önemli itiraflarda bulunuyor ki...
Ne olup ne bitiyor, ne amaçlanıyor, ne tezgâhlanıyor, hepsini Akdoğan’dan öğrenmek mümkün.
Hani “Çocuktan al haberi” demişler ya. Tıpkı öyle: “Yalçın Akdoğan’dan al haberi!”
Var ya, birinin en güzel seçkilerini toplayıp, “The Best Of...” başlığı altında yayımlıyorlar, ben de, CHP’nin yerinde olsam, öyle yapar, “The Best Of Yalçın Akdoğan” başlığıyla böyle bir seçki yayımlarım. Tayyip Bey’in en yakın çevresinden mükemmel bir itirafname çıkar ortaya.
Bu Yalçın Akdoğan değil miydi TSK’ye “kumpas kurulduğunu” itiraf eden?
Liboşlar ve yandaş medyanın da katkılarıyla, paralel güçlerle AKP’nin kol kola girerek kurdukları kumpas sonucu insanların hayatları karartıldı, TSK’nin muharip gücü azaltıldı.
Allah korusun da kurulan tuzağın vahametinin tam olarak ortaya çıkmasına neden olacak, TSK’nin görev yapmasını gerektirecek bir durum ile karşılaşmayalım.
Ama kurulan tuzağı ne kadar anlatmaya çalışırsak çalışalım, biz dinletemedik.
Ne var ki, Yalçın Akdoğan konuşunca gerçek herkesin kafasına dank etti.

***

Şimdi Yalçın Akdoğan’ın “Yalçın Calling Fatih” serisinden yeni incileriyle karlaşıyoruz. Medyanın yakından denetimi görevini üstlenmiş olan Yalçın Akdoğan’ın dinlemeye takılan konuşmalarında, basındaki adamları Fatih’e (hangi Fatih olduğu önemli değil, çünkü her iki Fatih de basındaki adamlarıdır) seslenirken dile getirdiği gerçekler yeni bir AKP itirafnamesidir.
Bakın Yalçın Akdoğan, Habertürk’ün TBMM’den yayın yapması üzerine neler söylüyor:
- Biz Meclis TV’yi kapattık, kimse görmesin diye, siz canlı Meclis’i veriyorsunuz.
Seçim sonrası oluşan parlamentolar, demokrasilerde milli iradenin, en somut şekilde tecelli ettiği yerlerden biridir.
Bu yüzdendir ki, bütün demokrasilerde, Meclis oturumları, Genel Kurul’un gizlilik kararı aldığı haller dışında kamuoyuna açıktır.
Millet, milli iradenin tecellisi olan yasama organının nasıl çalıştığını görme hakkına sahiptir.
Bu hakkın kullanımının yaygınlaştırılması için, Meclis’teki Genel Kurul çalışmalarını televizyonlarda yayımlama yöntemi uygulanır.
Bilindiği gibi, AKP, Meclis TV’nin yayınlarını tırpanlamış, bunu yaparken yandaş olmayan medya ile muhalefetten gelen itirazlara hiç mi hiç kulak asmamıştı.
Muhalefet, Meclis TV’nin tırpanlanmasını parlamentonun halktan kaçırılması olarak nitelemiş, AKP ise böyle niyetleri olmadığını söylemişti.

***

Şimdi Yalçın Akdoğan’ın “The Best Of Yalçın” dizisinden konuşması, Meclis’i halktan kaçırmanın itirafıdır.
Evet, Yalçın Akdoğan açıkça itiraf ediyor, “Biz halk duymasın, görmesin diye Meclis TV’yi kapattık” diyor.
Bunun adı milli iradeyi milletten gizlemektir.
Neler gizlenmek isteniyor?
Her şeyden önce, muhalefetin söyledikleri.
Ama gizlenmek istenen yalnızca, muhalefetin söylemleri değil, aynı zamanda AKP’nin eylemleridir.
Böylelikle millet oy verip, kendi adına Meclis’e gönderdiklerinin neler söylediğini ve neler eylediğini bilmeyecek. Doğrudan kendi gözleriyle görmeyecek, kendi kulaklarıyla duymayacaktır. Bunun adı milli iradeye baskı değil midir? Hem milli iradenin ne söylediğini ne eylediğini milleten gizleyeceksin, hem milli iradeden korkup sesini keseceksin, hem de çıkıp “Ben milli iradeyi kimseye çiğnetmem” diyeceksin.
Hadi canım sen de!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları