Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Mahir Kaynak ve Madanoğlu Davası

17 Şubat 2015 Salı

Emekli MİT mensubu ve İktisat Profesörü Mahir Kaynak geçen hafta vefat etti.
Allah rahmet eylesin!
Mahir Kaynak, 12 Mart askeri döneminin en ünlü davalarından olan Madanoğlu Davası’nın “ajan provokatörü” olarak tarihe geçmişti. Merhum Kaynak’ı ilk kez ajan provokatör olarak niteleyen ben değilim, Bülent Ecevit’tir. 1973 seçimleri öncesi Bülent Ecevit meydanlarda “Devletin yakasını ajan provokatörlerin elinden kurtaracağız” derken, Mahir Kaynak’ı kastediyordu. Nitekim bir söyleşisinde Mahir Kaynak, bu yüzden Ecevit’e olan kırgınlığını da açıkça dile getirmiştir.
Cemal Madanoğlu, Osman Köksal gibi dönemin ünlü askerlerinin, Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk, İlhami Soysal gibi ünlü yazarların da sanıkları arasında bulunduğu Madanoğlu Davası, askeri Savcı Albay Süleyman Takkeci’nin, Ali Elverdi gibi askeri yargıçların, Memduh Ünlütürk, Hiram Abas gibi işkencecilerin, İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Faik Türün’ün de adlarının karıştığı, Ziverbey Köşkü’nde işkence altında alınan ifadelerin gündeme geldiği, İlhan Selçuk’un işkence altındayken el yazısıyla yazdığı ifadesinde akrostiş düşerek, kendisine yapılan insanlık dışı muameleyi ve baskı altında ifade vermekte olduğunu anlattığı ünlü olayın da yer aldığı, siyasi ve adli tarihimize geçmiş bir davadır.

***

Önde gelen kişilerinin hiçbirinin artık aramızda olmadığı Madanoğlu Davası’nın bir diğer önemli yanı da, bu davanın duruşmaları sırasında MİT’in ilk kez kendi elemanını deşifre etmesidir.
Gerçekten de MİT, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi’nde doçent olan, sol eylemciler arasında yer alan, onları çeşitli eylemlere teşvik eden ve Madanoğlu’nun da yakın çevresinde bulunan Mahir Kaynak’ın kimliğinin açığa çıkmasına göz yummuştu.
İşin ilginci, Mahir Kaynak’ın rapor ve ifadeleri, Madanoğlu Davası’nı görmekte olan İstanbul 2 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından ciddiye alınmamış, mahkeme
2 Ekim 1974 tarihli kararında şahit Mahir Kaynak’ın şahadetine itibar edilmemesi gerektiğini belirtmişti.
Mahkeme Mahir Kaynak’ın MİT’e verdiği raporlarla ilgili olarak, MİT konusunda da şunları söylüyordu:
“MİT’in kendisine düşen görevi yerine getirdiği kanaatine varılmıştır. Şöyle ki, akıl ve mantığın alamayacağı çelişkilerle dolu bu eleman raporlarına itibar etmediğini, sanıklar hakkında dört sene içerisinde başkaca işlem yapmayarak ortaya koymuştur.”

***

Madanoğlu Davası ve Prof. Dr. Mahir Kaynak’ın rolü ile ilgili daha fazla bilgi edinmek isteyenlere Miyase İlknur’un “İlhan Abi” adlı yapıtını salık veririm.
Miyase İlknur artık çok kişinin adını bile duymadığı Madanoğlu Davası ile Ergenekon - Balyoz davaları arasındaki büyük paralelliklere de dikkati çekiyor.
Gerçekten de iddiaların içerikleri kadar, ileri sürülen iddiaların akıl almazlığı bu üç davanın birbirlerine çok benzemesine yol açıyor.
Ama bu üç dava arasında yine de çok önemli bir fark var:
Ergenekon ve Balyoz davaları sivil mahkemelerde görülmekteydi, Madanoğlu Davası ise askeri mahkemede.
Sivil mahkemede görülen Ergenekon ve Balyoz davalarının nasıl cereyan edip sonuçlandıkları herkesin aklında, Madanoğlu Davası’nın 2 Ekim 1974 tarihli kararında ise şöyle deniyordu:
“Sanıkların müsnet suçu işlemedikleri hususuna mahkemece yukarıda belirtilen delillerin serbestçe takdir ve münakaşası neticesine tam bir vicdani ve hukuki kanaate ulaşıldığından beraatlerine oy birliğiyle karar verildi.”
Evet, biz Madanoğlu Davası’ndan yargılananlar, askeri mahkeme önüne çıktığımız için, sivil mahkeme önünde yargılanan Ergenekon ve Balyoz sanıklarına oranla daha şanslıydık.
Eğer bir toplumda, askeri mahkemede yargılananlar, adalete ulaşmak açısından sivil mahkemede yargılananlardan daha şanslıysalar, o toplum hapı yutmuş demektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları