Seçimlerden önce de belirtmiştim. 12 Haziran ertesi büyük sorunlara, çok ciddi gelişmelere gebeydi. Bir dostumla konuşurken, şöyle söylediğimi anımsıyorum:

- Yemekler yendi, içkiler içildi, şarkılar söylendi, danslar edildi, şimdi hesap zamanı. Bakalım faturayı kime uzatacaklar?

Bu sözlerle bir özlemi değil, gözlemi dile getirmeye çalışıyordum.

Nitekim seçimin üzerinden daha iki hafta bile geçmeden sorunlar teker teker kapıyı çalmaya başladı.

Seçimi büyük zaferle kapamış olan AKP sorunların boyutlarının farkında görünmüyor.

Böyle sürerse, zafer çabuk solacak, şu ünlü deyiş gündeme gelecek:

- Zafer veya hiç!...

AKP’nin görünümü böyle.

- Peki ya CHP?

23 Haziran Perşembe günkü Aydınlık’ın 9. sayfasında CHP’nin eski yıldızlarından, Baykal’ın göz bebeği, imar işlerindeki uzmanlığı Hanefi Avcı’nın kitabında bile yer alan, Mehmet Sevigen buyurmuş:

- Parti ideoloji ve ruh olarak bölünüyor; genel başkana tavsiyem, kurultayı kendi toplasın!

- Aferin Sevigen’e diyorum, doğru bir çağrı yapmış.

Çünkü CHP’nin yeni dönemi için yeni, sağlıklı, demokratik, örgütlenme modeli, yeni tüzük, yeni program, yeni projelerin örgütte tartışılması hep gerekli.

***

Genel başkanın kişisel performans açısından başarılı olduğu 12 Haziran seçimleri, Kemal Bey’in çevresindeki ekip tarafından oluşturulan yeni projelerin halka ulaştırılması için, önce örgüte iyi anlatılıp belletilmesi gerektiğini ortaya koydu. Bunların programın etraflıca tartışılacağı kurultay sürecinde ele alınması zorunlu.

Örgütün küskünleriyle, yetersizleriyle, eğitimsizleriyle AKP yanında yaya kaldığı ortaya çıktı; kadroları takviye edecek, yeni örgütlenme modelinin tüzüğünün gene kurultayda ele alınması gerekiyor. Bu kurultaya bugünden hazırlanmak gerek.

Partinin yeni örgütlenme ve kimliğini tanımlamak için beklemeye tahammülü yok. Türkiye’yi çok büyük sorunlar, pusu kurmuş bekliyor. Yarınlar için iddiaları olanların, o dönemlere şimdiden vakit geçirmeden hazırlanmaları zorunlu.

Bu da tüzük program kurultaylarının acil gerekliliğini ortaya koyuyor.

Bu yüzden kurultay çağrılarını olumlu karşılıyorum.

Evet genel başkan önayak olmalı ve kurultayı bir an önce toplamalı.

Ama nasıl bir kurultayı?

Yukarıda tanımını verdiğimiz gibi bir kurultayı.

***

Aydınlık gazetesinde söz konusu haberin yayımlandığı dokuzuncu sayfada, Mehmet Sevigen’in resminin yanında daire içinde, Sevigenlerin “Ankara’da saptadıkları kurultay gündemi var.” Okuyalım:

“1- Açılış,

2- Saygı duruşu ve İstiklal Marşı,

3- Kurultay başkanlık kurulu seçimi,

4- Genel Başkanın açılış konuşması,

5- Olağanüstü kurultay çağrısı yapan delegeler adına konuşma,

6- Parti meclisi üyelerinin seçimi,

7- Kapanış.”

Evet böylesine devasa sorunlarla karşı karşıya olan Türkiye’de gırtlağına kadar yapısal sorunlara batmış ana muhalefetin kritik dönemdeki olağanüstü kurultayının gündemi bu.

Gündeminden anlaşıldığına göre, PM’de genel başkanı kendi yandaşlarıyla kuşatmaktan başka hiçbir amacı olmayan “bir sen – ben kurultayı” bu.

Bu durumda insanın çarşıdaki bıçkın manav gibi çağrı yapacağı geliyor:

- Kurultaya gel, vatandaş, kurultaya gel! Buyur vatandaş “sen – ben kurultay”ına buyur!

\n\n