Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kör Milli İrade

11 Şubat 2014 Salı

21. yüzyılın ilk büyük sandıklı diktatörü Tayyip Erdoğan, baskı rejimine paravan bulma çabasıyla sık sık “milli irade”den söz ettiği için, kavramın sorgulanmasına neden olan bir siyasetçi olarak, geleceğin siyaset bilimi kitaplarında kendine özgü bir yer sahibi olacaktır.
Tayyip Bey, milli iradeyi, bir kere sandıktan en fazla oy alarak çıkanın keyfince, her şeyi yapmasına, her özgürlüğü kısıtlamasına imkân sağlayan bir güç olarak görmektedir.
Ona göre, diktasına karşı çıkmak, milli iradeye karşı çıkmakla eşanlamlıdır.
Oysa demokrasi, özüne kimsenin hatta milli iradenin bile dokunamayacağı, güvenceye alınmış temel hak ve özgürlükler rejimidir.
Milli irade, erkeği kadına, eşeği küheylana, kediyi kaplana dönüştüremez.
Milli irade, hırsızlığı erdeme çeviremez.
Milli iradenin özgürlükler çerçevesinde egemen olduğu ülkelerde, hırsızlıkların hukuki hesabı seçim sandığında değil, bağımsız, tarafsız mahkemelerde verilir.

***

Demokrasilerde, hırsızlıkların hesaplaşması da yapılır sandıkta. Ama bu, siyasi hesabın verilmesidir. Sandıktan hırsıza evet çıkması, hırsızlığın erdeme dönüşmesine yol açmaz. Olsa olsa seçmenin, “Bizi bir süre daha hırsızlar yönetsin!” dediği anlamı çıkar.
Şimdi bir an için demokrasilerde sandığın işlevi ve sınırları tartışmasını bırakalım bir yana ve onu Tayyip Bey’in oturtmak istediği yere yerleştirip, demokrasinin her şeyi olarak kabul edelim.
O zaman da şöyle bir gerçekle karşı karşıya kalırız:
Sandık demokrasisi, toplumun kendisi için en iyi en doğru, kendi çıkarına en uygun olanın ne olduğuna karar verebilmek yetisine sahip olduğu varsayımına dayanır.
Seçim, bu kararın açıklanmasından başka bir şey değildir. Bir toplumda insanların neyin kendisi için en iyi olduğuna karar verebilmesi için, her şeyden önce neyin ne olduğunu bilmesi zorunludur.
Bunun için ifade ve basın özgürlüğünün olması, gazetelerin, radyoların TV’lerin olan biteni hiçbir müdahaleye maruz kalmadan anlatabilmeleri, olanın bitenin haberini saklamadan, saptırmadan vermeleri ve özgürce yorumlayabilmeleri gerekmektedir.
Son dönemde bunlara bir de sosyal medya katılmıştır.

***

Kısacası, milli iradenin kendini özgür ifade için, kör olmaması, olup biteni görmesi gerekir.
Öyle ya, neyin ne olduğunu bilmeden neyin doğru neyin yanlış olduğunu, neyin kendisi için en uygun olduğunu nereden bilecek millet?
Ancak biat topluluklarında kör milli iradeler kutsaldır. Çünkü onun tek seçeneği vardır, o da biat etmek.
Biatta sorgulama olmayacağından, neyin ne olduğunun bilinmesinin de önemi yoktur.
Biatta, bilgi sahibi olmadan da fikir sahibi olmanın sakıncası yoktur. Çünkü sorgulamaya yer yoktur ki, bilgiye ihtiyaç olsun.
Görüldüğü gibi, sandığı her şey kabul etseniz bile anlam taşıması ancak basın özgürlüğüyle mümkün olacaktır.
Basının da, sosyal medyanın da özgürlüğü gerçeklerin açıklanması, görüşlerin ifade edilebilmesi milli iradenin önkoşuludur. Kör milli irade milli irade değildir.
Basın özgürlüğü olmaz, eğer bugün olduğu gibi iktidar her tarafa müdahale ederek gerçeklerin bilinmesini engellerse, bunun adına milli irade hırsızlığı denir. Milli irade hırsızlığı üç şekilde yapılabilir.
1- Milletin sandığa gitmesini engelleyerek veya sandık başında özgür seçimini etkileyecek olan korku ortamını yaratarak.
2- Sandıktaki oyları çeşitli yöntemlerle çalarak.
3- Neyin ne olduğunun, ne olup bittiğinin öğrenilmesini engelleyip sandık başına gitmeyi, özgür seçimin koşullarını ortadan kaldırıp, anlamsızlaştırarak.
Bugün ülkede bir milli irade hırsızı olduğu kesin!
Yukarıdaki açıklamalara bakarak onun kim olduğunu bulmak çok güç olmasa gerek.
Söyleyin bakalım şimdi! Kim milli irade hırsızı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları