Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kim Öldürdü? (14.02.2015)

14 Şubat 2015 Cumartesi

Yılmaz Koçyılmaz için önceki gün Ayaş-Ankara yolunda, Azrail polis kılığına girmişti benzetmesini yapıyordu biri.
O akşamüstü Yılmaz Koçyılmaz, işyerinden evine dönerken aracını polis çevirdi ve kar zinciri takmasını söyledi.
Yılmaz Koçyılmaz, hayatının en büyük ve en son hatasını o an yaptı ve yanında kar lastiği ile zincir bulunduğunu, yolda gerekirse, bunlardan birini takacağını söyledi. Bunun üzerine eski kameraman Yılmaz Koçyılmaz ile polis arasında tartışma başladı. Polis Koçyılmaz’ı yere yatırıp kelepçelemeye kalktı. O sırada Yılmaz Koçyılmaz uyardı:
- Bana kelepçe takmayın! Kalp ve tansiyon hastasıyım. Ölürüm.
Polis aldırmadı, kelepçeyi taktı.
Ve bunun üzerine kalp krizi geçiren Yılmaz Koçyılmaz öldü.
Şimdi olayın soruşturması yapılacak ve Yılmaz Koçyılmaz’ın ölümünden kimin sorumlu olduğu ortaya çıkarılacak, gereği yapılacak.
Gerçekten kimin sorumlu olduğu ortaya çıkarılacak, gereği yapılacak mı, kuşkuluyum.
Polis müdahalesi sonunda canını yitirenlerle ilgili benzeri olayları anımsarsanız, kuşkumun nedenini anlarsınız.
Kaldı ki, olayın yalnızca polisiye yönüne eğilirseniz, tümünü kavrayamazsınız.

***

Olayı bir zabıta vakası olarak ele aldığımızda da, sorulacak ciddi sorular var:
Trafik kontrolünde üstünde silah falan bulunmayan bir kimsenin kelepçelenmesinin nedeni ne olabilir?
Polis ile tartışmaya girişilmesiyle birlikte otomatikmen polise mukavemet suçunun unsurları oluşur mu?
Polis neden Yılmaz Koçyılmaz’ı yere yatırıp kelepçelemiştir?
Yılmaz Koçyılmaz, kalp ve tansiyon hastası olduğunu belirtmesine rağmen kelepçelenmesinde neden ısrar etmiştir olay yerindeki sorumlular?
İnsanların yere yatırılıp kelepçelendiği trafik kontrolü dünyanın hangi demokratik ülkesinde görülmüştür?
Bütün bu soruların yanıtı, olay yerinde ilk göze çarpan sorumluların ortaya çıkmasına yarayacaktır da, yargıda ne olacaktır ki?
Ölen öldüğüyle kalacak gibi görünüyor.
Kaldı ki, o polisin bulunması benzeri olayların tekerrürünü önleyecek midir ki?
Polis, bir trafik kontrolünde dahi vatandaşı yere yatırıp kelepçeleyecek bir tutum içindeyse, ortada sorulması gereken şu soru var demektir:
-Polisi, vatandaşı bu kadar düşman veya hasım görmeye iten ne?
Polis de karşısındaki vatandaş da, halkın içinden çıkmış kimseler, polis de vatandaş gibi yaşamın yükünün ağırlığı altında büzülen, yaşam savaşı yolunda ezilen, bizden, içimizden biri.
Ne halk polisin düşmanı, ne de polis halkın. Ama ne yazık ki, egemen olan görüş, bu doğru görüş değil, hatta tam tersi.

***

İşte bu gerçeği fark ettiğimiz zaman asıl faile yönelmeye başlamışız demektir.
Evet gerçek fail, cumhurun kendi gibi düşünmeyenini hain, düşman, suçlu, potansiyel suçlu olarak görüp gösterendir.
Gerçekten de, bir cumhuriyette eğer cumhurun yöneticileri ve de başı, biat etmemiş, cumhurun bireylerini potansiyel suçlular, hainler, düşmanlar olarak görüyorsa ve bunu her gün meydan kürsülerinden, TV ekranlarından herkese dillendiriyorsa, o zaman cumhurun polisi de, cumhurun bireyini düşman, asayiş hizmetini de savaş gibi görmeye başlar.
Cumhurun başı, cumhurun biat etmemiş insanını düşman gibi görürse, cumhurun polisi de onun canına kıyar.
Cumhura karşı ılımlı davranan polis ise amiri tarafından ensesinden tutulduğu gibi gazı sıkmak zorunda bırakılır.
İşte bu neden-sonuç ilişkisini kurabilirseniz eğer, Yılmaz Koçyılmaz’ı gerçekte kimin öldürdüğünü görebilirsiniz.
Cumhurun güvenliğini sağlamakla yükümlü olan cumhurun polisini, kim cumhuru düşman görür hale soktuysa, Yılmaz Koçyılmaz’ın ölümünün, esas faili de odur.
Yani kimmiş?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları