Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İleri Teknolojiyle Geri Düzene

02 Kasım 2014 Pazar

Sevgili,
Tevfik Fikret’in düzenin simgesi olarak gördüğü İstanbul’alanetleryağdırdığı, “Sarmışyineafakını bir dud-i munannid” diye başlayan “Sis” şiirini, günümüze uyarlamak çok güç olmasa gerek.
“Sarmış yine afakını bir zulmet-i muannid” (Yine ufuklarını inatçı bir karanlık sarmış) şekline çevirirsen, Aydınlanmacı Cumhuriyeti yeni bir karanlık döneme taşıma girişimlerinin her an biraz daha yoğunlaştığı günümüzdeki durumu dile getirmiş olursun.
Dikkat ediyor musun, son zamanlarda, artık talan ve yağmaya koşut olan saldırı din ve kutsal kalkanının arkasına sığınarak yürütülüyor. Validebağ’da rant hedefli yeşil ve tarih yağmasını da din ve cami tabusu ardına gizlemek istediler.
Tipik AKP politikasının en güzel örneğini Üsküdar Belediye Başkanı verdi. Sonra iki gün arayla onu aynı yönteme başvuran tebliğciler izlediler.
Türkiye hızla bir değişime doğru sürüklenirken hep aynı yöntem izlendiğine göre Adana Tango Festivali’ne de din ve ulusal değerler kalkanına sığınarak saldırılmasında şaşacak bir yön yok.
Nitekim Uslu Adana Platformu denen bir grup, tangoyu zinanın ayakta yapılan şekli olarak niteleyip bu dansın dinimize de ulusal değerlerimize de aykırı olduğunu söyleyerek karşı çıkmışlardır.
Her biri münferiden ele alındığında, kimi zaman masum gibi görünen bu girişimleri bütün olarak irdelediğinde çıkacak sonuç malum.

***

Olayın üzerinde durulması gereken bir yanı da, Uslu Adana Platformu’nun sosyal medyayı çok iyi kullanacak biçimde ustaca örgütlenmesi.
Türkiye’yi geri götürmek isteyenlerin ileri teknolojiyi her alanda ustaca kullandıkları zaten kimsenin meçhulü değil.
Benim burada vurgulamak istediğim, kimilerinin iddia ettikleri gibi ileri teknolojiyi kullanmanın, illa ki kaçınılmaz olarak moderniteyi getireceği savının geçersizliği.
Gerçekten de,özellikleson zamanlarda başgösteren ve Batı’da da, “Rifaa’nın Çocukları” kitabının yazarı Guy Sorman gibi temsilcileri olan İslam dünyasındaki dinci siyasi akımların destekçileri, İslam dünyasının yabancı sermayenin getireceği yeni teknolojiyi kullanarak çağdaşlaşacağını ileri sürüyorlar.
Olaylar sürekli yanıldıklarını gösteriyor. Çünkü yaşadıklarımız kanıtlamıştır ki, zaman zaman en ileri teknolojiler en geri ve en yıkıcı sonuçları verebiliyorlar.
Bu savı ileri sürünce akla hemen silahlar geliyor, ama tabii ki yalnızca onunla sınırlı değil. Hangi alanda olursa olsun, ileri teknoloji her zaman aydınlanmanın değil, zaman zaman yeniden karanlıklaşmanın da aracısı olabiliyor.
Ve böylelikle görüyoruz ki, salt ileri teknoloji kullanımı uygarlaşmayı, çağdaşlaşmayı getirmiyor.
Sorman ve ekibinin savları da böylelikle çöküyor.

***

Yanlış anlaşılmak istemem, bu gözlemin teknoloji karşıtlığıyla bir ilgisi yok. 21. yüzyılı yaşayan bir insanın teknolojininözgürleştiriciişleviniyadsıması kadar saçma bir şey düşünülemez.
Ama şurası da yadsınamaz ki, ileri teknoloji her zaman ilerlemeyi getirmiyor, ileri teknoloji aynı şekilde geriye çark etmek için de kullanılabiliyor. Hatta Türkiye’de olduğu gibi kimi toplumlarda, bu tür amaçlara yönelenlerin zaman zaman ileri teknolojiyi herkesten iyi kullandıkları da oluyor.
O zaman devreye Frenklerin şu ünlü kuralı giriyor:
Neyi yaptığınız değil, nasıl yaptığınız önemli.
Yani teknolojiyi hangi amaca yönelik olarak hangi yöntemlerle kullandığınız da önem kazanıyor.
Bukonudadahafazlatartışmadaneniyiörneğin nükleer gücün kullanılması olduğunu söylemekle yetineyim.
Aslında bu kuralın teknoloji için olduğu gibi, bilim için de geçerliliğini koruduğunu söyleyeyim.
Yirminci yüzyılın en büyük dâhilerinden Einstein’ın şu sözü bu gerçeği çok güzel açıklamıyor mu:
Vicdansız, bilinçsiz bir bilim, ruhun yıkıntısından başka bir şey değildir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları