Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gerekliydi...

25 Nisan 2014 Cuma

Başbakan’ın Osmanlı’nın son döneminde meydana gelmiş olan 1915 Ermeni olaylarıyla ilgili açıklaması bir ilktir.
Olaya nasıl yaklaşmak gerek?
Bir yaklaşım, açıklamayı yapanın kişiliği, daha önceki davranışları çerçevesinde ele alıp irdelemektir. Kuşkusuz bu durumda da ilginç gözlemlere, haklı saptamalara varmak mümkündür. Konunun bu yanı göz ardı edilemez.
Ancak, sanırım bugün yapmamız gereken konuşmayı, onu yapan kişinin geçmişiyle bağlantılandırmadan, salt içeriğiyle ele alıp irdelemek olmalıdır.
Öyle yapıldığında, Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Başbakanı olarak, 23 Nisan 2014 günü yaptığı açıklama gerekliydi, hatta keşke daha önce yapılmış olsaydı” diyebiliriz rahatlıkla.
Genel olarak, 19. yüzyılın son çeyreğinde ve özel olarak da 1914-15 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeniler bağlamında hiçbir şey olmadığını ileri sürenler için açıklama kabul edilemezdir.
Ama eğer siz de benim gibi, bu zaman dilimleri içinde, ülkemizin doğu ve güneydoğusunda kurbanları arasında Ermenilerin de, Türklerin de bulunduğu müessif ve trajik olaylar olduğunu yadsımıyorsanız ve bir imparatorluğun tasfiye döneminde yaşanan bu gibi acıların kurbanları hangi kökenden, hangi ırktan olursa olsun, bu trajik olaylara duyarsız kalmayanlardansanız, Ermenilerin de Türklerin de acılarını görmezden gelemezsiniz.

***

Bu durumda tehcir olayından mağdur olan, kanlı cinayetlere kurban gitmiş bulunan insanların acılarını anlamak, kendilerine taziyede bulunmak bir vicdan borcudur.
Bunca acı ve ölümden sonra, “Hiçbir şey olmadı!” veya “Yok bir şey!” demek ne kadar vicdansızlık ise kurbanları ırk, dil, din, köken farkıyla ayırıp bir tarafın acılarını kutsarken, öte tarafın yaşadıklarını yok saymak da o kadar vicdansızlıktır.
Kuşkusuz, olayın her yanını görmek, onaylanmayacak efal (fiiller) mazur göstermenin bahanesi olmamalıdır ve zaten olamaz da.
Trajik olayların yaşandığı bir kez kabul edildikten sonra, artık onun her iki tarafının da kendilerine düşen sorumluluklarını da üstlenmeleri gerekmektedir.
Tehcir sırasında meydana gelen vahşetin (ki böyle bir vahşeti inkâr etmek imkânsız) sorumluluğunu üstlenmek ve gereğini yerine getirmeye çalışmak demek, olayları illa ki çok özel bir durum olan koşulları iyice belirtilmiş bulunan “soykırım” olarak nitelemeyi gerektirmez.
Kimse de; 1920’ler İngilteresi’nin bile, hem İngiliz, hem Amerikan hem de Osmanlı arşivleri elinin altındayken, Malta’da ellerinde bulunan insanları yargılayacak delil bulamadığını ikrar etmek zorunda kalan İngiltere’nin durumu gözler önündeyken; Türkiye’den “soykırım” suçlamasını kabul etmesini isteyemez.
Yine kimse, olan soykırım değildi demenin, hiçbir şey olmadı demek olduğunu söyleyemez.

***

Tarihimizle yüzleşelim ama dürüstçe, saptırmalara kanmadan, yaygaralara kulak asmadan soğukkanlı bir biçimde.
Ermeni halkının geçmiş acılarına, aynı zamanda benzeri acıları yaşamışları da görmezden gelmeden saygı duymak, Türkiye Cumhuriyeti’nin topraklarının bir bölümünü kendi yurdu ilan eden bir devlet ile iyi ilişkiler içinde olmayı zorunlu kılmaz.
Ermeni halkının geçmişteki acılarına saygı duymak, daha önceki kardeşçe geçmişimizi yâd etmek, Azeri kardeşlerimizin yakın geçmişte maruz kaldıkları işgal, katliam gibi acılarına bigâne kalmamızı ve bunların failleriyle hiçbir şey olmamışçasına iyi ilişkiler içinde olmamızı zorunlu kılmaz.
Bu gerçekler, bütün taraflarca göz önünde tutulduğu takdirde, Tayyip Erdoğan’ın açıklamasının daha önce yerine getirilmesi gereken bir gerekliliğin ifası olduğu ve yepyeni, önce karşılıklı saygı ve giderek zaman içinde iyi komşuluk, ardından sıcak dostluk ilişkilerinin yeşereceği bir ortamın oluşturulmasına katkıda bulunacağı söylenebilir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları