Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gerçek Türkiye Hangisi?

25 Haziran 2013 Salı

Bugün Caddebostan Kültür Merkezi (CKM) olan mahal arsa iken top sahası haline getirmiştik, aramızda maçlar yapardık.
Bir gün maç sonrası giyinirken arkadaşlardan biri bir konuda görüşümü sordu. Söyledim.
- Zaten sen her zaman herkesin söylediğinin tersini söylersin, diye karşılık verdi.
Doğrudan ona yanıt vermek yerine, orada bulunanlara teker teker görüşlerini sordum, tamamı benim gibi düşünüyordu. Dostuma döndüm,
- Ben herkesin söylediğinin tersini söylemiyorum, görüyorsun. Ama sen kendini herkes sanıyorsun, dedim.
Dostumun şaşılası olmayan tavrını eskiler şöyle ifade etmişler:
- Kişiyi nasıl bilirsin? Kendin gibi.
Her ne kadar insanın yargılarında yanılmasına yol açsa da kendini herkes sanmak yine de katlanılabilir bir davranıştır. Ama kendini herkes sanmaktan yola çıkıp da herkesin kendisi gibi davranmasını istemek dayatmacılığa varır ki, o hoş görülemez.
Bütün bunları düşünmemin nedeni Gezi Parkı’ndaki göstericilerle dayanışmak üzere, ülkemize gelip Taksim’de polisin orantısız gücünün ve biber gazlarının hedefi haline gelen
Claudia Roth’un, olayları değerlendirirken kullandığı şu sözler oldu:
- Gerçek Türkiye Gezi Parkı’ndakiler, gerçek Türkiye 81 ilde bizim değerlerimizi paylaşanlardır.

\n

***

\n

Claudia Roth, Türkiye’de insan hakları konusuna öncelik vermiş, bu yüzden ülkemizde kimi çevrelerin tepkisini, hatta öfkesini çekmiş bir kişidir.
Ne yazık ki, aynı demokratik amaçlara yönelik olmamıza rağmen, bu kez Claudia Roth ile aynı görüşü paylaşamayacağım. Çünkü Roth’un gözleminde haklı olmasını temenni edenler bile Türkiye sokaklarındaki,
Erdoğan’a destek mitinglerindeki kalabalığı görünce haklı olarak sorarlar:
- Peki, bunlar ne? Bunlar da Türkiye değil mi?
Şurası gerçek ki, Türkiye’nin sokakları ve alanları bu sıralarda iki ayrı düşüncenin savunucularıyla doludur:
Birisi çoğulcu, öbürü çoğunlukçu olanlar.
Bunların her biri de bir diğeri kadar
“gerçek Türkiye’dir”.
Türkiye’nin sahiden demokrasi olmasını istiyorsak eğer, bu gerçeğin herkes tarafından kabul edilmesi, hatta, zor da olsa içe sindirilmesi gerekmektedir.
Hiç kuşkusuz, bu iki gerçek Türkiye’nin arasında bir fark vardır.
Özellikle Gezi Parkı’ndaki çekirdek kadro (olaya karışan kışkırtıcıları ve yıkıcıları kastetmiyorum) herkes ile birlikte yaşamayı içine sindiren ve tüm toplumun ve de iktidarın da sindirmesini isteyen kişilerden oluşurken onların karşıtları arasında, kendi gibi olmayanın katlinin vacip olduğunu düşünenler bulunmaktadır.

\n

***

\n

Ben de isterdim, hoşgörüde, çoğulcu düşünceyi içine sindirmede, farklılıklara tahammüllü olmada, hatta onları zenginlik olarak algılamada, yani Gezi gösterilerinin dünya görüşünde bütün Türkiye’nin birleşmesini.
Ama bunu istemek başka, gerçek sanmak başka.
Bunu gerçek sanmak, dileklerini gerçek sanmak demektir.
Özlemim Roth’un söylemiyle bağdaşsa bile gözlemim bağdaşmıyor.
Şu gerçeği görmek zorundayız:
Daha bir süre biri çoğunlukçu, öbürü çoğulcu iki Türkiye yan yana var olacaktır.
Ve bu Türkiye’lerin her ikisi de bir diğeri kadar gerçek Türkiye olacaktır.
Bütün mesele, bu iki Türkiye’nin birbirlerine karşı saygı değilse bile tahammül çizgisi içinde yan yana yaşamayı becermeleridir.
Burada, devletin görevi bu iki Türkiye’yi yan yana yaşatacak koşulları oluşturmak, birinin diğeri üzerine tahakkümünü engellemektir.
Şu anda durum ne yazık ki, bu değildir ve çok büyük bir tehlike taşımaktadır.
Tehlike bu iki Türkiye’nin yan yana olması değil, siyasi iktidarın ve onun başının, her ikisi de bir diğeri kadar gerçek olan bu iki Türkiye’nin bir arada yaşayacağı ortamı oluşturmak ve korumak üzerine üstüne düşeni yapmak yerine tersine kışkırtıcı bir tutumu benimsemesidir.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları