Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gencini Tehlike Olarak Görmek

22 Mart 2014 Cumartesi

Herkes 30 Mart’a bakıyor. Oysa 2.007.685 (yazıyla iki milyon yedi bin altı yüz seksen beş) genç bütün dikkatlerini yarına çevirmiş durumda. Çünkü onlar için her şey yarın başlayacak, haziran ayındaki ikinci sınavda da dananın kuyruğu kopacak.
Yarın yapılacak olan Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı (YGS), bu üniversiteye yerleştirmenin ilk basamağı.
Bu yıl yapılacak YGS’de ilginç ve üzerinde çok tartışılan bir yan var. Bu yıl ilk kez sınav soruları açıklanmayacak, daha doğrusu soruların yalnızca yüzde 20’si açıklanacak, kalan yüzde 80 ise açıklanmayacak.
Bu uygulamanın gerekçesi, arkadaşımız Figen Atalay’ın 18 Mart günkü haberinde belirttiği gibi, “denenmiş ve ölçme niteliği yüksek soruların bazı değişikliklerle yeniden kullanılmasının hedeflenmesi”.
Neymiş efendim, sorular ileride mükerrer olarak kullanılacakmış.
İnsanın aklına ister istemez şu soru geliyor:
- Hataları saymakla bitmez ÖSYM’nin bunca kalabalık kadrosu içinde yeni soru hazırlayacak elemanı mı yok ki, bu yolu tutuyor?
Tabii hemen bir soru daha geliyor akla:
- Son yıllarda, sürekli, itirazlar üzerine, 1-3 sorunun yanlış bulunarak iptal edildiği göz önünde tutulursa, bu yıl yanlışlar nasıl bulunabilecek?

***

Yanlışlar deyip geçmeyin! ÖSYM Mali Durum ve Beklentiler Raporu’na göre yalnız geçen yıl YGS’ye yönelik 4.065 (yazıyla dört bin altmış beş) itiraz yapılmıştı.
Bu yıl sınav soruları ve cevap anahtarları açıklanmayacağına göre öğrenciler sonuçlara itiraz haklarını nasıl kullanacaklar?
Unutmayalım, son yıllarda her sınavda 1-2, hatta kimi zaman da 3 soru bu itirazlar sonucu yanlışlığı anlaşıldığından iptal edilmişti. Her bir sorunun karşılığı 3.5 puan olduğuna göre üç yanlış sorunun sıralamalarda nasıl önemli bir fark oluşturduğu anlaşılır.
ÖSYM’nin, gafları ve skandallarıyla ünlü, şapkadan tavşan çıkaranlar kadar güvenilir Başkanı Ali Demir yanlışlıklar konusunda şöyle buyuruyor: - Yanlış varsa kendimiz bulup çıkarır, iptal ederiz.
Yılların deneyimli, uzman eğitim yazarı Abbas Güçlü, Ali Demir’in bu yanıtı yayımlandıktan sonra çok haklı olarak şu soruyu soruyor: - Bugüne kadar bu hiç vaki oldu mu ki?..
Uzmanların çoğu, sınavların açıklığı ve şeffaflığı ilkesine aykırı bu kararın, olsa olsa önceki yıllarda patlak vermiş olan skandalların benzerlerinin üstünün örtülmesine yarayacağını belirtiyorlar.

***

Görüyorsunuz, daha ilkokuldan başlayarak, kendileriyle lastik top gibi oynanan, Gezi Parkı’nda demokratik gösterilerde horlanan, iktidar tarafından cendere içinde zorlanan, gösterilerde polis tarafından hedef gözetilerek vurulan gençlerimizle bir defa daha oynanıyor.
Zaten Türkiye’de devletin gençlere bakışı hep tehdit algısı biçimde olmuş, onlar hep itilip kakılıp horlanmışlardır. ÖSYM de gençleri tehdit olarak algılayan ve itip kakan kurumlar arasında yerini alıyor ve bu anlayışına uygun tedbirleri de ihmal etmiyor.
Bu arada, Milli Eğitim Bakanı üniversiteye giriş sisteminin değişeceğini açıklamışmış, ne gam! ÖSYM’nin bundan haberi bile yok.
Olsa da zaten ne yapacak?
Her sınavı şaibeli, her girişimi skandallara açık bu kuruluş, gençlerin işini kolaylaştırmak üzere, yeni sistemin gereklerini en iyi şekilde yerine getirecek, hazırlıkları yapacak değil ya!
ÖSYM’ye de haksızlık etmeyelim. Eğitim sistemimizin A’dan Z’ye neresi düzgün ki, ÖSYM’si düzgün olsun?
Zaten gençliğini bastırılması, susturulması, icabında ifna edilmesi gerekli bir tehlike olarak gören bir iktidar, onun lehine düzenleme yapamaz, onunla top gibi oynar.
Peki, gençlerimiz böyle bir muameleye layık mı?
Onu da yarın değil, önümüzdeki pazar göreceğiz!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları