Faturayı Ülkü ve Atatürk'e Kesmek

07 Ağustos 2012 Salı
\n

\n\n\n

İlkokul ders kitaplarımızda resmi olan Atatürkün manevi kızıküçük Ülkü, çocukluğumun önemli idollerinden biriydi. Adını Atatürkün koyduğu.Ülkü yaşamının başında sahip olduğu bu büyük ayrıcalığı bir dönem çok ağır ödedi.

\n

Zeynep Göğüşün, bu konuyu işleyen son yazısını (Cumhuriyet 4 Ağustos 2012, s.15 ) eğer o gün görmediyseniz mutlaka şimdi okuyun!

\n

Zeynep o yazısında 1962 yılında artık büyümüş olan küçük Ülkünün iki çocuk yaptıktan sonra eşinden ayrılıp yeniden evlenmesi dolayısıyla maruz kaldığı saldırıları anlatıyor.

\n

Ülkünün basında adeta kampanyaya dönüştürülen saldırıların hedefi haline getirilmesinin nedeninin, bir Türk Musevisi ile evlenmesi olduğunu belirtiyor Zeynep Göğüş.

\n

Belki de o sıralarda okuduğum gazetelerin olay konusunda sessiz kalmalarından dolayı olup biteni anımsamadım.

\n

Kimileri, Atatürkün, okuma kitaplarımıza kapak olmuş manevi kızının ikinci evlililiğini bir Türk ile yapmamış olmasından dolayı tepki göstermişler.

\n

Oysa ikinci eş Yeşua Bensusen Bey pek de âlâ Türktü. Nitekim sözü geçen yazıda da belirtildiği gibi bu muhterem vatandaşımız, kimsenin kulak vermediği yakınmalarında aynen şunları söylüyordu:

\n

- Ben Türküm, Türk ordusunda askerlik yaptım.

\n

***

\n

Tabii ki Türktü Yeşua Bey.

\n

Ne var ki, kimilerine göre Türk olmak için belirli bir ırk kökenine, hatta daha da ötesi mezhebe dayanmak gerekiyordu.

\n

Onlara göre Türk olmanın koşulları arasında Sünni Müslüman olmak da yer alıyordu.

\n

Yeşua Bey bu koşulu yerine getirmeyince de kimi ahmaklar, kendi hamakatlarının faturasını Ülküye kesmişlerdi.

\n

Oysa Yeşua Bey, Ülkü kadar, sizin benim kadar, hatta kendisine saldıran zibidiler kadar Türktü.

\n

Atatürk ulusçuluğu, bir ulusun ırk, din, dil gibi nesnel öğelere değil, ortak bir geçmişe sahiplik bilincine, birlikte yaşama ve ortak bir geleceğe yönelme iradesine sahip olma öğesine dayanır.

\n

Sübjektivist özgürlükçü bu ulus kavramı, ırkçılığı, şovenizmi dışlar.

\n

Atatürkün ulus kavramının Renana dayandığını biraz olsun okuyanlar bilirler.

\n

Ama ne yazık ki geç kalmış ulusçuluğun da etkisiyle, çok yanlış bir algı egemen olmuş, ırkçı eğilimlerin zaman zaman şahlandığı görülmüştür.

\n

Bu tavır bilime aykırıdır.

\n

Bu tavır, kavimlerin birbirlerinin içinde eridiği Anadolu gerçeğine ters düşer.

\n

Bu tavır, Atatürkün söyledikleriyle taban tabana zıttır.

\n

***

\n

İşin daha da ilginci, sanki bu gerçekler ortada değilmişçesine bir süredir sol düşmanlığının yerini almış olan ulusalcılık düşmanıyetmez ama evetçi takımı da, bir zamanlar Atatürkün manevi kızını bağnazlık çarmıhına germeye çalışan ırkçı şovenist tavrın faturasını Mustafa Kemal Atatürke kesmeye kalkmışlar; oradan hareketle bütün kavramları birbirine karıştırarak, Atatürk ile birlikte bütün ulusalcıları şoven ilan ederek, dış efendilerin koruyucu kolları arasında yaşamayı kabul etmeyenleri de suçlayarak, kendilerini aklama yolunu tutmuş; itiraf etmeseler, hatta zaman zaman tersi bir dil kullanır gibi yapsalar bile Sam Amcalarının yolu üzerindeki taşları temizleyerek hizmet sunma işlevini yüklenmişlerdir.

\n

Doğrusunu söylemek gerekirse, girişimlerinde belirli bir başarı da sağlamış görünmekteler. Hiç değilse şimdilik.

\n

Öyle ya! Ulusal bir kurtuluş savaşı ile özgürlüğüne kavuşmuş bir toplumda, ulusalcılık sözünü, şovenizm ile sanki eşanlamlıymış gibi, bir hakaret olarak yerleştirmeyi becermişlerdir.

\n

Geçen gün toprağa verdiğimiz küçük Ülkü, yaşamının bir bölümünde, bir kısım ahmakların hamakatının kurbanı olurken bir gün gelip de manevi babasının da tıpkı kendisi gibi aynı dokudan, ama ayrı telden çalan başka ahmakların hamakatlarının kurbanı olacağını aklına bile getirmemişti herhalde.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları