Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Fadıl’ı, ‘Jet Fadıl’ Yapan

02 Ağustos 2014 Cumartesi

Jet Fadıl namıyla maruf Fadıl Akgündüz, Başbakan’a, internet sitesinde yayımladığı bir mektup yazmış. Jet Fadıl, Tayyip Bey’e sevgisini de dile getirdiği mektubunda, “paralel devletin” kendisini sabote ettiğini belirtmiş.
Jet Fadıl, bu hafta Cumhuriyet yazarlarının büyük ilgisini çekti. Önce, 30 Temmuz’da, yazılarını büyük beğeniyle izlediğim Çiğdem Toker’in, sonra dün, yılların gazetecisi dostum Ahmet Tan’ın konuğuydu Jet Fadıl. İkisini de okumanızı tavsiye ederim.
Jet Fadıl son zamanlarda Maldivler’deki Müslümanlar Adası Projesi’yle yürüttüğü paralar yüzünden, bizde de sık sık konu ediliyor. Mine Hanım Fadıl’a çok kızıyor.
Ben ise Fadıl’dan çok, Fadıl’ı “Jet Fadıl” yapanlara yöneltiyorum tepkimi.
Jet Fadıl iş hacmi bakımından eskinin ünlü lüpçüleri, Sülün Osman ve Fil Hamdi’yi fersah fersah geride bırakmış bir üstat.
Onun parayı toplamak için ortaya attığı senaryolara bakarsanız, para hortumlamada bunca başarılı olmasına şaşmadan edemezsiniz.
Şaşkınlığınızın nedeni yanlış yere bakmanızdır. Dolandırma olayında, dolandırıcıya ya da anlattıklarına değil, dolandırılana bakmak gerekir. Dolandırılanın tamahı olmasa, dolandıranın hünerinin beş paralık değeri kalmaz. Tıpkı balığın iştahı olmadan, balıkçının zokasının bir şeye yaramaması gibi...

***

Dolandırıcının hüneri senaryosunun ustalığında değil. Zokayı kapmaya amade tamahkârı saptamasında yatar.
Hani ne demişler ya, “Şeyh uçmaz mürit uçurur” diye.
Durum böyle olunca da insan elinde olmadan soruyor:
- Kabahat dolandıranda mı, yoksa dolandırılanda mı?
Kabahat kimdeyse ceza da ona verileceğinden sorunun pratik önemi var sanılabilir.
Ama öyle değil, dolandırılanı “neden dolandırıldın?” diye cezalandıramazsınız. Çünkü demokrasilerde aldanma özgürlüğü de var.
Hiçbir demokraside, kimseyi aldanmaktan korumak için, yasaklayıcı girişimde bulunamazsınız. Olsa olsa onu uyarabilirsiniz ama sonunda aldanacak kişi uyarılara kulak asıp asmamakta özgürdür.
Başka türlüsünü düşünmek de olanaksızdır. İnsanları aldanmaktan koruyacağım diyerek üstlerinde baskı oluşturmak, sonunda ortaçağın engizisyon düzenini aratmayacak bir despotluğa yol açar.
Hem kimin aldanıp kimin aldanmadığını saptayabilmek için önce mutlak gerçeği bulmak gerekir ki, demokrasilerde öyle bir şey yoktur. Kimileri için doğru olan kimileri için yanlıştır. Ve insanların zorla başkalarının doğrularını yaşamalarındansa, özgürce kendi yanlışlarını yaşamaları evladır.

***

Kendi özgür iradesiyle yanlış yapmakta serbest olmak en bilimsel doğruların bile tepeden zorla kabul ettirildiği rejimlerden daha iyidir.
Ancak burada başka bir çelişkinin var olduğunu da görmezden gelemeyiz. Aslında demokrasilerde de herkesin kendi tercihini yapabilme özgürlüğü sınırlıdır. Çünkü orada da çoğunluğun tercihine göre hareket etmek zorunluluğu vardır. Eğer toplumun çoğunluğu yanlış olduğu kanıtlanmış bir tercihi yeğliyorsa, doğruyu seçenlerin tercihlerinin bir kıymeti harbiyesi kalmaz.
O yüzdendir ki, demokrasilerde insanlar, yalnız kendi aklının değil, komşunun aklının sonuçlarına tabidir ve bu da demokrasinin kendi özüyle çelişen bir durumdur.
Her neyse, demokraside aldanmak hak olduğuna göre, aldatmak özgürlüğü de vardır. Bu toplumlarda, “neden aldatıyorsun demek” aldananın üzerinde vesayet kurmaya kalkmak kadar aptalcadır.
Arz - talep mekanizmasına dayalı olan demokrasilerde, aldanmak hakkı ve aldatma özgürlüğü ilişkisi iyi ayarlanmış bir saat düzeniyle işlemektedir.
Bu durumda, kendi önündeki engellerin kaldırılmasını isteyen Jet Fadıl’ın talebinde yadırganacak ne var ki?
Aldanmanın ezeli bir şifa, aldatmanın başarılı bir ikna olarak kabul edildiği ortamda, Fadıl’ı Jet Fadıl yapanlar egemenliklerini sürdürdükçe, daha çok Jet Fadıl’lar uçar.
Helal olsun!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları