Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bu AKP’den öyle bir AKP çıkar mı?

19 Haziran 2015 Cuma

Bir yandan Türkiye’nin, yeniden yapılanmayı gerektiren büyük sorunlarla karşı karşıya olması, öte yandan son seçimlerden AKP’nin uzak ara birinci parti olarak çıkmış bulunması, koalisyon seçenekleri arasında, içinde AKP’nin de bulunduğu formülün en gerçekçisi olduğunu düşündürüyor ilk bakışta.
Gerçekten sivil demokratik çözümler üretecek, kuvvetler ayrılığı ilkesine saygılı, yargının siyasal iktidardan bağımsızlığını sağlamış, özgürlükçü bir anayasa ile birlikte, temel yapısal reformların yaşama geçirilmesi, toplumsal mutabakatı gerekli kılıyor.
Bu da ulusal koalisyon ile mümkün olur.
Unutmayalım ki Türkiye’nin sorunlarının başında yer alan Kürt sorununun çözümü de böyle bir mutabakatı yansıtan koalisyonu zorunlu kılmaktadır.
Ortaya çıkan fırsatın doğru değerlendirilmesi açısından, ulusal koalisyon en iyisi gibi görünmektedir.

***

Ancak yine unutmamak gerekir ki içinde bulunduğumuz bozukluklar, AKP’nin 13 yıllık iktidar uygulamalarının sonucudur. AKP’ye damgasını vurmuş olan Tayyip Erdoğan ise bununla da yetinmemekte, tek adam sultasını “Türk modeli başkanlık reijimi” adı altında yaşama geçirmeye çalışmaktaydı.
7 Haziran seçimleri seçmenin bunu istemediğini ortaya koydu.
Bu durumda, AKP’nin sandıktan çıkan mesajı iyi değerlendirerek fırsata çevirebilmesi, ancak Tayyip Erdoğan’ın despotik eğilimlerine karşı çıkması, kendi içinde bir değişim geçirmesi ile mümkün olabilirdi.
Tayyip Erdoğan’ın kontrolsüz gücünün herkes gibi partisi açısından da tehlike oluşturduğunu AKP içinde de, dile getirenlerin bulunduğu görülmekteydi.
“Ahmet Sever”in kitabı tam bu ortamda çıktı.
Bir şey söyleyemeyecekleri gelişmeler karşısında, “zamanlaması manidar” can simidine sarılanlar bu defa haklıdırlar, kitabın piyasaya sunulma zamanlaması gerçekten manidardır ve AKP içinde seçenek arayanlara adres göstermektedir:
Abdullah Gül.

***

AKP’nin zamana uygun değişimi göstermesini bekleyenlerin aradıkları özelliklerin Abdullah Gül’de olduğu söylenebilir.
Daha tutarlı Batıcı politika, daha ılımlı İslamcı bir siyasi çizgi, daha özgürlükçü bir demokrasi görüşü ve parlamenter sisteme saygılı bir tutum.
Ancak bu hasletlerin yanı sıra, Abdullah Bey’in böyle bir role talip olup olmayacağı, böyle bir talebin getireceği güçlükleri göğüsleyip göğüsleyemeyeceği de önemlidir.
Her zamanki ihtiyatlı tutumu doğrultusundaki son davranışlarıyla Abdullah Bey’in pek umut vermediğini söylemek için vakit henüz erkendir.
Zaten ortada ondan çok daha önemli bir başka sorun vardır ki o da, bugünkü AKP’den demokratik toplumsal uzlaşının buluşma noktasını oluşturacak, koalisyonun ana kanadı olabilecek bir AKP’nin çıkabilip çıkamayacağıdır.
Unutmayalım, böyle bir AKP bize kurucularının başlangıçta vaat ettikleri AKP’dir ve Abdullah Gül de o imaja uygundur.
Ama vaat edilen AKP’nin o olmasına karşın, bize yaşatılan AKP de budur.
Üstelik de Tayyip Erdoğan politikasının temelini oluşturan ötekileştirici, baskıcı, aşağılayıcı, tutsaklaştırıcı, bölücü, kirli politikaların yerleşip oturmasına gerekçe olabilecek herhangi bir zorlayıcı gelişme de yaşanmış değildir.
Bu noktayı görmeyip, “başlangıçta iyiydiler, sonradan saptılar” demek, yetmez ama evetçilerin büyük aymazlığını paylaşmakla eşanlamlıdır.
Salı günü yazımı “Hangi AKP” sorusuyla bitirmiştim, bugünkünü de şu soruyla bitireyim:
Bu AKP’den, demokrat, uzlaşıcı özgürlükçü bir AKP çıkabilir mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları