Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Başta Buradan da Öyle Görünmüştü

01 Mart 2014 Cumartesi

PARİS - İnternet çıkalı beri, artık nerede olursanız olun, Türkiye anında elinizin altında. Gazetelerin internet nüshalarına bakarken, gözüme eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın seçim tahmini takıldı.
Eski bakan, AKP’nin yüzde 35’ler dolayında oy alacağını tahmin ediyor, bunun da Başbakan’ın ayaklarının suya ermesini sağlayarak yararlı olacağını düşünüyor.
Tabii böyle bir açıklama, “Peki siz bakan olduğunuzdan bu yana ne değişti ki şimdi böyle konuşuyorsunuz” sorusunu gündeme getirir. Zaten getirmiş de. Günay bu soruya şöyle bir yanıt getiriyor:
- Biz bu partiye girerken muhtıralara muhatap olmuş, AB sürecinde kararlı adımlar atan, vesayet mekanizmasını kaldırmaya çalışan bir parti vardı.
Sabık bakanın bu açıklamasını Paris’te okurken anımsadım ki, bir zamanlar burada da böyle düşünenler çoğunluktaydı.
Buradan bakıldığında olayın öyle imiş gibi görünmesini anlamak daha kolay. Burada yardımcı öğeler giriyor devreye:
Cehalet, uzaktan bakışın aldatıcılığı, çıkar birliği.
Türkiye’yi içine almamaya kararlı olan Avrupa, Erdoğan’ı Türkiye’yi AB’ye üye yapacak diye desteklemeyecekti kuşkusuz. Asıl önemli nokta da buradaydı zaten. AB ile Erdoğan’ın o dönemde bu konuda zımni bir görüş birlikleri oluşmuş durumdaydı.

***

Avrupa, Türkiye’yi asla içine kabul etmeden kendi etki alanında kalan, dünya etrafında tur atan ay misali çevresinde dönen bir ülke olarak tutmak istiyordu. Erdoğan da buna razıydı. Yalnızca kendi iç kamuoyuna bunu başka türlü sunuyordu.
Kısacası AB sürecinde olumlu adımlar baştan aşağı palavraydı ve bunu Törkiş (Turkish) dönekler ile liboşlar dışında herkes biliyordu.
Vesayete gelince:
Gerçekten de Erdoğan askeri vesayete karşıydı. Yalnız onun askeri vesayet karşıtlığı, bu tür vesayetin kendininkine rakip olmasından dolayıydı.
İstediği, kendi vesayetini tek başına hükümran kılmaktı.
Bunun için önüne çıkan her engeli aşmaya kararlıydı.
Nitekim öyle de yaptı. TSK’yi tasfiye etmek için hukukun tüm temel ilkelerini ayaklar altına almaktan çekinmedi.
Olayın bu yanı hatırlatıldığında, buradan bakanlar, hukuk tanımazlığın kanıtlarına kuşku ile yaklaşıyorlar, bunu eski düzenin sürdürülmesini isteyenlerin itirazları olarak algılıyorlardı. Bu görüşün oluşmasında Törkiş dönekler ile liboşların da cansiperane gayretleri etkili olmuştur.
Erdoğan’ın yöntemlerine hayır diyenler de her türlü vesayetin kaldırılmasından yanaydılar. Ancak bu girişimin hukukun sınırları içinde kalarak yapılması gerektiğini, bunun pek de âlâ yapılabileceğini söylemekteydiler.

***

Tayyip Bey’in gerçek amaçlarını bilenler, vesayetin ortadan kaldırılmasından sonra demokratik kurum ve yaptırımların da ortadan kaldırılacağına ve böylelikle demokrasinin tüm güvencelerinden yoksun kalacağına inanıyorlardı.
Nitekim, askeri mekanizmanın gücü, hukukun temel ilkelerini ayaklar altına almak, adaleti masumları hapislerde çürüten bir zulüm aracı haline getirmek pahasına kırıldıktan sonra, yine milli irade ve demokrasi teraneleriyle yargı da demokrasinin tüm öbür dengeleri de allak bullak edilince, Tayyibizm bütün dehşetiyle ortaya çıktı.
Ayrıca Tayyip Bey’in saplantıları, iktidar sarhoşluğu ve yönetimin kokuşmuşluğu, işbaşına gelirken hizmet etmeye söz verdiği çıkarlar ve düzen ile çatışınca, burada gözler açıldı, hatta kimileri nezdinde, geçmiş askeri vesayete makable şamil (geçmişe etkili) bir meşruiyet bile kazandırdı.
Ama Törkiş dönekler ile liboşlar, hâlâ her şeyin gün gibi aşikâr olduğu bir ortamdaki yanlış analizlerinin ardındaki etkenler olan çıkarcılık, güce tapıcılık ve yalakalıklarını kabule yanaşmamakta kendilerini haklı göstermek için bin bir dereden su getirmektedirler.
Oysa bunların dikkate alınmak için ilk yapmaları gereken şey, o zaman doğru analizler yapmadıklarını kabul ederek günah çıkarmalarıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları