Bahar Yanılgısı - 2

03 Aralık 2011 Cumartesi
\n

Dünkü yazımda, Mısırda halkın, masalların sonunda, kötü adama sunulan Kırk katır mı, kırk satır mı?” alternatifi gibi, ordu vesayeti ile Müslüman Kardeşler seçenekleri arasına sıkışmış olduğunu, bunlardan birincisinden kurtulmanın artık görece daha kolay hale geldiğini, maşrıktan (doğu) mağribe (batı) bütün Arap âleminin Müslüman Kardeşler etkisinde olduğunu yazmıştım.

\n

Bu görüşler bir dostumu yadırgatmış, dün üşenmeyip telefonu çevirip sordu:

\n

- Ne yani bir ülke hem Müslüman olup, hem de demokrasiyle yönetilemez mi?

\n

Sorunun yanıtı tereddütsüz, Tabii İslam ülkeleri de demokrasiyle yönetilirlerdir.

\n

Ama demokrasi ile İslamın pekâlâ mümkün olan uzlaşmasının zorunlu şartı da var.

\n

O da laikliktir.

\n

Müslüman Kardeşler ise böyle bir niyetleri olmadığını gizlemiyorlar ki...

\n

Şimdi bu gerçekten yola çıkarak, Arap ülkelerinin örneğin Mısırın ortaçağ karanlığına döneceklerini söylemek, hatta daha ileri gidip, askeri vesayeti onaylamak mümkün mü?

\n

Bu soru geçmişte ülkemizde de, Öncelikli olan hangisi; laiklik mi, demokrasi mi?şeklinde soruldu.

\n

Sorunun anlamsızlığını 12 Eylül rejimini yaşayıp, nice acı bedeller ödeyerek anladık.

\n

Zaten varlığı demokrasi için şart olan laikliğin demokrasi olmadan bir anlamı yoktur.

\n

***

\n

Her laik rejim illa demokratik değildir, ama her demokratik yönetim illa laiktir.

\n

Kimse bu gerçeği yadsımıyor.

\n

Şu anda ılımlı İslamiyönetimlerde bahar arayanlar ise bu gerçeği bilmekle birlikte, küreselleşmenin tüm dünyaya sunmak istediği yeni modelle, demokrasi değilse bile demokrasi benzeri bir rejimi oturtabilmek denemesini yapmaktadırlar.

\n

Amaç, Doğuda Batıdakine benzer yönetimler yaratmak değil.

\n

Küresel egemen için, artık matlup olan illa gelişmiş kapitalist ülkelerdekine benzer insanlar ile işbirliği yaparak hegemonyasını sürdürmek değil, uzak diyarların yerel efendilerinin lokal renkleri ve değerlerini muhafaza ederek, evrensel iş bölümünde kendilerine düşen rolü uyumlu bir şekilde yerine getirmelerini sağlamaktır.

\n

Her şey bu amaca yönelik olarak şekillenecektir.

\n

Önemli olan, gelişen ekonomik ilişkilerde ve yeni dünya düzeninde, bölge devletlerinin kendilerine biçilen rolü metinde belirtildiği üzere oynamalarıdır.

\n

Washingtonda dizayn edilmiş Arap Baharı’nın amacı budur.

\n

Tabii ki gelişen ilişkiler, bölge devletlerinin ortaçağ karanlığında kalmaları halinde aksaksız yürütülemez.

\n

***

\n

Arap Baharı ile amaçlanan, bölge ülkelerine yüklenen yeni rolün gereği kadar serbestlik sağlayabilecek, ama sınırları zorlayıp da yeni heveslere yol açmayacak bir düzeni oluşturmaktır.

\n

Hem bir ölçüde değişimi sağlayacak, hem de yerleşik çıkarları sarsabilecek olan gelişmelere kapıyı kapalı tutacak yepyeni bir kombinasyon bu iş için idealdir.

\n

Tutuculuktan ayrılmadan modernleşme olarak niteleyebileceğimiz bu gelişim, öyle çok kolay gerçekleşecek bir model değil.

\n

Şimdiye dek bu tipin modeli olan AKP felsefesinin Arap Baharı’nı geniş ölçüde etkilemesi rastlantı değil.

\n

Yinelemekte yarar var; Arap Baharıhiçbir değişiklik getirmeyecek demek yanlış.

\n

Tabii ki, söz konusu ülkelerde de, amacı uyumun sağlanması olan sınırlı değişimler olacaktır.

\n

Ama bunun demokrasiyi getireceğini sanmak yanıltıcıdır.

\n

Zaten modeli dışarıdan dizayn edenlerin de öyle bir niyetleri yoktur ve hiç olmamıştır da.

\n

Aslında, sınırlı demokrasi benzeri olan, ama özü ondan ayrı bir rejime itiraz etmeyenlerin bu sahte baharı da müjde gibi karşılamaları şaşırtıcı değildir.

\n

Ama buradan hareketle bahar yanılgısına düşer, Miami plajları kılığında, çöl ayazında gezmeye kalkarsanız yanılgınızı pahalı ödersiniz.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları