Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Almanya - Türkiye

19 Şubat 2012 Pazar
\n

Sevgili,

\n

Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulffun istifası medyamızda geniş yer bulmadı.

\n

Olayın, yalnızca Almanyada cumhurbaşkanlığı makamının simgesel yetkiler dışında, gerçek bir politik ağırlığı olmamasından kaynaklandığını sanmıyorum.

\n

Hatta diyebilirim ki, haber bizim açımızdan insanın köpeği ısırması misali önemlidir.

\n

Çünkü, Wulffun istifasıyla sonuçlanan sürecin başlamasına neden olan kimi iddialar, günümüz Türkiyesinde umuru adiyedendir.

\n

Gerçekten bir politikacının tatilini zengin bir patron arkadaşının otelinde geçirip, yeme içme beş kuruş ödememesi pek alışılmadık bir olay değildir ve bir Türk bu durumda Wulff olayına bakınca haklı olarak şunu söyler:

\n

- Hadi canım sen de, böyle bir şey için istifa mı edilirmiş!..

\n

Ama Almanyada ediliyor.

\n

Christian Wulffun da olay meydana çıkar çıkmaz, Alman siyasetinin etik kurulları karşısında hemen yelkenleri suya indirdiğini sanma sakın!

\n

O, başta bu iddiaları ortaya seren gazeteciyi kaba bir şekilde tehdit etti.

\n

Ama bu tehdit, onu kurtarmak yerine sonunu hızlandırmaktan başka sonuç vermedi.

\n

Doğrusu, siyasi kadrolar, medyaya kelle vermiş duruma düşmek istemediklerinden, Wulffu istifa etmemesi için iknaya çalıştılar. Ama başarılı olamadılar.

\n

***

\n

Bu durumda istifanın, medyanın bir zaferi olarak yorumlanması doğru olur mu?

\n

Sanmıyorum. Zaten öyle olmuş olsaydı, demokrasinin sağlığı açısından pek hayra alamet sayılmaması gereken bir durumla karşı karşıya bulunuyor olurduk.

\n

Bir demokraside, basının siyasi iktidarın gücünü kötüye kullanmasını denetlemede ve olayları kamuoyunun dikkatine sunmadaki özgürlüğünün önemi ne kadar büyükse, medyanın bu işlevini yerine getirirken, sınırları aşarak cellatlığa soyunmaması da o derece yaşamsal bir zorunluluktur.

\n

Evet, medyanın gücünü kullanırken, uyacağı kuralların ve bu kullanımın sınırları, her ne kadar bugün içinde bulunduğu durum dolayısıyla Türkiye açısından bir gündem sorunu değilse de, basın özgürlüğünün tam olduğu gelişmiş demokrasilerde yine de önemli bir konudur...

\n

Zaten bunun başka türlü olması da beklenemezdi.

\n

Çünkü basının gücü ve özgürlüğü kendisinden değil, yükümlendiği kamuoyunu aydınlatmak işlevinden kaynaklanır.

\n

Yani medya, medya mensubu, hakkın ve gücün gerçek sahibi değil, aracısıdır, bir anlamda kamuoyunun vekilidir o.

\n

O zaman rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Wullfu Bana güven kalmadı diyerek istifaya zorlayan basın değil, kamuoyu, yani Alman halkıdır.

\n

***

\n

Benzer bir olayın Almanyada istifa nedeni olurken, Türkiyede olmadığı açıktır.

\n

Bu fark nereden geliyor?

\n

Nedir Almanyada olup da Türkiyede olmayan?

\n

Almanyada var olan anayasa ve yasaların benzeri mi yok, Türkiyede?

\n

Yargı kurumları mı eksik?

\n

Yoksa Türkiye demokrasisi, çok yeni olduğu için emekleme dönemindedir de, onun için mi daha keyfi bir ortam egemen olmaktadır?

\n

Gerçi Türk demokrasisinin hâlâ emekleme döneminde olduğu doğrudur ama, çok uzun sürmüş olan, kimi zihinlerde Acaba ebediyen mi süreceksorusunu oluşturan bu emekleme, demokrasimizin yeniliğinden kaynaklanmıyor.

\n

Alman birliğinin ilk yılları, Türkiyede meşruti döneme adım atıldığı zamana rastlar.

\n

Lafı uzatmayalım.

\n

Gelişmiş demokrasilerde bulunup da Türkiyede bulunmayan, ne yasalardır ne de demokratik kurumlar.

\n

Gerçek eksiklik demokratik kültür noktasında kendisini belli ediyor.

\n

Demokratik kültürü gelişmiş toplumlarda, demokratik kurumlar işlevlerini daha iyi yerine getiriyorlar. İşte Türkiyede eksik olan da bu demokratik kültürdür.

\n

Böylelikle şu ünlü sözün haklılığı da bir kez daha kanıtlanmış oluyor:

\n

- Her toplum layık olduğu yönetime kavuşur.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları