Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Alavere Dalavere Türk Memet Nöbete

10 Ekim 2014 Cuma

“Güleriz ağlanacak halimize” ya, ben de Biden tartışmalarını gülerek izliyorum. IŞİD’in güçlenmesinde Erdoğan’ın da payının bulunduğunu söyleyen Biden’ın, tam Türkiye’den kestaneleri ateşten çekme rolünün verilmek istendiği bir sırada ettiği sözlerden dolayı özür dilemesine bakmayın!
ABD Yönetimi’nin görüşü, Biden’ın özrü değil, açıklamaları doğrultusunda. Nitekim Washington Post şunları söylüyor:
-Obama yönetimindeki çok insan radikal güçlerin palazlanmalarından Körfez’deki Arap ülkeleriyle Türkiye’yi sorumlu tutuyor.
Haklı olabilirler ama Türkiye’den daha fazla olan kendi sorumluluk paylarını da unutmamak koşuluyla...
Gerçekten de daha Suriye’de Esad’ı devirmek için ilk girişimlerine başladığında Washington işlerin bu noktaya varacağını görmeliydi.
Hatta daha geriye giderek Irak operasyonuna kadar çıkabiliriz.
ABD Irak’ta başlayacak ve bütün bölgeye sirayet edecek bir kaosun doğacağını baştan bilebilecek bilgiye, veriye, uzmana sahipti.
Bugün içinde bulunduğumuz durumun baş sorumlusu ABD’dir. Irak’a alelacele girerken hata yapan ABD, alelacele çıkarken de hata yapmıştır.
                                                                      *** 
Şimdi uzmanlar ABD’nin Irak’a girerek kaos yarattığını, düzeltmeden çıkarken daha büyük bir kaosun tohumlarını attığını açıklıkla belirtiyorlar.
Ama olan olmuştur.
Şimdi oluşan büyük tehlikeyi ortadan kaldırmaya çalışmanın zamanıdır.
IŞİD ile mücadelenin kolay ve kısa erimli olduğunu düşünmek büyük bir yanılgıdır. Yıllar sürecek, çok cephede mücadeleyi gerektirecek, belki de ülkemizin büyük kentlerinde, terör eylemlerine de dönüşebilecek bir mücadele süreci başlamıştır.
IŞİD hem birçok kötülüğün nedeni, hem de birçok kötülüğün sonucudur.
IŞİD ile mücadelede başarı kazanılmasını Esad şartına bağlamak yanlıştır.
Yani Esad ortadan kalktıktan sonra da IŞİD sürecektir.
Bu yüzdendir ki, esas mücadele IŞİD hedefli olmalıdır.
ABD sorumlusu olduğu bu olgunun yukarıda vurguladığımız niteliğini gördüğü içindir ki, mücadelesini IŞİD’e odaklamış bulunuyor.
Ancak bu mücadelenin bugünkü şekliyle, yani hava operasyonlarıyla sonuca ulaşması imkânsız.
Bir kara harekâtı zorunlu hatta kaçınılmaz.
Ne var ki, ABD özellikle de Obama yönetimi bu konuda istekli olmamanın ötesinde, karşı tavır içinde.
Onlar da kara harekâtının zorunlu olduğunu görüyor ama yapmak istemiyorlar.
                                                                      *** 
İşte bu noktada, kestaneleri ateşten çekecek biri gerekiyor.
Bu rol Türkiye’ye yüklenmek isteniyor.
Yani “alavere dalavere Türk Mehmet nöbete” durumlarıdır söz konusu olan.
Türkiye’nin bu oyuna düşmemesi gerekirken düşebileceği yolunda emareler var.
Esad hedef alındığı takdirde, kara harekâtını dışlamayacağımız yönündeki açıklamalar son derecede tehlikelidir. Allahtan ki, ABD Esad’ı hedef almaktan vazgeçmiş, bütün gücünü IŞİD’e odaklama kararını vermiştir.
Yoksa Obama “Esad’ı devirelim” diyen Tayyip’e “he” deseydi, halimiz haraptı.
Türkiye bir kara harekâtından özenle kaçınmak durumundadır. Yoksa batağa saplanıp kalır.
Sakın kimse ABD’ye veya NATO’ya güvenmesin! Obama, ABD’nin kara harekâtı yapmayacağını açıkladı. Türkiye’nin savaşa girmesi ve saldırıya uğraması halinde 4 Nisan 1949 tarihli Kuzey Atlantik İttifakı Antlaşması’nın 5. maddesinin otomatikman çalışmayacağı konusunda, 1997- 2002 yılları arasında Türkiye’nin NATO Daimi Temsilcisi olan Em. Büyükelçi Onur Öymen’in uyarısına dikkati çekmek isterim.
Öymen 5. maddenin işlemesi için bütün üyelerin oy birliğiyle karar vermeleri gerektiğini hatırlatmaktadır. Hemen belirteyim ki, Kuzey Atlantik İttifakı Antlaşması’nın 5. maddesi yalnız bir defa işlemiş ve 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra üyelerin silahlı kuvvetleri NATO liderliğinde ISAF saflarında Afganistan’da konuşlanmışlardı.
Kısacası, “Alavere dalavere Türk Memet nöbete!” dümenine gelmeyelim!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları